Demokrat Yargı Derneği eşbaşkanı (ve “yetmez ama evet” hareketinin liderlerinden) Orhan Gazi Ertekin’i dinleyelim:
“Ergenekon, 2006’nın başında kurgulanmış bir dava. Kimin kurguladığı da biliniyor: Herkesin adını iyi bildiği bir polis şefi, bir istihbaratçı. Tazminat vermek zorunda kalmamak için onun da adını vermeyeyim.
O polis şefi hangi kesimden?
Cemaat’ten.
O zamanlar Cemaat’e yakın duran Hanefi Avcı’yla nasıl bir çatışma, çelişki yaşandı da Avcı tasfiye edildi?
Hanefi Avcı meselesinin özetini aslında Ahmet Şık yaptı: Dokunan yanar. Bugün tasfiye olan grup, Emin Arslan, Hanefi Avcı, Sabri Uzun ve bir kişi daha bu davaya ikna olmuyor. Tam Şemdinli öncesi, Ankara’da polis şefleri toplanıyor. Hanefi Avcı kesimini de çağırıyorlar. O kesim “siz kazanamazsınız, asker kazanacak, biz tarafsız kalalım” diyor. Bunların hepsi biliniyor. Bu davanın altyapısı, Özel Yetkili Mahkemeler’in kadrosu 2004-2005’ten beri hazırlanıyor. TCK ve CMK da 2004’ün sonunda çıktı.
Bunlar Cemaat karargâhının dışında tasarlanabilir mi?
Mümkün değil. Bu davanın Zekeriya Öz ya da Fikret Seçen gibi “küçük yargıçlar” tarafından üretildiği, hiç dokunulmayan muktedirlere dokunulduğu ve sonunda adaletin yerini bulacağı anlatısı bir hikâye. Bu davanın kısmen bir ilerleme olduğunu, belli ölçüde kıymet verilmesi gerektiğini düşünüyorum, ama belli şerhleri de düşmek kaydıyla. Bu ciddi bir siyasal operasyonun aracıdır ve “küçük yargıçlar” tarafından üretilmemiştir, iki büyük güçten birinin diğerini sıkıştırma ve diskalifiye etme operasyonunun bir parçasıdır.”
…
Bence bunun [Ergenekon davasının] tılsımı Ahmet Şık veya Veli Küçük isimlerinde değil. Bu davanın tılsımı müştekisinde. Normalde bu davanın müştekisi kim olabilir? 1960’larda Seferberlik Tetkik Kurulu’ndan kim müştekiydi? Devrimci örgütler, sol hareketler, Kürt hareketi, Kürt politik varlığı, gayrimüslimler, Alevîler… Derin devletin esas müştekileri bu kesimler. Ama Ergenekon Terör Örgütü’nün, “ETÖ”nün müştekisi Cemaat. Bence tılsım burada. Birbirinden farklı isimlerin bir örgütmüş gibi tanımlanarak bir araya getirilmesinin temel sebebi müştekinin Cemaat olması ve bu davaya asıl kimliğini veren de giderek bu.
…
Bu dosya, başlangıç itibariyle, müdahale edilebilir bir dosyaydı. Derin devletin faillerini önemli ölçüde içeri aldılar, fakat müştekilerini dinlemediler ve derin devlet faillerinin hiçbirine o müştekilerin sorularını, çığlıklarını sormadılar. 1960’lardan itibaren yaşanan cinayetlerin, katliamların hiçbiri bu faillere sorulmadı: Çorum katliamı, Maraş katliamı, Kürt hareketinin yaşadığı sorunlar, Diyarbakır Cezaevi, Sivas… Bunların hepsinin ciddi sorgulanmaya ihtiyacı var ve elimizdeki failler bunları sorgulamaya uygun figürler. O halde yapacak şey çok basit: Failler elimizde, müştekileri çağırıp dinlemek gerekiyor. Ama, tam tersine, giderek derin devletin müştekisinin Cemaat olduğu bir derin devlet portresi oluşmaya başladı.”
Bu satırlar, Ertekin’in Express dergisiyle yaptığı bir söyleşiden alınma. Söyleşinin tamamını hararetle tavsiye ediyoruz. Balyoz’un adı geçmese de, Ergenekon-Balyoz davalarının hukuksal-siyasi arka planını gözler önüne sermesi açısından yakın zamanlarda okuduğumuz en iyi analiz.
22 Eylül 2011 23:12
Şimdiye kadar Ergenekon tertibi hakkında yapılmış en üst düzey itiraf. Mutlaka İngilizceye çevirisini yapmanızı tavsiye ederim.
22 Eylül 2011 23:44
Savcılar artık Ergenekon’un cemaat bağlantısını kısa zamanda ertekini gözaltına almakla çözerler.ertekin cezaevine giderken “konuşan yanar” diye bagırmayi düşünmüş mü acaba?
22 Eylül 2011 23:51
”
9 Kasım 2005’te, Şemdinli’de yaşanan ve ayrıntılarını ilerleyen bölümlerde olayların ardından Sabri Uzun yazdığı önesürülen bir bilgi notu ve TBMM Araştırma Komisyonu’na verdiği ifadeler nedeniyle askerlerin hedefindedir. Hem Genelkurmay’dan, hem de hükümetten sernt eleştiriler almıştır. O günlerde, 2006 Şubat ayında (TAM TARİHİNİ ÖĞRENMEYE ÇALIŞ) yine aynı müdür, Recep Güven, aynı zanlı listesini içeren şemayla ve İstanbul İstihbarat Şubesi’nin aynı talebiyle gelir Uzun’un yanına. “Bunlar o Tuncay Güney denen adamın ifadeleri üzerine hazırlandığı söylenen şema mı yine?” diye sorar. “Evet, İstanbul İstihbarat Ergenekon soruşturmasını başlatmak istiyormuş” yanıtı alır Recep Güven’den. Bunun üzerine Uzun, “Bu ifadelere bakarak bu kişileri suçlamamız mümkün değil. Ama İstanbul İstihbarat kararlıysa ve eminse o zaman ilgililere bilgi vererek gerekli izinleri alıp Kurmay Başkanlığı’na Başbakan Erdoğan imzalı bir mektup gönderelim. ‘Bu listedeki generaller, Tuncay Güney isimli bir zanlıdan elde edilen bilgilerle Ergenekon isimli bir soruşturma kapsamında zanlılardır. Hem bilgi vermek hem de gerekli soruşturmayı birlikte yürütmek istiyoruz’ denilsin. İstanbul İstihbarat kabul ederse izleyeceğimiz yöntem sadece bu olabilir” der. Konu İstanbul İstihbarat Şubesi’ne sorulur. Tabi ki gelen yanıt olumsuzdur. Soruşturma yine açılamaz.
(* Bu gelişmeler biraz aslına benzetilmiş, tam böyle değildir. Düzeltilmelidir.Recep GÜVEN adını rumuzlu yazmanızda yarar var; çünkü, böyle bir olay yaşanmadığını inkar edip, tazminat davası açmasına hukuki ortam yaratmış oluyorsunuz.)
”
http://imaminordusuorjinalmetin.blog.com/2011/04/01/imamin-ordusu-bolum-21/
23 Eylül 2011 04:01
22 eylul Zaman gazetesinden alinti…
AB: Ergenekon davası, demokrasi için fırsat
Avrupa Komisyonu’nun 12 Ekim’de açıklayacağı Türkiye İlerleme Raporu’nda, Ergenekon davası ve darbe planlarına yönelik soruşturmaların hukukun üstünlüğünü güçlendirmek için fırsat olarak kullanılması çağrısı yapılacak.
23 Eylül 2011 04:31
Şaka gibi ama gerçek!
Söyleşiyi yapan gazeteci cemaat’e dokundunuz şimdi sizi yakacaklar diye sormuş:
Şimdi durduk yerde şakirtlere iş çıktı,
İşin yok git oraya buraya video kamerası yerleştirip Ertekin’in müstehçen görüntülerini çekmeye çalış
Yok olmadi oraya buraya microfon koyup ortam dinlemesi yap..
Olmadı geriye dönük tüm telefon kayıtlarını incele, kimlerle konuşmuş tespit et,Ertekinle kimlerle konuşmuş 6. dereceye kadar git, belki bir ihtimal konuştuğunun konuştuğu bir örgüt üyesiyse yada örgüt üyesi gibi gösterilebilirse Hanefi Avcı/Nevrimci Karargah numarası çek.
Olmadı işin yok Ertekin’in evinde ele geçirilecek Word dokumanı hazırla CD’ye kayıt et. Aman dikkat et,tarihler falan tutarlı olsun,yine rezil olmayalım,120 point quality check QA PASS ISO9001 kalite kontrolu yapalım ki bu sefer açık vermeyelim.. bir şakirt hazırlasın 10 şakirt kontrol etsin.. Artık TOTAL QUALITY MANAGEMENT yapacaz..
Acaba bu sefer flash disk mi kullansak? Fizibilite çalışması yapalım, hangi telefonu kullaniyor? Ertekin’in telefonuna bir kaç devrimci karargah üyesinin telefon numarasını yükleyebilir miyiz?
Olmadı Hacker sitelerinde dolaş, yeni trojanlari virüsleri öğren, virus kullanarak Ertekin’in bilgisayarına ‘Ertekin’e söyle kara propaganda yapsın Gülencilere iftira atsın,Öptüm hanefi’ şeklinde bir not yerleştirebilir miyiz? Araştır…
Bu arada tabi forumlara blogları kontrol et, Cemaat aleyhine yazılan entry var mı kontrol et, gerekirse Zaman gazetesinden COPY PASTE yaparak cevap yetiştir!
Sonra vakit kalırsa Bakkala Manavı ZAMAN gazetesi abonesi yapmaya çalış.. Yeni elde edilen ortam dinlemelerini dinlemeyi ve önemli görünenleri üstün olan imam abiye bildir..
Oh kardeşim Şakirt olmak zor iş, nedir bu şakirtlerin çektiği.. Şirket olsa istifa edersin,Cemaatten çıkış yok çekicez…
25 Eylül 2011 12:26
IMZA
23 Eylül 2011 07:16
22 eylul zaman gazetesi Huseyin Gulerceden alinti…
Keçiler değilse, kim onlar?
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, üç gün önce Berlin’de bir grup gazeteciye yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Biliyorsunuz, Hrant Dink ve Muhsin Yazıcıoğlu’yla ilgili Devlet Denetleme Kurulu’nu görevlendirdim.
Doğrusu Muhsin Yazıcıoğlu’yla ilgili çok üzücü durumlar ortaya çıktı. Yani inanmak mümkün değil ama düşen helikopterin beyni, yani her şeyi kaydeden o hafızası yok şimdi ortada. Keçiler gelip söküp götürmedi onu. Böyle özel vidalarla sökülüp alınmış ve ortada yok. Bu tespit edildikten sonra ihbarlar yağdı. Yazmış adam, ‘Cumhurbaşkanım’ diye bana gönderdi. ‘Kaza mahallinde bulunan bazı kamu görevlilerini biz, görev yapıyorlar zannediyorduk ama şunlar şunlar da var. Al şu videoya bak’ diye gönderdiler. Baktım ki bir taraftan birileri buzlarda cesetlerle ilgileniyor, birileri de bir taraftan (karakutunun) vidasını söküyor. Bunların hepsi çıktı ortaya. Daha bunun gibi insanın aklının almayacağı çok şeyler var orada, çok fazlasını söylemeyeyim…”
Bu sözleri söyleyen, Türkiye’nin Cumhurbaşkanı. Bahsettiği kamu görevlileri de, silahlı kuvvetler mensupları… Çok vahim bir durumla karşı karşıyayız. BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun helikopter kazası, Hrant Dink cinayeti kadar, Danıştay saldırısı kadar, 1993’te uçağı düşen Jandarma Genel Komutanı Org. Eşref Bitlis’in ölümü kadar, Susurluk kazası kadar büyük bir olay. Yazıcıoğlu’nun ölümü, devlet içindeki derin yapıların ortaya çıkarılmasında belki de kilit olay. Nasıl her şeyin üstü örtülmek istenirken, Genelkurmay karargâhındaki internet andıcı olayı, birden bütün darbe teşebbüsü davalarının seyrini değiştirmişse, Yazıcıoğlu’nun ölümünün aydınlatılması da, yaşadığımız bütün süreci etkileyebilir, değiştirebilir… Bu açıdan, Devlet Denetleme Kurulu’nu devreye sokan Sayın Cumhurbaşkanı’mıza şükran borçluyuz. İyi ki Çankaya’da demokrat, cesur ve adam gibi adam bir Cumhurbaşkanı var…
…………..
sizi gidi keciler sizi !!!! Bakalim daha ne marifetleriniz cikacak merakla bekliyoruz…..
23 Eylül 2011 22:01
Aman da aman ne komiksin sen öyle. Hadi aynı senin üslubunla sana cevap verelim:
seni şakirt, seni cemaatçi seni! Baksana ne planlar yapmışsınız, neler organize etmişsiniz. Sizin marifetleriniz çıktığında birer birer bakalım neler olacak komik şey seni.
Merakla bekliyoruz. Hadi git başucu başvuru kaynağın Zaman’dan biraz daha yazı kes yapıştır, şakirtlere dikkat çeken konuyu dağıtmaya çalış. Heyecanla izliyoruz.
24 Eylül 2011 03:09
tamam da moruk,
Milliyet, hurriyet, cumhuriyet, oda tv yazdi da biz kopyala yapistiur yapmadik mi É 🙂 BU onemli haberleri kim yaziyorsa ondan alinti yapiyoruz… Bu konuda da malumunuz olayin en fazla uzrine giden mekanizma zaman! eee haliyle! sen ne bekliyordun ki
24 Eylül 2011 07:25
A olur mu, yok yok senden bu sergilediğin görüntüden başka bir şey asla beklemiyordum benim güzel evladım. Bu önemli haberler her gazetede çıkıyor, ama tabii cemaat hakkında çıkan haberin altına gelip böyle şeyler yapınca büsbütün sırıtıyor seni gidi seni. Öbür gazetelere pek bakmamışsın neşeli çocuğum. Olsun ama gülücüklerin yeter o eksikliğini örtmeye, öyle değil mi ama.
21 Kasım 2011 03:24
arkadasım o kadar cahilsin ki oturup da tartıslmayacak kadar yani..okudugun seylere biraz kafa yorsaydın keske yapıstrmasaydın buraya…bu arada bi yanlısını düzelteyim cok bilmiş gibi yazmıssın parantez içinde karakutu diye dünyadaki hiçbir helikopterde karakutu diye bi cihaz yoktur o elt cihazıda yukseklık ve surat bilgisini verr o kadar ne kadar faydalı olursa oda.. sizi koyunlar sizi..
23 Eylül 2011 07:40
Ertekin konuşunca ihtimal keçileri kaçırdı anlaşılan…
ihtimal söylediğim gibi Ertekin’i kaynatmak için Zaman gazetesinden COPY PASTE’e devam et,materyal biterse Aksiyon sonra Sızıntı’dan devam edebilirsin, daha olmadi bugün Cuma, hocaefendinin hutbesini kes yapıştır.
24 Eylül 2011 09:03
23 eylul Radikal gazetesinden alinti……
http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalHaberDetayV3&ArticleID=1064176&Date=24.09.2011&CategoryID=77
Keçiler yememiş 3 subay götürmüş
Cumhurbaşkanı Gül’ün söz ettiği kaza kırım görüntülerini bir subay mektupla göndermiş. Gül, videoyu Işık Koşaner’e de izletmiş.
Kazayla ilgili 5 büyük şüphe
1- Radar kayıtlarında görülen F-16’nın hava akımının helikopteri düşürdüğü iddiaları ve bölgedeki askeri radarların kazadan kısa süre önce aniden ve birlikte arızalanması.
2- Arama-kurtarma faaliyetlerinin başındaki Albay Sezai Akgün’ün Meclis Araştırma Komisyonu’na sinyal alınan noktayı aramak isterken Genelkurmay’dan gelen telefonla yanlış noktaya yönlendiklerini söylemesi.
3- Enkaza ait parçaların gizlice sökülüp, boş bir arazide kimliği belirlenemeyen kişiler tarafından yakılması. Kaza kırım ekibinde savcı olmaması.
4- Cumhurbaşkanı’nın dikkat çektiği gibi, 3 askerin ‘helikopterin beyni’ni sökmesi.
6- Ölen 6 kişinin kanlarında yüksek miktarda karbonmonoksit gazının tespit edilmesi.
*************
TSk daki her subay kendine vatansever diye adlandirmayi cok iyi biliyor. Hatta cetin dogan bile kendine vatansever demiyor mu, ya diger balyoizcular ? Ama artik kimin vatansever olduguna milletin karar vermesi gerekmiyor mu??
25 Eylül 2011 12:22
@ihtimal. Sen ‘farkli ulkucu’ musun, ‘fetocu’musun, nesin bilmiyorum ama… Sana sadece: “Hadi ordan, hadi ordan” diyorum….
26 Eylül 2011 03:57
bakan ama gor(e)meyen adam gurbet,
Ben yeni turkiyenin sesiyim! Hepinizin beynine balyoz gibi patlayacak ses 🙂 anliyormusun??? “Hadi oradan hadi oradan” mis, senin gibi kokmusu tuzlasalar ne yazar 🙂
26 Eylül 2011 10:33
Vah,yeni ”türkiye” vah.Daha Türkiye’yi büyük harfle yazamayan biri tarafından temsil edilecekse ben eski Türkiye’yi tercih ederim.Şu cehalete,şu seviyesizliğe bakar mısınız,sonra birileri çıkıp göbeğini kaşıyan adam deyince kızıyorlar.Altın nesil diye diye bu cahil şakirtlerden başkasını yetiştirememişler mi ?
27 Eylül 2011 04:53
Hem sloganci, hem sekilcisin… 🙂
24 Eylül 2011 10:09
23 Eylul Sabah gazetesi nazli ilicaktan alinti…..
Sipariş dava
Yargıtay 8. Ceza Dairesi üyesi Hamdi Yaver Aktan, Yargıtay Başkanlığı yarışı için 3 isim belirlemişti. Kim kendilerine daha iyi hizmet ederse, onun destekleneceğini söylüyordu. Aktan’ın, Yargıtay 10. Hukuk Dairesi üyesi Fatih Arkan’la yaptığı konuşma: “Kenarda yan çizerek, oturarak olmayacağını anlasınlar. Herkesin bir projesi var. Ersan’a da açık söyledim. Bunu yaparsanız geçersiniz. Kadir’e de söyledim; 3’ünüz varsınız. Abdurrahman Bey bir dava daha açabilir… Açılırsa seçimi olumsuz etkiliyor… O da müthiş korkak, hepimizi içeri atarlar… Neyi atıyorlar, Yargıtay Başsavcılığı’ndan içeri atarlarsa… Bu ülkede ihtilâl olur. İçeriye girmekten çıkmaktan korkuyorsan, o zaman bir takım görevlere talip olma. Bırak başkası yapsın.”
Bu konuşma, yargının hangi tertipler içinde bulunduğunu göstermiyor mu? Demek birinci davadan sonra Başsavcı Abdurrahman Yalçınkaya’ya bir dava daha sipariş edilmiş.
****************
Sizi gidi cakal yavrulari sizi??!!!!
27 Eylül 2011 11:36
gazetevatan ve internethaber sitelerinde de var bu haber
27 Eylül 2011 11:38
http://www.internethaber.com/yazicioglu-kazasinda-sok-eden-ifadeler-374091h.htm
http://haber.gazetevatan.com/komutan-tiryaki-eks-olana-kadar-oralarda-durun-dedi/402025/1/Manset
buyrun linkler
28 Eylül 2011 16:11
Yazicioglu ile bu islerin ne alakasi var? Yazicioglu oldurulmus ise bile bu kontrgerilla’nin kendi arasindaki hesaplasmasidir. Malum, merhum derin devletin en etkili elemanlarindan biriydi. Muhtemelen 20-30 cinayette direkman azmettiricidir. Bunun bir 3-4 kati olayda da dolayli azmettiricidir. Hatta kendisi “kavga basladiktan sonra yumruk sayilmaz” gibi ozlu sozlerin de sahibidir. Pacalarindan kan damlayan birisi idi merhum. Kanimca pilotun kotu hava sartlarina ve cografyaya ragmen gozunu fazlasiyla karartmasindan olmustur kaza.
Yalniz bu kaza Cemaat icin bir anda onlerine konan altin bir firsat oldu. Irkci-Gerici cenahta hem cemaat’in hem de AKP’nin at oynatamadigi bir tek Nizam-i Alemciler kalmisti. (Misal Alperenler daha onceden Cemaat’e biat etmistir, bkz. Dink cinayeti, Rahip Santoro cinayeti, vs.) Bu propaganda ve yeni baslayacak cakma dava ile (bkz. gizli taniklar, vs.) AKP bu kesimin oylarina toptan talip olmayi istemektedir (AKP eski BBP genel baskan yardimcisini da Manisa’dan milletvekili yapti zaten). Cemaat de Ergenekon ve Balyoz gibi intikam operasyonlarina olan destegin biraz daha artmasini hedeflemektedir.
Allah’a emanet olun!
S.H. Magamedov
09 Kasım 2011 11:37
belki de ergenekonun gizli tanıklarından biri olduğu için öldürülmüştür…
19 Ocak 2012 02:39
Harika bir belge…
18 Mart 2013 15:30
SAVCI MÜTAALASINI VERDİ
Davada Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, 67’si tutuklu 275 sanıkla ilgili esas hakkındaki mütalaayı tamamladıklarını belirterek, mahkemeye sundu.
Mütaalada ‘Ergenekon örgütünün varlığı olduğu tespit edilmiştir’ denildi. İlker Başbuğ dahil 10 sanık için ağırlaştırılmış müebbet istendi.