Zaman’dan başka türlüsünü beklemezdik

30 Aralık 2010

CEMAAT, GENEL, Medya yalanları

Zaman gazetesi Balyoz davası üzerine yaptığı yanlış ve yanıltıcı haberler dizisine bir yenisini ekledi. Bu sözde analiz öyle bariz maddi hatalar içeriyor ki kasıtlı olarak kaleme alındığı çok açık.

Biz burada yazıdaki iddiaları tek tek ele alacağız ve gerçeklerin nasıl saptırıldığını göstereceğiz. Yazının en başından başlıyoruz.

“İsterseniz,Türkiye’nin en önemli ve sağlam belgeler üstüne kurulu Balyoz darbe planı davasının başlangıcına bir bakalım.”

Bu davanın çok önemli olduğu doğru, ama belgelerin sağlam olmadığı çok bariz. Zaman gazetesi yazarına kitabımızı okumasını tavsiye ediyoruz.

“İddialar ilk olarak Taraf gazetesinin 20 Ocak’ta başlayan ve ardı ardına duyurduğu haberlerle ortaya çıktı. Orgeneral Doğan, daha ilk gün http://www.t24.com.tr isimli siteye ‘iç tehdit olarak değerlendirilen bölücü ve irticai gelişmelerin EMASYA planları çerçevesinde ele alındığını’ itiraf etmişti.”

Bu bir “itiraf” değil, suç oluşturmayan bir gerçek. Mart 2003’te gerçekleşen 1. Ordu plan seminerinin cereyan tarzı Kara Kuvvetleri ve Genel Kurmay’ın bilgisi dahilinde geliştirilmiş, plan seminerinin tamamı da KKK ve GK gözlemcileri tarafından izlenmiş ve sonra raporlandırılmıştı. Plan semineri dış tehdit ve iç tehditin beraberce ortaya çıktığı bir senaryo üzerinden yapıldı. Bu tehditler gerçekleştiği taktirde 1. Ordu’nun mevcut planlarını sınamaya yönelik idi. Bu olgularla ilgili iddianamede atfedilen hiçbir suç yok.

“Doğan, daha sonra harp oyunu ve semineri diye sıkça tekrar ettiği savunmalarında toplantının Genelkurmay başkanları ve kuvvet komutanlarının bilgisi dahilinde yapıldığını, ve buradan gözlemcilerin katıldığını söylemişti. Ancak eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün 7 Nisan’da Fikret Bila ve Metehan Demir’e verdiği cevap tam tersineydi: "Benim bu mahiyette bir plan çalışması için verdiğim bir emir yok. Kademesine uygun olarak Kara Kuvvetleri’nden bana sunulan raporda da bu mahiyette bilgiler mevcut değil. Zaten bilgim dahilinde olsa böyle bir faaliyete izin vermezdim.”

Zaman burada iyice saptırıyor. Hilmi Özkök’ün “benim bu mahiyette bir plan çalışması için verdiğim bir emir yok” dediği (sahte) Balyoz darbe planları ile ilgili. Plan semineri ile değil. (Özkök’ün bu kelimeleri hangi soru karşısında sarfettiğini kendi gözlerinizle görmek isterseniz, buraya tıklayın.) Özkök’ün “bu mahiyette bir plan çalışması”ndan haberi yok çünkü Balyoz diye bir darbe planı yok. Yukarıda belirttiğimiz gibi seminerin cereyan tarzının KKK ve GK ile paylaşıldığı, seminer boyunca bu cereyan tarzının dışına çıkılmadığı belgelerle sabit. Kara Kuvetlerinin 28 Haziran tarihli bilirkişi heyeti raporu da bunu açıkça ortaya koyuyor.

“İddiaları darbe davasına dönüştüren süreç, daha ilk gün ilk elden gelen bilgilerle sınırlı kalmadı. İddiaların hemen ardından geniş kapsamlı inceleme başlatıldı, Balyoz eylem planıyla ilgili olarak İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’na eşzamanlı olarak 1. Ordu Askerî Savcılığı da harekete geçti, belgelerin yer aldığı 4 DVD’yi inceledi. Tanıklar dinlendi. Hem askerî savcılıktan hem TÜBİTAK ve Emniyet Genel Müdürlüğü kriminal laboratuvarlarından soruşturma sürecinde gelen raporlar belgelerin gerçek ve orijinal olduğunu tescilledi.”

Zaman yalan soylüyor. Birincisi, iddianamede Balyoz darbe planlarının gerçek olduğuna dair tek bir tanık ifadesi yok. İkincisi, suç içeren belgelerin tümü bilgisayar ortaminda kaydedilmiş dijital belgeler. TÜBITAK’ın ve Emniyet’in Balyoz CD’lerinden çıkan bu belgelerin “gerçek ve orijinal” olduğuna dair bir tespiti yok. Zaten böyle bir tespit sadece CD’ler uzerinden yapılan bir inceleme ile (ki “kanıt” olarak elde olan sadece bunlar) teknik olarak mümkün değil. Bu konuda daha evelki bir yazımız için buraya tıklayın.

“Bunun üzerine savcılar operasyon kararı aldı. Dava açıldı. Hürriyet’in 8 Nisan 2010 tarihli haberine göre, bizzat dönemin Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı İlker Başbuğ imzalı bir belgede ‘Çetin Doğan’ın ‘resmî ve yasal çerçeve dışına çıktığı’ tespiti yer alıyordu. Başbuğ’un değerlendirmesinde Genelkurmay kayıtlarında Meriç olarak görünen ve yasal sınırlar içinde gerçekleşen toplantının devamında, mevcut senaryoya gerçek isim ve kişilerle devam edildiğine, bunun yasal olmadığına dikkat çekiliyordu.”

Zaman’in bahsettiği İlker Başbuğ imzalı belgenin varlığı Genel Kurmay tarafından yalanlandığı gibi, böyle bir belge iddianamede de yer almıyor. Seminerle ilgili tüm yazışmaları ihtiva eden yaklaşık 3,000 sayfalık askeri bilirkişi heyeti de böyle bir belgenin var olmadığını gösteriyor. Kısacası, bu belge Balyoz sürecinde üretilen sayısız asparagas haberlerden bir başka örnek.

“Diyelim ki Doğan’ın kızı ve damadı haklı, ‘bir sahtekârlık çetesi’ var, 2009’da 2003 senaryoları yazıyor’ (!) O zaman Taraf’tan Alper Görmüş’ün dikkat çektiği gibi bu çete Fatih ve Beyazıt camiilerinde bombaların hangi sicil numaralı subaylarca patlatılacağını bile ‘titizlenerek’ kaydetmiş, gerçek isimleri fişlemiş, İstanbul’u toplama kampına çevirecek kararlar aldığı halde neden gelip hastane ve ilaç firması isimlerinde çuvallamış?”

Bu gülünç bir soru. Esas garip olan, besbelli aceleye gelmiş, (en çok) bir kaç ay içersinde hazırlanmış, ve askeri yöntemlere çok da aşina olmadığı belli sahtekarların kurguladığı bu denli geniş çaplı bir senaryoda hataların bulunmamış olması olurdu. Arkalarında Zaman gibi dezenformasyon yapan medya organlarının varlığını bilen sahtekarlar (belki de hatalarının nasıl olsa sonradan kapatılacağını düşünüp) anlaşılan istenildiği kadar sıkı çalışamamışlar. (Buna iktisatçi dilinde “moral hazard” denir.)

“Sicil numarali subaylar” konusu ise başka bir saptırma. Sahtekarların elinde 2003’ten kalma gerçek (darbe ile ilgisi olmayan) belgeler olduğundan, o belgelerde adı geçen askerleri istedikleri gibi sahte belgelere yerleştirmeleri hiç de zor değil.

“Emekli Orgeneral Doğan, açıklamalarında hep EMASYA kapsamında planın ele alındığını söylüyor. Öyleyse iç ayaklanma ve doğal afetlere karşı tanınan bu hakkın uygulama makamı olan İstanbul valisi ya da yetkilileri neden sözde ‘senaryo darbe planı’ seminerine çağrılmamış?”

Burada da Çetin Doğan’ın sözleri çarpıtılmış. Bir plan seminerinin nasıl düzenleneceği ve kimlerin davet edileceği askeri kurallarca belirlenmiştir. Bir askeri plan seminerine valilerin ya da başka sivillerin çağrılması usülden değildir. Kaldı ki, ses kayıtlarından da görüleceği üzere, bu seminerde ordunun çok gizli, Yunanistan ile bir çatışma anında uygulayacağı planlar müzakere edilmektedir. Esas valinin ve sivil yetkililerin bu toplantıda olması garip olurdu.

“Ülkenin iki eski Genelkurmay başkanının sözlü ve yazılı belgeler üzerinden söylediklerine göre de Balyoz yasal sınır dışına çıkılmış bir darbe uygulamasıdır. Şimdi ‘darbe belgeleri sonradan uyduruldu’ diyen ikiliye sormak gerekir: Acaba bahsettiğiniz ‘sahtekârlar çetesinde’ eski Genelkurmay başkanları Özkök ve Başbuğ da mı var? Güldürmeyin bizi.”

Yukarıda belirttiğimiz üzere, ne Özkök’ün ne de Başbuğ’un plan seminerinin “yasal sınır dışına çıkılmış bir darbe uygulamasıdır” şeklinde bir ifadesi ve tespiti var. Burada Zaman klasik bir dezenformasyon çabası içinde.

Biz Zaman yazarlarını güldürdüğümüzü pek sanmıyoruz. Işlenmis bir suçu savundukları ve örtbas etmeye çalıştıklarını ortaya koyduğumuz için yalan makinalarını fazla mesai çalıştırmak zorunda kaldıklarından olsa olsa bize kızıyorlardır.

Abone Ol

Subscribe to our RSS feed and social profiles to receive updates.

25 Yorum “Zaman’dan başka türlüsünü beklemezdik”

  1. selimyavuz Says:

    Sahtecilik ortaya cikinca sakinliklerini kaybettiler ve uste cikmak icin debeleniyorlar. Debelenirken de Alper Gormus gibi seklen mesru metotlar yerine (soyledikleri ne kadar ittirme ve tutarsiz da olsa en azindan teoridir) yalan soylemeyi tercih ediyorlar. Haberi yapanin altina ismini yazacak cesareti yok. Bu da gayet normal cunku eminim hicbiri altinda kalacagi bir yalanlar silsilesinin altina imza atmayi istememistir.

    Cevapla

  2. eminkk Says:

    Girişte “Zaman Gazetesi demişsiniz.Hayır, Zamanın Propaganda Bildirileri. Artık havadan atılmıyor, motorsikletli kuryeler ile elden dağıtılıyor.
    Onlara yine söylüyorum: Yalan söylemek günahtır, tuzak kurmak çok büyük günahtır. Kul hakkı yiyorsunuz, hiç bir şekilde affı yoktur.

    Cevapla

  3. eminkk Says:

    Bir şey daha var: “Doğan medyası destekli itibarsızlaştırma yayınlarına dün CNN Türk’te bir yenisi eklendi”
    Sizin somut olgulara dayanan açıklamalarınızı, ileri sürdüğünüz kanıtları, içi boş, maksatlı iddialar gibi göstermeye çalışarak, iddialarınıza cevap vermekten kaçınıyorlar. Kanıtlara dayanan iddialar ileri sürdüğünüze göre neler itibarsızlaştırmadır? Belli değil.
    Örtülü olarak da “mali cezalar” yetmedi mi? Ne hakla karşı görüşlere yer veriyorsunuz? tehdidi algılıyorum.

    Cevapla

  4. solmaz türk Says:

    Sayın eminkk;boş yere günahtan,kul hakkından bahsediyorsunuz.Onlarda din,iman yok ki.28 Aralıktaki 6.yorumu okuyunuz.Uysada…uymasada.Doğan grubuyla anlaştılar her halde Uğur Dündar’ın haberi sunuş şekli bile değişti.Artık o da kuşlardan,çiçeklerden bahsedecek yakında aynı H.Çetinkaya gibi.TRT de son anda Sn.Çetin Doğan’ı 28 şubatın bir numaralı sanığı gösteren bir ropörtaj yayınladılar.Tam da davanın başladığı bir günde mahkemeyi etkilemek değil mi bu?Bunlarda haysiyet filan aramayınız,bunlar haysiyet celladı.

    Cevapla

  5. eminkk Says:

    Dear solmaz türk;
    I’m the Imam of this blog. Be carefull.

    Cevapla

  6. solmaz türk Says:

    DEAR eminkk :))

    Cevapla

  7. Fenerant Says:

    Sevgili eminkk ve solmaz türk@
    Hayrola Utahtakilerin (cemaatin) anlayacağı dilden mi yazışıyorsunuz?

    Cevapla

  8. rasit ahmet Says:

    hadi diyelim hersey sahte peki bu ses kayitlari ne olacak. milletin tepesine binmek isteyen birisini nasil savunabiliyosunuz anlamiyorum. nedir yani bu kadar insan saf hatta aptal bir tek siz akillisiniz. bu ulkede yasayan 70 milyon insan oyle yada boyle askeri darbeler ve bu tur askeri baskilara maruz kalmistir. siz bosuna minareye kilif aramayin bence artik o devirler gecti bu ulke artik bu ulkedeki insanlarin oldu ve giderek oluyor. bir kisim elitin arka bahcesi degil artik . ISIKTAN ANCAK YARASALAR KORKAR…..

    Cevapla

  9. eminkk Says:

    Selamun Aleykum rasit ahmet kardeşim, hoşgelmişsin;
    “hersey sahte” olunca sizinkiler sahtekar oluyor. Mahkeme ses kayıtlarından değil “hadi diyelim hersey sahte” dediğinden açılıyor. Sen hocanın dediğini de ,yaptığını da yapma, aç başka kaynakları da oku. İkra ya da yarasalarını al da git.

    Cevapla

  10. trsaby Says:

    Rasit Ahmet,

    Bildiğim kadarı ile, davada isnat edilen suçlar, ses kayıtları ile ilgili değildir. Ses kayıtları ile ilgili isnat edilen herhangi bir suç yok. İsnat edilen suçlar tamamen 11 CD’deen çıkan ve CDnin düzmece olduğu ispat edilen bölümleri ile lgili. Yani elmalar ile armutları karıştırıyorsunuz.

    “nedir yani bu kadar insan saf hatta aptal bir tek siz akillisiniz. ”

    Bu davanın saflık aptallık veya akıllılık ile uzaktan yakından herhangi bir ilişkisi yoktur. Askeri darbelere ve baskılara maruz kalmış olmamızın hesabını suçu işlemiş olan kişilerden sorulması gerektir. İleri demokrasi adına evet dediğiniz son referandumda Kenan Evrenden hesap sorulacağı vaad edilmişti, bu güne kadarda herhangi bir eyleme geçilmemiştir.

    Esas minareye kılıf arayan bu davayı sürdürmek isteyenlerdir. Oynanmak istenen oyun son derece bellidir. Esas 196 Muazzaf subayın önleri kesilerek, ordudan emekli etmek, TSK nın zaafa uğratmak, ve ülkeye sivil vesayetin getirilmek istenmesidir.

    Cevapla

  11. selimyavuz Says:

    Rasit Bey,

    Ses kayitlarinda suc teskil eden hicbir sey yok, savcilarin iddiasi ozetle su : CD’lerde kayitli belgeler (plan) gercektir, seminer de bu planin simulasyonudur. Yani seminer kendi basina savcilara gore bile suc teskil etmiyor. Edemez de zaten cunku seminerdeki ses kayitlarinda suc olan bir sey yok. Seminerde kimse biz darbe yapicaz ucak dusurucez cami bombaliycaz falan demiyor.

    Bir de daha onceki darbelerle bu konunun bir ilgisi yok ki. O zaman su mudur yani : Daha once bilmem kac tane darbe oldu bu ulkede, o zaman simdi sucsuz oldugu ispatlanan subaylar hapis yatsin. Bu sizce isik mi yoksa asil karanlik bu mu olur?

    Cevapla

  12. Mümtaz CAN Says:

    Sayın Raşit Ahmet ;

    Tek yanlı yazan, cevap hakkı vermeyen ve liberal olduklarını iddia edenlere göre senin bu davranışın bana çok daha mertçe geldi. Bu siteye yazı göndermen bile ne kadar duyarlı bir vatandaş olduğunu kanıtlamaya yeter. Eğer sabır gösterir ve yazdıklarımı okursan, belki olayın bir başka yanını da değerlendirme fırsatı bulabilirsin.
    Bende bu davada yargılanan 195 kişiden biriyim. Yazdıklarınıza birlikte bakmaya çalışalım:
    1. “BU ÜLKEDE YASAYAN 70 MİLYON İNSAN ÖYLE YADA BOYLE ASKERİ DARBELER VE BÜ TUR ASKERİ BASKILARA MARUZ KALMİSTİR.” Diyorsun.
    Sana aynen katılıyorum. Darbeler, ülkenin yararını amaçlasa da sonuçta ; benimde içinde olduğum pek çok kişiye acılar yaşatmıştır. Aynı duyguyu bu davadaki pek çok kişinin de hissettiğine inanıyorum.
    2. “ BENCE ARTIK O DEVİRLER GEÇTİ BU ÜLKE ARTIK BU ÜLKEDEKİ İNSANLARIN OLDU VE GİDEREK OLUYOR. BİR KISIM ELİTİN ARKA BAHÇESİ DEGİL ARTIK .” Diyorsun.

    Sana aynen katılıyorum. Bu ülke, asla bir kısım elitin arka bahçesi olmamalıdır. Bu ülke, üzerinde yaşayan tüm insanlarındır. Bu konuda tamamen aynı fikirdeyiz. Bazı yetkilere sahip olduğuna inanan ve bu yetkileri halk üzerinde kullanma hakkını kendinde gören her ideolojinin baskıcı unsurlarına, birlikte direnmeliyiz.

    3. “ NEDİR YANİ BU KADAR İNSAN SAF HATTA APTAL BİR TEK SİZ AKILLISINIZ.” Diyorsun.

    Kendinden başka insanların fikirlerini dinlemeyen ve tek yanlı hareket eden kişiler hakkında ben de aynı düşüncelere sahibim.

    4. “SİZ BOŞUNA MİNAREYE KILIF ARAMAYIN” Diyorsun.

    Sana aynen katılıyorum. Her şey apaçık ortada ise, minareye kılıf arayarak gülünç durumlara düşmemek gerekir. Yalnız , her şeyin apaçık ortada olmadığı durumlarda onu anlamaya çalışmakta akıllı ve mert insanların yapması gereken dürüst bir davranıştır.

    5. “ IŞIKTAN ANCAK YARASALAR KORKAR” Diyorsun.

    Sana aynen katılıyorum. Yarasalar aydınlıktan korkar ve saklanır. Sadece karanlıkta ortaya çıkarlar. O yüzdende aydınlıktan hiç hoşlanmazlar.

    6. “ HADİ DİYELİM HERŞEY SAHTE PEKİ BU SES KAYITLARI NE OLACAK .” Diyorsun.
    Şu ana kadar tüm düşüncelerimiz aynı olduğuna göre, bu son bölümde de aynı olacağından hiç kuşkum yok. Medyadaki farklı, tek yanlı ve sansasyon amaçlı yayınlardan bunu öğrenmek gerçekten de mümkün değil. Açıklamaya çalışayım :
    * İddianamede her şey açıkça ortaya konmuş durumda ve burada iki temel suçlama konusu var. (1. Seminer) ( 2. Balyoz Darbe Planı)
    * Bahsettiğiniz ses kayıtları seminere aittir. Bu konuşmaları yapanlarda bunu kabul ediyor. ( Ayrıca; bu ses kayıtlarında söylenenlerde gerçek hayatla ilgili değil. Bunun ne anlama geldiğini, seminer kayıtlarını inceleyebilen herkes anlayabilmektedir. ) Seminerdeki konulara sahte diyen de yok. Her şey çok açık. Seminerle ilgili yargılanmaya da hiç kimsenin itirazı yok.
    * Cami bombalama ve kendi uçağını düşürme planı gibi şerefsizlikler ise; Balyoz Darbe Planı’ nda yer almaktadır. O seminerde bunlarla ilgili bir tek kelime yoktur. Herkesin reddettiği ve sahte dediği bu plandır. Peki bu plana neden sahte deniyor ? İşte bu sahteliğin nedenlerini, bu sitede anlatmaya çalışıyorlar. Bir de kitap yazdılar . Ben okudum, sen de okursan belki kafandaki bazı soruların cevabını daha net bulabilirsin. Doğruların halkımıza yansımasına sen de katkı da bulunabilirsin.
    6. “MİLLETİN TEPESİNE BİNMEK İSTEYEN BİRİSİNİ NASIL SAVUNABİLİYOSUNUZ ANLAMİYORUM.” Diyorsun.
    Milletin tepesine binmek isteyen birisini hiç kimse savunamaz. Türk Askeri, tarih boyunca bunu yapmaya çalışan asalaklarla mücadele etmiştir. Hayali bir senaryonun ses kayıtları, ya da sahte bir planın içeriği bu davada böyle birilerinin olduğunu düşündürmekteyse, tek yapılacak doğruyu anlamaya çalışmak olmalıdır.

    Ayrıca; sizin gibi duyarlı bir vatandaşla bir gün tanışmaktan da şahsen çok mutlu olacağım.
    Teşekkür ederim.
    Mümtaz CAN
    (E)Kurmay Albay

    CEP : 0 538 642 58 92 e-mail: mtzcn1368@gmail.com

    Cevapla

  13. solmaz türk Says:

    Raşit Ahmet,dikkat et ışığa çıkınca kanatların yanmasın.

    Cevapla

  14. solmaz türk Says:

    Buraya bile sızdılar.

    Cevapla

  15. rana Says:

    Liar liar pants on fire…

    Cevapla

  16. Can Acar Says:

    rana,

    Ortada büyük bir yalan olduğu kesin.

    Neden bu yalanı sahte belgeler üreterek tertipleyenlere değil de onu açığa çıkartanlara kızıyorsunuz?

    Cevapla

  17. kadir Says:

    Vay anasini sayin seyirciler..

    Cevapla

  18. kadir Says:

    Birinci yorumda sn. selim yavuz “zaman sozkonusu haberi yazanin imzasini koymamis” diyor. Dikkatlice bakilirsa FATIH UGUR imzasi goze carpiyor. Acaba o da mi sonradan eklendi?!

    Cevapla

  19. rana Says:

    Can Acar,

    Hakikat güneş gibidir.Gözünü kapayan sadece kendine gece yapar…

    Cevapla

  20. Can Acar Says:

    rana,

    Siz de gözünüzü açın artık …

    Cevapla

  21. Kurmanbek Allahverdiyev Says:

    Fethullah Gulen cemaati/cetesi ve onun tasmasini tuttugu medyada (TRT dahil) bu blogun bu kadar yanki bulmasindan sonra bir panik havasi sezinleniyor. Zaman denen pacavranin yaptigi imzasiz haberlere zaten alisigiz. Buna tetikcilik deniyor kisaca. Hatta bunun uzerine kendi haberlerini kendi arsiv web sitelerinden bile kaldirabilen yaratiklar bunlar. Herhangi bir asisi olmayan bu kudurmanin bir baska tezahuru de buraya yazan Rasit isimli arkadastaki cinsten. Sabah aksam, Ztar, Saman, Taraf, Vakit, Sabah, Yeni Safak gibi tuvalet kagitlarini Kuran okur gibi, hatta ve hatta Kudus’deki aglama duvari onunde Tevrat okuyan hasidik Yahudileri gibi okuyan guruh gerceklerin istemedikleri gibi cikmasi ile dumura ugradi. Bir baska tezahur de buraya Rana rumuzuyla yazan zatlarda gorulen cinsten, sacma sapan copy-paste ingilizce ile camur atmak. Icerik desen 0 (yazi ile sifir). Bugunlerde sakin kalmak lazim, zira gercek ortaya cikmak uzere. Saygilar!

    Cevapla

  22. rana Says:

    ”Haksızlığı hak zanneden bir adama karşı hak iddiasında bulunmak bir nevî haksızlıktır” kaidesince söyleyecek bir şeyim yok size!Konu ettiğiniz şahıslar ve kurumları savunacak da değilim,zîrâ âyinesi iştir kişinin,lafa bakılmaz!!!Ben yalnızca ismimi konu ettiğiniz için kendi adıma konuşurum.Öncelikle ingilizcemin(diplomalı,tasdikli!) sizin türkçenizden kat be kat üst seviyede olduğunu söyleyebilirim,türkçem söz konusu dâhi değil!!!Çok mühim değil bilmiyor olabilirsiniz,yazdığım ingilizce bir deyimdir sadece!

    Sakin olmaya gelince, hayatımda okuduğum (söyleyecek kelime bulamıyorum) en şiddet içerikli ve üzerine bu nasıl bir ruh halidir diyerek en az bir çeyrek saat düşündüğüm bir yazıdan sonra; sakin olmak mı dediniz??? Ve bir de (sizin yapmış olduğunuz gibi!hatta bir misliyle)siz kimsiniz ki benim ülkemi ve şehrimi ilgilendiren olaylar hakkında ileri-geri atıp tutma hakkını kendinizde buluyorsunuz derdim..!

    Fakat, demiyorum ve cevabına lüzum hissetmiyorum(tarafınızdan).

    Siz eminim anlarsınız, fakat umarım ben anlatabilmişimdir!

    Saygıya gelince; etrafındaki bütün varlıklara saygı gösteren biri olarak, bilmukabil karşılığını görürüm.Bence siz o’nu muhafaza edin ihtiyaç hâsıl olabilir…

    Cevapla

  23. Mehmet Çetin Says:

    Genelkurmay’ın belgeyi yalanlaması iddianız gerçeği yansıtmıyor. GK İlker Başbuğ imzalı bir belge yoktur demiyor. Sadece “haberin gerçeği yansıtmadığını” söylüyor. Tevil yollu ikrar deniliyor buna..

    Cevapla

  24. selimyavuz Says:

    Mehmet Cetin Bey,

    Haberi yalanlamaya ikrar denildigini ilk defa sizden duyuyorum.

    Boyle bir belge var mi? Bu belgeyi goren var mi? Savcilik dosyasinda bu belge var miymis? Olsaydi herhalde Zaman carsaf carsaf basar, haberini yapardi.

    Eger varsa su belge gosterin, biz de rahatlayalim.

    Cevapla

  25. raşit ahmet Says:

    Eğer sadece içimizdeki nefreti kusacaksak bilinmesini isterim ki ben böyle birsey yapmayacağım İkincisi hakim önündeki bir dava hakkında bu kadar sipekulasyonun yapılması ne kadar doğru o da ayrı bir konu adalet sistemimiz ne kadar adaletli o da tartışmalı ama bence en adaletli olan yine bu milletin vicdanidir siz yaldizli (yada küfürlü ) cümleleriniz le birşeyleri açıklamaya veya örtmeye oldugundan farklı göstermeye çalışın o vicdan herseyi görür ve en adaletli kararı verir bu bazılarının savunmak için cabaladigi seyler icinde geçerli yine birilerinin hakaretlerle kötülemek istediği seyler icinde geçerli ben isterimki ülkemin ordusunun subayları asla böyle bir dava yüzünden hakim karşısında olmasın ama hayat tos pembe değil maalesef kendisini millete haddini bildirecek biri olarak girenlere bu milletin karsı olması bu kadarda yadırganmamalı

    Cevapla

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: