Balyoz Davası 45. Celse Duruşma Tutanağı – 23 Haziran 2011

15 Ağustos 2011

Duruşmalar, GENEL

45. Celse duruşma tutanağını okumak için buraya tıklayın.

Ertesi gün “Mahkemenin” ara kararıyla reddetmesi için, bu celsede sanık ve vekilleri taleplerde bulunuyor (tutuksuz yargılanma talepleri, sahte CD’lerin imajları verilsin talepleri, vb.).

Süha Tanyeri:

“(…) biz somut delilerle size bu davanın düzmece olduğunu kanıt, kanıtlıyoruz. Kanıtlamaya çalışıyoruz da diyemeyeceğim, kanıtlıyoruz. (…)

Yani bir tanesini söylüyorum Sayın Başkanım (…) Şimdi 5 Mart’ta hazırlanmış bir CD’nin içinde 2003 yılında 16 Nisan 2006’da alınmış araç plakası nasıl girer. Nasıl girer, bir şekilde girer; Bir CD hazırlarsınız 17 Nisan 2006 tarihinde, o CD’yi hazırladığınız bilgisayarın tarihini 5 Mart 2003 yazarsınız. Basarsınız kayda, geçer. Ama siz bana derseniz ki, hayır efendim 16 Nisan’da alınanı da 4 Mart’ta bilinir ya, derseniz. Ben burada hala hapis yatmaya devam edebileceğim. Ama bunu diyemezseniz, e müsaade edin de biz gidelim.

Yani size bunu söylemek istiyorum. Biz hakikaten bu düzmece belgelerle, sizin önünüze getirildik. Siz de her nedense, bu düzmece belgeleri ya görmüyorsunuz veya görmek istemiyorsunuz”

Mustafa Önsel, hem Balyozcuların irticacı olarak fişleyip ordudan atılacak diye listeledikleri, hem de (sözde darbenin prova edildiği) seminere katılan Kenan Kalay’a atfen:

“Ben bilmiyorum ama bu nasıl bir darbe planlanan seminerdir ki Siyasal İslami görüşleri benimsediği, desteklediği varsayımı ile ilişiği kesilmesi teklif edilen bir personel bu seminere katılıyor. (…) Ama beni ilgilendiriyor biliyor musunuz. Niye ilgilendiriyor? Şimdi annem de burada. Annemin yeğenidir bu Kenan Kalay biliyor musunuz? Kenan Kalay benim annemin yeğeni, yakın akrabamdır. Düşüne biliyor musunuz, benim akrabam, benim akrabam kısaca irtica diyelim, irticacılıktan ilişiği kesileceklerin listesinde ve seminere katılıyor. Ben darbeciyim, seminere bile katılmamışım, insaf.”

Cengiz Köylü tamamı dijital olan Balyoz belgelerindeki sahteciliklerle ilgili detaylı sunum yapıyor.

“Bakınız bu Gölcük’te çıkan dijital sahte belgeleri ben neye benzetiyorum Sayın Başkan. Yani düşünün yani size bana bir yerden 50 tane aşk mektubu geliyor. Aman Allahım diyorsunuz nereden çıktı bu kadar hayranım var. Açıyorsunuz mektupları içinde aynı kağıt çıkıyor pembe sağ köşesinde gül, sol köşesinde kalp işareti var. Ama bir bakıyorsunuz zarfın üzerinde yazan kişiler başka başka, başka şehirlerde. Ama bir bakıyorsunuz dikkatlice incelediğinizde burada da iki belgede gördüğünüz gibi ayın el yazısı ile yazılmış. Aynı kalemle yazılmış, A4 kağıdı. Yani insan şüphelenmez mi bundan. Nasıl 40 kişi ayrı ayrı şehirlerde, ayrı ayrı insanlar aynı el yazısı ile bana mektup yazabilir?”

Gölcük’te çıkan belgelerden birini (üstverisine göre) hazırlamış gibi görünen Ali Türkşen “Mahkeme”ye bir video izlettiriyor.

“Şimdi bu Donanma Komutanlığında Gölcük’te çıkan belgelerin gerçek olduğu konusunda hiçbir tereddüt duyulmadan 11 Şubat günü tutuklandık. Ancak, ben bilgisayar konusunda çok fazla bir yeteneğim yok. Ama Allah yardımcı oluyor. Tabi hayatımızın her dakikasını filme alma almamız mümkün değil. Ancak benim o çıkan belgeler arasında 5 Kasım 2008 tarihinde, 5 Kasım 2008 saat 10:40’da bir belge hazırladığım iddia ediliyor. Yazanı ve son kaydedeni benim. Ali Türkşen öyle gözüküyor. Rapor öyle tutulmuş, tespit tutanağı. Tabi ben, belki bu filmi kendi birliğimde o günkü eğitim sırasında çektirmiş olsam, belki bunu da ben kendim organize etmiş olabilirim diye de düşünülebilir. Ama gene Allah yardım ediyor. Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT) kameralarının önünde, sabah saat 8:30’dan akşama kadar, limandan ayrı yaptığım faaliyetlerin küçük bir bölümünü, 3 dakikalık bir video olarak çok kısalttım ben onu. Uzun bir programdı. Onu sizlere göstereceğim. Bu video sırasında Heyetinizden, avukatlardan, sanıklardan, seyircilerden, herhangi bir kimse bu görüntüler sırasında sağımda solumda, önümde arkamda, bir bilgisayar görüyorlarsa, saat 10:40 itibari ile iddia edilen hazırladığım raporu, hazırladığımı düşünüyorlarsa lütfen videoyu izledikten sonra söylesinler.”

Abdurrahman Başbuğ da dijital Balyoz belgelerinin incelenme safhasını detaylı bir şekilde ele alıyor.

Adı 11 no.lu CD’deki  iki Word belgesinde (EK-B.doc ve EK-I.doc) geçtiği için Balyoz davasında (118 numaralı) sanık olan Dursun Çiçek’in “Mahkeme”den değil, çeteden bir talebi var:

“Tabi Sayın Heyette biliyor, başka bir suçtan, başka bir iddiadan, başka bir iftiradan tek kişilik cunta olarak, tek bir albay olarak hükümeti devirmeye teşebbüs ile yargılanıyorum. Yani çok kudretli bir albayım. Dolayısı ile böyle 2 sayfalık bir listeye benim hazırlayıcı olarak bu iddianamede dahil edilmem beni bir hayli rahatsız etti. Bu kapsamda, bu senaryoyu yazanlara seslenmek istiyorum. Daha önceki senaryoda olduğu gibi başrolde oynamaya devam etmek istiyorum. Bu figüranlığı kabul etmiyorum.”

Mustafa Çalış:

“Bankaya gittiğinizde oradaki görevli memurun imzanızı almadan para verdiğine tanık oldunuz mu? Veya kolluğa görev verirken şifahi, bakın şifahi, yani ses kaydınız ile inkar edemeyeceğiniz şekilde bir görev verip de yaptırmadığınız, imzalı olmadan görev verebilir misiniz? E para çekmiyorsunuz, görev veremiyorsunuz. E peki burada evraklarda da imza yok. Hiçbirisinde.”

Levent Erkek’in vekili Avukat Yılmaz Yazıcıoğlu:

“Başkan Bey ve Üyeler gerçeği isterseniz sadece usulen tutuklamaya itiraz edeceğim. Çünkü dosyanızdaki belge uyarınca şuan Levent Erkek burada tutabilme şansınız hukuk mantığında yok.

Sanığın bir numaralı savunma şekli Alimidir. Yani suç yerinde yokumdur ve müdafiliğini yaptığım Tuğamiral iddianamede EK-B’de Gölcük bölgesi Müzahir subay ve astsubay listelerinin hazırlanması görevi ile görevlendirildiği ve bu kapsamda 07.01.2003 tarihinde Gölcük’te bir CD hazırlamaya başladığı, ve 19.02.2003’te de Cem Gürdeniz tarafından sonlandırılan CD’yi hazırlamaya başladığı iddiası ile 07.01.2003. Halbuki size dosyada var.(…)  Tuğamiral Levent Erkek TCG Deniz, Gediz F4 495 komutanı olarak gemisiyle birlikte 10 Eylül 2002 ile 29 Ocak 2003 tarihleri arasında NATO Akdeniz daimi Deniz Kuvveti, Standing naval force medditterranean yeni adıyla işte, Standing NATO Maritime Group iştirak etmiş ve oradadır.”

Herkes “havaya” konuşuyor. Ya da bir önceki celsede Avukat Metin Aslan’in ifade ettiği gibi, “gölge boksu” yapıyorlar. O yüzden günün en gerçekci talebi Ahmet Küçükşahin’den geliyor:

“Benim bu davada adil bir yargılama adına 10. Ağır Ceza Mahkemesi Heyeti olarak sizden bir beklentim yoktur. Bizi oyaladığınız kanaatindeyim. (…) oynanan bu tiyatro oyununda ilgili olarak belirlenmiş olan yol haritasının açıklanmasını talep ediyorum.”

Abone Ol

Subscribe to our RSS feed and social profiles to receive updates.

One Comment “Balyoz Davası 45. Celse Duruşma Tutanağı – 23 Haziran 2011”

  1. Olasılıksız Says:

    Bu tutanakları okurken içim daralıyor.

    Savunmalar bitmeden hiç bir yere varmayacak. Kimin savunmada ne söylediğinin de pek önemi kalmadı zaten. Hep aynı şeyler tekrar ediliyor. Ortada delil kalmayınca neyin savunması yapılacak.

    Aslında kalanların sadece çıkıp suçlamayı reddedip oturmaları daha hayırlı olacak. Böylelikle bir haftada tüm savunmalar biter. Deliller aşamasına geçilebilir. Nasıl olsa ceza davalarında her aşamada savunma yapmak mümkün.

    Bir tahliye şansı olsaydı ilk savunmalar önem taşıyacaktı ama görünen o ki, ilk savunmasında ağzıyla kuş tutup getirenin bile tahliye şansı yok.

    Cevapla

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: