Hangi mahkeme?

12 Mayıs 2011

GENEL

Ezgi Başaran, bugünkü Radikal’deki  “İddianamedeki belgeyi 38. celsede soran mahkeme” başlıklı yazısında “Tutuklu bu kişilerin 1 yıl önce sunduğu pasaport bilgilerini soruşturmak için biraz geç değil mi?” diye soruyor.

• Aynı mahkeme, sanıklara sahte CD’lerin adli imajlarını vemeyi hala reddediyor.

•  Aynı mahkeme, sanıklar iddiara dayanak gösterilen belgelerin sahte olduğunu ispatlamasına rağmen, 163 kişinin tutuklu kalmasında ısrar ediyor.

•  Sahte 11 numaralı CD hakkında bilirkişi raporu hazırlayan Emniyet görevlileri sahte CD’lerin (11, 16 ve 17) diğer CD’lerle aynı programla kaydedildiğini yazarak, açıkça yalan beyanda bulunuyor, haklarında işlem yapan yok.

• Balyoz iddianamesinde dayanak oluşturan 11 no.lu CD’nin 2003’de hazırlanmış olamayacağını gösteren yazışmaları adli emanate saklayan, bir de üstelik iddianamede bu yazışmaların içeriği hakkında (çelişki olmadığına dair) yalan beyanda bulunan savcılar hakkkında suç duyurusunda bulunulmasına rağmen hiçbir yanıt yok.

• Baransu’ya sahte belgeleri veren “onurlu subay”ın kim olduğunun anlaşılması için Mobese kamera kayıtları incelensin deniyor; tesadüf bu ya, bölgedeki mobese kamerası bozuk olduğu için bulunamıyor.

Hangi mahkeme, hangi adalet sistemi?

Abone Ol

Subscribe to our RSS feed and social profiles to receive updates.

47 Yorum “Hangi mahkeme?”

  1. Solmaz Türk Says:

    ALÇAKLIĞIN SINIRI YOK.

    Cevapla

  2. ismail Says:

    Hala ortada bir dava, bir mahkeme, bir savcılık, bir emniyet olduğunu düşünüp ona göre yazı veya yorum yapıyorsanız kusura bakmayın çok safsınız!!!

    Ortada ne bir dava ne de bir yargılama var.

    Ortada olan Faşist bir yönetimin muhaliflerini susturma, korkutma ve bezdirme faaliyetidir.

    O kadar ileri bir faşist bir yönetimdir ki, ilk önce kaset komplosu düzenleyip sonra servis edip en sonunda da bu kaset komplosu ile belaltı vuruş yapan insanlık dışı hitlerist bir Faşist dikta ile karşı karşıyayız.

    Sivil Darbe adım adım geldi ve getirdiği faşist yönetim muhalifleri ne kadar sivil görünse de Polisin postalları altında şiddetli bir şekilde ezmektedir.

    Cevapla

    • 76ers Says:

      Dünyadaki en antifaşist orduya sahip olduğumuz için gurur duyuyorum!

      Cevapla

      • Martin Luther King Says:

        matematik zekası burada uygulanmaz, düşmanımın düşmanı dostunuz olursa yarın o dost size neler yapar görürsünüz. görmeye de başladık zaten…

        Cevapla

  3. ggendo Says:

    bugun 3 kişi daha tutuklandı. Bu olay ne anlama geliyor?

    Cevapla

    • fmerakli Says:

      SOrdugunuz soruya cok farkli yanitlar almaniz mumkun bu blogta, benim acimdan bu olay temelde iki noktada onem kazaniyor. Birincisi, haklarinda tutuklama karari verilen subaylar ile iliskili belgelerin 2005 tarihli oldugu seklinde bir bilgi basina yansidi. Eger bu bilgi dogru ise savcilik eylem surecinin 2005 yilinda devam ettigi gibi bir arguman gelistirecektir. BIr de tabii yine bilginin dogru oldugu varsayimi ile eger yeni tutuklunan subaylara Balyoz saniklari ile ayni suc isnat edilirse, sucu 2005 yilinda isledikleri icin yeni TCK’ya tabi olacaklar ve savciligin yeni saniklar hakkinda su anki saniklara gore daha agir bir ceza (muebbet hapis) istemesi mumkun. Ama bu soylediklerim halihazirda kamuoyuna yansimis bilgi kirintilarinin dusundurdukleri, su asamada daha fazlasini soylemek de pek olasi degil, en azindan benim acimdan.

      Cevapla

  4. Solmaz Türk Says:

    Kendilerine gelince e-mailler sahte olur ama sahte belgelerle ,elli kuruşluk cd ler ile askerine tuzak kurulur,tutuklanır çıt çıkmaz.

    Cevapla

    • ihtimal Says:

      Ozellikle email bakanin yegeninin(!) OSYM de calismasi icin yazilmissa ve bakanin 8 yasinda ikiz yegenleri ortaya cikinca, Solmaz zihniyetinin simdi de ” bak su bakan utanmazina, 8 yasindaki cocuk yegenini de calistiracakmis, nerde cocuk haklari” diye ortaligi birbirine katmasi gerekmiyor mu 🙂 ???

      Cevapla

  5. trekking Says:

    Ezgi Başaran’ın yazısına sungun26 nick’li bir okuyucu yorum yazmış.Hoşuma gitti. Aşağıda alıntıladım.Gerçekten kimler geldi geçti bugüne kadar Demokrasi, Özgürlük, Bireysel Haklar v.s. diye diye. Bir çoğu gözü açık gitti. Bizde belli yaşlara geldik hala umut ediyoruz bu ülkeye de bir gün, Demokrasi, Özgürlük gelir mi diye?

    “Sevgili Ezgi kızım,yaşın oldukça genç.Sen demekki bu ülkede hak,hukuk,adalet,,düzgün yargılama,yansız mahkeme,herkese yasa önünde eşitlik ilkesi vb.gibi kavramlar var sanıyorsun.Öğrenecek daha çok şeyiniz var yavrum.Ben 12 Mart 19712den beri yapılanları görüp yaşadım.Bu yaşıma kadar da büyük bir umutla ülkemin çağdaş bir ülke olacağı inancımı içimde taşıdım.Fakat bunu göremeyeceğimi bilerek yaşıyor ve bu umut bayrağını devredeceğim kişilere sabırlar diliyorum.Ama moralin bozulmasın.Birgün bu ülkeye de demokrasi,hukuk,adalet,vicdan egemen olacak”

    BERLİNDE HAKİMLER VAR. peki ya Türkiye de?

    “prusya kralı büyük ıı. frederik, postdam ormanlarında gezinirken kendisine saray yaptırmak için bir arazi beğenir, lakin bu arazi bir değirmenin bulunduğu tepenin yanındaki alçak bir tepe üstündedir değirmeni de satın alıp arazisine eklemek ister. bu maksatla değirmen sahibi sans souci’ye yüklü miktarda para teklif eder. ama değirmenci kabul etmez, fiyatı daha da arttırıp teklifini yeniler. ama değirmenci kabul etmez yine de teklifi.
    -“satmak istemiyorum” der.
    bunun üzerinde büyük frederik;
    – “ben bu ülkenin kralıyım, satmazsan zorla alırım” der

    bu tehdit karşısında değirmenci alman hukukun mottosu olacak sözü eder;
    – alamazsın, berlinde hakimler var !”

    Cevapla

  6. fmerakli Says:

    Bugun Can Atakli’nin kose yazisi Balyoz durusmasi ile ilgili ve Atakli, saniklarindan emekli albay Erdal Akyazan’in savunmasindan ilginc buldugu bir kesiti aktarmis, asagida okuyabilirsiniz. Atakli albay savunmasinda 12 Eylul’de darbeye karsi oldugu icin iskence gordugunden de bahsetmis, kimbilir belki kendisi “Askeri Darbelerin Asker Magdurlari (ADAM) Platformu”na uye olur ve 12 Eylul darbecileri icin acilacak davada darbe magduru olarak mudahillik talebinde bulunur… Neyse, konu bu degil…

    Albayin soylediklerine bakinca, albay ile blog yazarlari/yorumculari arasinda Balyoz planinin arkasinda kim olduguna iliskin ciddi bir gorus farkliligi oldugu goze carpiyor. Dogan ve Rodrik sahte belge ureten bir ceteden bahsediyorlar, yorumcularin onemli bir kismi icin sozkonusu cete ile Gulen cemaati arasinda bir iliski oldugu yonunde derin bir inanis hakim, ki Dogan ve Rodrik’in de bu baglantiya dikkat ceken blog yazilari var..

    Ama garip bir sekilde sanik emekli albay ne sahte belge cetesinden ne de cemaatten bahsediyor: “Vatansever bir subay bizi sırtımızdan hançerledi. Yalan söyledi, tuzak kurdu. Hançer sırtımızda.”

    ————————

    “Omuzlarındaki yıldız Samanyolu kadar çok olan dört eski komutanımız var; Hilmi Özkök, Aytaç Yalman, Yaşar Büyükanıt, İlker Başbuğ. Şimdi izninizle buradan onlara sesleneceğim:

    Vatansever bir subay bizi sırtımızdan hançerledi. Yalan söyledi, tuzak kurdu. Hançer sırtımızda.

    Ey benim eli öpülesi komutanım. Canım çok yanıyor.

    Gel buraya, ya hançerin hepsini sok bitir bu işkenceyi ya da çek çıkar hançeri sırtımdan ve sar yaramı.

    O zaman seni affeder miyim? Asla. Yaramı sarsan da artık seni affetmem. Bana emir komuta etmiş olma onurunu sonsuza kadar geri alıyorum.

    Ne onu yapıyorsun ne bunu. O zaman da sorarlar adama. Peki ne için yaşıyorsun.””

    Cevapla

    • demokrat Says:

      Sayın fmeraklı,

      savunma gibi bir refleksle yazmıyorum…Dediğiniz gibi bir cemaat ya da çete vurgulaması yok ama başka şeyler var;

      ALBAY ERDAL AKYAZAN’IN SAVUNMASI…
      “Ben bu ülke için hayatım üzerine yemin ettim. Bu yargılamada mağdur filan değilim. Ortada bir tek mağdur vardır o da “VATANDIR”.
      Dün, çökmüş bir imparatorluğun yıkıntıları üzerinde ulusça yepyeni pırıl pırıl bir cumhuriyet kurduk.
      BİR KERE YAPTIK, YİNE YAPARIZ.”
      ***************************

      Sayın Heyet,
      Siz hiç uyurken gözyaşı dökerek ağlayan insan gördünüz mü?
      Ben gördüm.
      Ben bu iftiraları taşıyamam, sıkarım kafama biter” diyen birisinin gözlerine bakıp “yapar mı yapar” deyip korktunuz mu?
      Ben korktum.
      Öfkeden vazgeçip, duygusal algılamasını kesip kendi içine kapanan ve konuşmayan asker gördünüz mü?
      Ben gördüm.
      Kırgın ve kızgınım. Çünkü;
      İddia makamı olmayana var dedi, ispatladık. Sustunuz.
      Yok böyle bir şey deseniz yine ispatlarım.
      İddia makamı olana yok dedi, ispatladık, sustunuz.
      Yok böyle bir şey derseniz yine ispatlarım.
      İddia makamı olanı sakladı, ispatladık, sustunuz.
      Yok böyle bir şey derseniz yine ispatlarım.
      İddia makamı kanıt dedi, sahte dedik, saatlerce ispatladık, sustunuz.
      Yok böyle bir şey derseniz yine ispatlarım.
      Gemisi olmayan deniz kuvveti, uçağı olmayan hava kuvveti ile değil darbe yapmak törene bile çıkılmaz, bunlar uyduramamışlar bile dedik, sustunuz.
      Bunlar tuzak, çete işi dedik, soruşturun dedik, sustunuz.
      Hala susuyorsunuz.
      Kimi yargıçlar, kimi yargıç ve mahkeme kararları için “dangalak karar” demişler. Duyduk, utandık. Siz mahkemeye saygılı olun diye bizi ikaz ettiniz. Biz sustuk.
      Hala susuyoruz.
      Kimi üye yargıçlar kendi mahkeme başkanlarına küsmüşler, konuşmuyorlarmış. “Olur mu öyle şey canım “ dedik, öğrendik ki doğruymuş, sustuk yere baktık.
      Siz de sustunuz.
      12 Eylül’de sürüldüm, gözlerim bağlı, ellerim sandalyeye kelepçeli, sopa yiye yiye sorgulandım. Bana “12 Eylül’ü taklit edip, o darbeden kopya çekip sen de darbe yapacakmışsın, 11 Eylül’de neredeydin?” dediler. Ben; “Bu nasıl olabilir?” diye size bakıyordum. Siz de bana bakıyorsunuz ve susuyorsunuz.
      Savcı gözlerinde şimşekler çakarak; “13 Eylül’de neredeydiniz?” diye soruyor.
      Ben darbeye karşı çıktığım için sorguda dayak yiyordum.
      Kenan EVREN 13 Eylül günü Çankaya’da ATATÜRK’ ün koltuğuna otururken SİZ NEREDEYDİNİZ?
      Olması gerekenin tersine ben masumiyetimi ispatlıyorum, Savcı suçu kanıtlayamıyor, savcının alması gerekip de almadığı ifadelerin alınmasını ben talep ediyorum, siz susuyorsunuz.
      Beni, önüme katıp, savaşa savaşa, süre süre denize döktüğüm 7 düvelin hukukunda hak aramaya mecbur bıraktınız. Yüreğim paramparça. Siz, susuyorsunuz.
      Kırgın ve kızgınım ancak asla küskün değilim. Vatan “ana” gibidir. Seçemezsiniz, sadece seversiniz. Ne olursa olsun seversiniz. Siz ne kadar susarsanız susun ben bu ülkeyi sevmeye devam edeceğim.
      Omuzlarındaki yıldızları samanyolu kadar çok olan dört eski komutanımız var.
      HİLMİ ÖZKÖK
      AYTAÇ YALMAN
      YAŞAR BÜYÜKANIT
      İLKER BAŞBUĞ
      Şimdi izninizle buradan onlara sesleneceğim.
      Vatansever bir subay bizi sırtımızdan hançerledi. Yalan söyledi, tuzak kurdu. Hançer sırtımızda.
      Ey benim eli öpülesi komutanım.
      Canım çok yanıyor.
      Gel buraya; ya hançerin hepsini sok bitir bu işkenceyi ya da çek çıkar hançeri sırtımdan ve sar yaramı.
      O zaman seni affeder miyim? ASLA !
      Yaramı sarsan da artık seni affetmem. Bana emir komuta etmiş olma onurunu senden sonsuza kadar geri alıyorum.
      Ne onu yapıyorsun ne bunu. O zaman da sorarlar adama. Peki SEN NE İÇİN YAŞIYORSUN?
      Ben bu ülke için hayatım üzerine yemin ettim. Bu yargılamada mağdur filan değilim. Ortada bir tek mağdur vardır o da “VATANDIR”.
      Sizden tek talebim hukuku egemen kılmanız.
      Eğer bunu başaramazsak bu Cumhuriyet çöker.
      Çöker de ne olur?
      Hiçbir şey olmaz.
      Dün, çökmüş bir imparatorluğun yıkıntıları üzerinde ulusça yepyeni pırıl pırıl bir cumhuriyet kurduk.
      BİR KERE YAPTIK, YİNE YAPARIZ.
      Teşekkür ederim.
      Erdal AKYAZAN

      Tamamının görülmesi fikir edinilmesi açısından faydalı olur kanaatindeyim…

      Cevapla

      • trekking Says:

        Elinize sağlık sayın demokrat.

        Albay’ın savunması müthiş. Tekkelimeyle müthiş. Tıpkı Teğmen Çelebi’nin savunması gibi.

        AQkademisyen için artık tek bir şey bile söylemek istemiyorum. Alıntıladığı kısım herşeyi özetliyor zaten.

        Cevapla

        • fmerakli Says:

          Savunma icerisinde alintilanan kisimla ilgili sikayetlerinizi Can Atakli’ya yapacaksiniz trekking. Benim yorumum tam da su ifadeler ile basliyor:

          “Bugun Can Atakli’nin kose yazisi Balyoz durusmasi ile ilgili ve Atakli, saniklarindan emekli albay Erdal Akyazan’in savunmasindan ilginc buldugu bir kesiti aktarmis, asagida okuyabilirsiniz.”

          Asagida haberin linki var, eger acip okursaniz goreceksiniz ki Atakli’nin aktardigi kesiti tek kelimesine bile dokunmadan ilk yorumumda kullanmisim. Acilan sayfanin ustunde Atakli’nin eposta adresi de var, sikayetinizi direkt kendisine iletebilirsiniz.

          http://haber.gazetevatan.com/Haber/377243/1/Gundem

          Cevapla

          • trssby Says:

            fmerakli,

            Akademisyen kişi, olaylara serinkalılıkla yaklaşır, rivayetlere göre değil, gerçek bilgilere ulaştıktan sonra pozisyonunu alır. Can Ataklıya dayanarak yorum yapmanız sizi kurtarmıyor, geçen sefer olduğu gibi, önemli olan gerçektir. Neticede bir varsayıma göre yorum yapmaktasınız ki hiç bir geçerliliği yoktur. Bilim adamlığı inanırlığını eleştiren siz, hiç çuvaldızı kendinize batırmayı düşünürmüsünüz?

            Cevapla

            • fmerakli Says:

              Ne alakasi var, benim Atakli’dan aktardigim sozler adamin agzindan aynen cikmis mi, evet cikmis. Hangi rivayetten bahsediyorsunuz allahaskina!

              Cevapla

            • trssby Says:

              fmerakli,

              “Albayin soylediklerine bakinca, albay ile blog yazarlari/yorumculari arasinda Balyoz planinin arkasinda kim olduguna iliskin ciddi bir gorus farkliligi oldugu goze carpiyor. Ama garip bir sekilde sanik emekli albay ne sahte belge cetesinden ne de cemaatten bahsediyor:”Vatansever bir subay bizi sırtımızdan hançerledi. Yalan söyledi, tuzak kurdu. Hançer sırtımızda.”

              Ben, ERDAL AKYAZAN’ın ve blog yazarları ile aynı görüşte olduklarını çıkarsıyorum. “Vatansever” bir subay çetenin esas elemanıdır. Bilindiği gibi bavullar dolusu belgeleri Baransuya “Vatasever” bir subay teslim etmiştir. Yorumun hepten çöküyor.

              Cevapla

              • fmerakli Says:

                Soylediginiz sey olgulari degil, kanaatinizi yansitiyor, ki ayni olasiliktan ben de demokrat’a verdigim cevapta bahsettim. O kisme demokrat anlamamis, benim icin de cok acik degil. Bugune kadar Dogan ve Rodrik’in Balyoz davasi cercevesinde herhangi bir ordu mensubu icin saniklari arkadan hancerledigini, onlara tuzak kurdugunu soyledigini gormedim, ama gozden kacirmis olabilirim. Bu mealde ifadeleri oldu ise kaynak gosterirseniz sevinirim, ben de hangi baglamda ne soylediklerini/yazdiklarini dinlemek/okumak isterim…

                Cevapla

                • Olasılıksız Says:

                  Sayın fmerakli,

                  Olgular dediğiniz şeylere bakalım;

                  – Baransuya bir bavul evrak geldi
                  – Baransu bunların “onurlu bir subay” tarafından getirildiğini ifade etti.
                  – Gelen dökümanlarının bir kısmının askeriyenin gerçek evrakları ve malzemeleri ortaya çıktı.

                  Olgulara baktığımızda mensup olduğu kuruluşa ihanet eden (içeriden döküman sızdıran ve bunları deforme eden) bir subay söz konusu.

                  Olayın bir mağduru için bu durum “sırtından hançer yemek” midir? Şüphesiz. Bu durumu sadece “kanaat” olarak değerlendiremezsiniz.

                  Bahsi geçen subayın savunması zaten oldukça şiirsel tarzda… Deliller veya iddialar üzerine değil, olayın duygusal sonuçlarına vurgu yapıyor. Bu haliyle içerisinden “çete veya cemaat suçlaması yok” sonucuna varmak anlamlı değil.

                  Ben bu savunmayı, savunmadan çok haksızlığa uğramış birinin serzeniş ve kaderini kabullenişi olarak değerlendiriyorum.

                  Cevapla

                  • trsaby Says:

                    Olasılıksız,

                    Ben dün Pazar gezmesinde olduğum için, benim yerime sen cevapladın.

                    Ben bundan daha iyi cevaplayamazdım.

                    Hepimizin IQ’sundan daha yüksek olan fmeraklının, senin ve benim varmış olduğumuz yukardaki sonuçlara varmaması mümkün değil. Benim vardığım sonuç, fmerakli kendi amaçları doğrultusunda -cemaatin çıkarları ile örtüşmektedir- kasten gerçeeği saptırmağa çalışmaktadır.

                    Cevapla

          • trekking Says:

            fmeraklı,

            Ben meramımı iyi anlatamamışım. Hata bende.

            Bugüne kadar bu blogda sergilediğiniz genel tutumunuz için yazdım.

            “Dogan ve Rodrik sahte belge ureten bir ceteden bahsediyorlar, yorumcularin onemli bir kismi icin sozkonusu cete ile Gulen cemaati arasinda bir iliski oldugu yonunde derin bir inanis hakim, ki Dogan ve Rodrik’in de bu baglantiya dikkat ceken blog yazilari var..

            Ama garip bir sekilde sanik emekli albay ne sahte belge cetesinden ne de cemaatten bahsediyor”

            Nedense hep sineğin yağını hesap etmeye kalkıyorsunuz. Yazdıklarım bununla ilgiliydi. Ve bunu hep yapıyorsunuz. Söylemek istediğim buydu.

            Cevapla

            • acracia Says:

              Trekking,

              Ceteden bahsediyor. Ancak cemaat demesi su asamada zaten olmaz, niye bahsetmiyor diye sormak da cok abes. Kendisi oyle bir sey dese zaten en basta ustune atlamaya hazir cok insan var elinde delil var mi diye. Bu sahis da olmasi gerektigi gibi, kanunen dogru sekliyle (tuzak, cete isi, sorusturun–yani kanunen uzerinize duseni yapin diyor) soyluyor savunma gibi bir ortamda fikir beyan edemeyecegi icin; alintiyi tekrar vereyim:

              “Bunlar tuzak, çete işi dedik, soruşturun dedik, sustunuz.”

              Cevapla

      • fmerakli Says:

        Demokrat,

        Ben savunmanin tamamini okuma firsati bulamamistim, Can Atakli’nin yazisinda aktardigi bolum uzerine dusuncelerimi ifade ettim, tesekkurler tamamini buraya tasidiginiz iciin. Ck haklisiniz, savunmada baska seyler de ifade ediliyor ki altini cizdiginiz o noktalarin da onemli oldugu konusunda da sizinle hemfikirim. Gerci benim icin albayin savunmasinda arkadan bicaklayan “vatansever subay” ifadesi ile kimi/kimleri kastettigi bir muamma. 1. Ordu’nun kozmik odasindan ses kayitlarini ve belgeleri cikartan ve Baransu’ya teslim eden (emekli?) subay akla ilk gelen figur oluyor, ama icimde nedense sanki baska biri kastediliyormus gibi bir his var, ama bilemiyorum tabii…

        Cevapla

        • demokrat Says:

          Sayın fmeraklı,

          sizin gibi o kısmı ben de anlamadım açıkçası,tabii savunma sözlü bir savunma,eğer yazılı olsaydı ‘vatansever’ kısmında ünlem ya da başka bir işar varmı bakar ve yorum yapardık.Ya da aynı ortamda bulunsaydık vurgudan birşeyler çıkarırdık.
          Benim ilgimi çeken ve içimi sızlatan konu savunmadaki 12 Eylül argümanı.Çok rahatsız oldum bu söylemden.Gerçi o zamanlar çocukluktan yeni çıkmış aklı bir karşı havada bireylerdik ama aslında çocuksu bir masumiyetle bile olsa farkındaydık yapılan hainliğin.Şimdi küçücük aklım almıyor şu yaşananları;

          ”Ben darbeye karşı çıktığım için sorguda dayak yiyordum.
          Kenan EVREN 13 Eylül günü Çankaya’da ATATÜRK’ ün koltuğuna otururken SİZ NEREDEYDİNİZ?”

          Öylece kalakalıyorum…

          Cevapla

          • demokrat Says:

            suçsuz değiliz hiçbirimiz,
            kıyı-köşesinden tutunduğumuz yaşamın tadı bozuk ya
            yok/ feryat değil bu,bir söz tutulması.

            altbenlik üstbenlik/keşmekeş,
            yitik subaşlarındaki durgunluğa sözüm var(mı?)
            ve/veya suretlerdeki yaşam,
            yaşamlardaki suretler,
            sahtekar duvardaki çentik ve kıvam,
            sahtekar resimler.

            tafralı-taraflı sözbirlikteliği
            falanca fabrikadaki işçinin gözü aydın
            duvarlar uzayacak,
            -ki darağacı görmüştü değil mi üç çiçek…
            tomurcuk bile açmamış hatta
            ve hatta büyümeyecek-

            eşantiyon alınmış adlar,
            yazı-tura kentler,
            sahte yosunlar/bu koku
            ve bilcümle peşrev tortusu
            heyhat, hayatımız çalınmış/pazarda
            fikriyat eder’ine sahibinden…

            suçsuz değiliz hepimiz,
            kıyı-köşesinden tutunduğumuz yaşamın tadı bozuk
            evet/feryat değil bu,bir söz tutulması.

            Cevapla

        • ccgursel Says:

          Yanlis anlamissin fmerakli.

          Cevapla

      • acracia Says:

        Demokrat, tesekkurler. Vurgu yok ama su var:

        “Bunlar tuzak, çete işi dedik, soruşturun dedik, sustunuz.”

        Cevapla

    • husamcakar Says:

      fmeraklı

      AKademisyenlere yakışır AKlama çalışmalarınızı takdirle izliyorum.
      Yorumlarınıza cevap yazanların sabırlarına da şapka çıkarıyorum.

      Cevapla

  7. demokrat Says:

    başka şeyler! özellikle de şunlar;

    …Gemisi olmayan deniz kuvveti, uçağı olmayan hava kuvveti ile değil darbe yapmak törene bile çıkılmaz, bunlar uyduramamışlar bile dedik, sustunuz.
    Bunlar tuzak, çete işi dedik, soruşturun dedik, sustunuz..

    Cevapla

  8. Solmaz Türk Says:

    BAŞBAKAN ERDOĞAN ”ALLAH KORUSUN,FACEBOOK’TA ADINIZA HESAP AÇIP YANINADA İKİ KADIN RESMİ KOYAR REZİL EDERLER”DEMİŞ.
    BİRİSİ BENİ ÇİMDİKLESİN,ŞAKA MI YOKSA RÜYA MI BU ?

    Cevapla

  9. m yasar Says:

    Az önce Taraf’ın internet sitesine düşen önemli bir haber… bu yıl da YAŞ krizi kapıda
    ___
    Balyozcu paşaya hükümet vetosu

    Hükümet, TSK Personel Kanunu’nda bir değişiklikle, adı Balyoz Darbe Planı’na karışan Harp Akademileri Komutanı Org. Bilgi Balanlı’nın Hava Kuvvetleri Komutanı olmasını önleyebilir

    Meclis’ten 6 aylığına Kanun Hükmünde Kararname (KHK) çıkarma yetkisi alan hükümetin, bu çerçevede TSK Personel Kanunu’nda yapması beklenen değişiklik ile adı Balyoz darbe planı iddialarına karışan Harp Akademileri Komutanı Orgeneral Bilgi Balanlı‘nın, bu yıl Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na atanmasını engellemeyi planladığı öğrenildi.

    Geçen yılki tartışmalı Yüksek Askeri Şûra (YAŞ) toplantısında, 1. Ordu Komutanı iken iktidarı yıpratmaya yönelik internet andıcındaki rolü nedeniyle hükümetin emekliliğe zorladığı Orgeneral Hasan Iğsız vakasının benzerinin, Ağustos ayındaki YAŞ toplantısında Orgeneral Balanlı’nın, Hava Kuvvetleri Komutanı olmasına karşı direnç ile yaşanması bekleniyor. Ancak Balanlı’nın, Ağustos’taki YAŞ şurasında bu göreve gelmesini önlemek için hükümetin KHK’yı koz olarak kullanması bekleniyor.

    Değişiklik yetkisi KHK’da

    KHK, terfi ve ilişik kesmeyi düzenleyen TSK Personel Kanunu’nda hükümete değişiklik yapma yetkisini açıkça veriyor. KHK’nın ayrıca hükümetin, Balyoz davasında yargılanan subaylar arasından albay ve general rütbesinde olan ve görevde 4 yılını tamamlayanları emekliye sevk etme konusunda elini güçlendirmesi bekleniyor. Zaten mevcut 926 sayılı TSK Personel Kanunu’nun 65. maddesi, “Terfi sırasına girenlerden; tutuklu bulunan ya da tahliye edilmekle beraber kovuşturma veya duruşması devam eden veya hakkında verilen hüküm henüz kesinleşmemiş bulunanların, terfileri ve kademe ilerlemeleri yapılmaz” hükmünü içeriyor. Diğer yandan 1612 sayılı YAŞ kanunu, KHK kapsamında değil. Dolayısıyla YAŞ’ın yasal zemini korunacak ancak Genelkurmay Başkanlığı’nın geçen sene Iğsız olayında olduğu gibi fazla diretmesinin KHK yoluyla engellenmeye çalışılması olasılığı yüksek.

    Hükümeti silah zoruyla düşürmeye yönelik iddiaların odağındaki Balyoz davası kapsamında muvazzaf 30 general, 68 subay ve 2 astsubay tutuklanmıştı.

    http://taraf.com.tr/haber/balyozcu-pasaya-hukumet-vetosu.htm
    ___

    Cevapla

  10. Solmaz Türk Says:

    Ağustosa kadar kim öle kim kala.Ağustos ayına bu hükümetin hala iktidarda olacağı garanti mi? Balyoz denilen uydurma belgeli davanın gerçek sebebi de zaten geleceğin TSK üst kademelerini oluşturma planları değil mi?
    Taraf’ta bu planlara çanak tutuyor.

    Cevapla

  11. husamcakar Says:

    ‘BALYOZ’ SANIĞI GENERALLERİN EŞLERİNE SORUŞTURMA

    Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı, “Balyoz Planı” davasındaki sanık eşleri ve yakınlarının oluşturduğu “Vardiya Bizde
    Platformu” üyelerinden Nilgün Doğan ve İrem Kutluk hakkında bir basın açıklaması sırasında yolu trafiğe kapattıkları gerekçesiyle soruşturma başlattı.

    Alınan bilgiye göre, Silivri Nöbetçi Cumhuriyet Başsavcılığı, “Balyoz Planı” davasının sanık eşleri ve yakınları tarafından oluşturulan “Vardiya
    Bizde Platformu” üyelerinin 5 Mayıs 2011 tarihinde duruşma salonu önünde “alkışlama eylemi” sırasında yolu trafiğe kapattıkları yönünde basında çıkan haberleri “ihbar” kabul etti.

    Cumhuriyet Savcısı, görüntülerde gösterici grubun önünde yer alan 2 kadının kimliklerinin tespit edilmesi için güvenlik güçlerine talimat verdi.

    Görüntülerden yola çıkan jandarma, grubun önünde yer alan kadınlardan birinin eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın eşi Nilgün Doğan,
    diğerinin ise tutuklu sanık emekli Tümamiral Ali Deniz Kutluk’un eşi İrem Kutluk olduğunu belirleyerek hazırladığı tutanağı savcılığa gönderdi.

    Savcılık da bunun üzerine Doğan ve Kutluk hakkında, 2911 sayılı “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Hakkındaki Kanun’a muhalefet” suçundan soruşturma başlattı.
    YAŞASIN ADALET

    Cevapla

  12. trekking Says:

    Seçimlere 1 ay kala Perinçek’leri şaşırtan ceza

    Ergenekon Davası’ndan 3.5 yıldır tutuklu bulunan İşçi Partisi Genel Başkanı ve İzmir 2. Bölge bağımsız milletvekili adayı Doğu Perinçek’in eşi Şule Perinçek, bir görüş sırasında üzerinde notlar yazılı kağıdı içeriye sokmaya çalıştığı gerekçesiyle 4 hafta açık görüşten men edildiğini belirterek bu durumu kınadı.Şule Perinçek, İzmir Bayraklı’daki seçim irtibat bürolarında bir basın toplantısı düzenleyerek, kendisine verilen görüşe gitmeme cezasını anlattı.

    Telefon da yasak

    Perinçek, eşinin İzmir’den milletvekili adaylığını açıklamasının ardından önce hücreye konulduğunu, ardından telefonla konuşma cezası geldiğini ve en sonunda da görüş cezası verildiğini söyledi. Şule Perinçek, “Her nedense cezalar adaylığını koyduktan sonra birer birer gelmeye başladı. Son ceza bana verildi, ancak ben tutuklu veya hükümlü değilim ki. Bana disiplin cezası verilmesi çok mantıksız” diye konuştu”

    Cevapla

  13. zlatan Says:


    Ergenekon ve balyoz davalarinda hile ve delil yaratildigindan yakinanlar AİHM ye basvurmadikca asla samimiyetlerine inanmayacagim.

    AİHM için kurai basit: iç hukuk yollarini tuketeceksiniz.Ergenekon ve balyozda hile iddialarinin asil yargilamayla bu acidan ilgisi yok.

    Tıpkı işkenceye uğrama iddiasında olduğu gibi, polisin delil uydurduğu iddiasında da aynı yol izlenecek: savcilıga suç duyurusu

    Savcilik suç duyurusunu kovuşturmazsa , agır cezaya itiraz ve ardindan dava AİHM de. AİHM den Tuzuge dayanailarak acil yargilama istenecek.

    Balyoz ve Ergenrkonda delil uyduruldugunu iddia edenler tum ic hukuk yollari ve AİHM asamasini bir-iki yilda tamamlayabilirlerdi.

    Ergenekon ve Balyozda delil uyduruldugunu iddia edenler AiHM den karar getirsinler, polisler hakkinda ilk ben suç duyurusunda bulunacağım.

    Bu iddialara iliskin ic hukuk yolu icin asil yargilamamin bitmesi gerekmiyor. Cunku burda polisin isledigi iddia edilen suc var

    Asil yargilamaya iliskin ornegin adil yargilam iddialari icin cezada temyiz, ozel hukukta karar duzeltme dahil ic hukuk yolu tuketilmeli

    Ama teknik hukuk bakimindan, kollugun isledigi iddia edilen sucun asıl yargılamayla bir alakası yok, onun jukuk yolu ayri vr cok kisa.

    http://twitter.com/#!/orkece

    Cevapla

    • acracia Says:

      Bu cok hos iste. Kendisi yalan soylemis, sonra Harvard’daki yetkiliden aldigi tepki uzerine soyledigini onlari mutlu etmek icin Ingilizce’de geri cekmis, ancak Turkce’de yayim yapilmasina sesini cikarmamis, bunun uzerine “yanlis anlamisim, ozur dilerim” dememis birisi, simdi samimiyet dersi vermeye calisiyor.

      AIHM’ye bu israr niye? Cunku AIHM’de su olan kargasaya anlam verebilmek icin 40 firin ekmek yemek gerekiyor, daha Turkiye’liler neler oldugunu anlamazken. Bu da ne demek? Disaridan bir otoritenin sesiyle kendi sesini guclendirmeye calismak demek. Asil soru su olmali, sayin Orhan Kemal Cengiz:

      Neden Turkiye icerisinde bu davada da gorundugu uzere yapilmis suc duyurulari sonucsuz kaliyor?

      Neden hakkinda suc duyurusu yapilmis savcilar adeta terfi ettiriliyor?

      Neden bu kadar tutarsizlik varken, illa AIHM’den “iste kapi gibi AIHM, bak otorite bile boyle dedi!” manasinda kagit gostermek gerekiyor? Bunu bu blogu okuyup kendisi okuyup anlayamaz mi? Yoksa kendisi kendisinin okuyup fikir olusturma muhakemesine inanmiyor mu?

      Cevapla

    • Olasılıksız Says:

      Sayın zlatan,

      AİHM’ye başvuranlar zaten var. Hatta başvurusu kabul edilen de var. http://www.gazete5.com/haber/balyoz-davasi-aihm-basvurusu-kabul-edildi-29-mart-2011-99729.htm

      Siz, doğru dürüst takip etmediğiniz davalar hakkında yorum yapıyorsunuz galiba…

      Cevapla

      • acracia Says:

        Olasiliksiz,

        Bu vesileyle netlestirmek isterim: Kimsenin hakkini AIHM’de arama gayretine itirazim yok. Zaten haddim de degil. Ama bu davadaki garabet zincirini gormek icin once AIHM raporu getir, yoksa ne senin samimiyetine ne de bu davada hukuk sorunlarina inanirim denmesine itirazim var.
        Yanlis anlasilmak istemem.

        Cevapla

        • Olasılıksız Says:

          Sayın acracia,

          Aynı kanıdayım.
          Ben de zaten sayın zlatan’ın ısrarlı “AİHM’ye gidin yoksa samimiyetinize inanmam” mesajı üstüne açıklama yapmak zorunda hissettim. Sonradan başvuran başka sanıklar da var. Ama olayın söylendiği kadar basit olduğu kanısında değilim. İddia edildiği gibi polis veya savcılar hakkında suç duyurusunda bulunulsa dahi, bunlar sonuça bağlanmak için ilgili mahkemenin karar vermesini bekleyecekler. Yani iç hukuk yolları bir türlü tükenmeyecek.

          Zaten AİHM sadece tazminat hükmü verebiliyor ki, hatalı hakim ve savcılara rücu hakkı AKP’nin “Haberal” yasasıyla ortadan kaldırıldığı için herkesin tuzu kuru. Senden benden alınan vergilerle tazminatları ödeyecekler, iş bitecek.

          Bu kadar önemli bir davada 200-300 bin Euronun lafı mı olur. 🙂

          Cevapla

          • Bulent Murtezaoglu Says:

            Isin ‘samimiyete inanmak’ uzerine donmesi sakat zaten. Muazzam bir egilim varmis buna meger. Burada da mutemadiyen deneniyor bu ne bileyim ‘samimi olsaniz sunu da yaparsiniz’ filan seklinde. Bunlar kotu niyetle yapilmiyorlar herhalde, galiba bu sekilde yaklasmak mesru ve makbul goruluyor.

            Cevapla

          • acracia Says:

            Olasiliksiz ve Bulent Bey,

            o twitter alintisi Orhan Kemal Cengiz’e ait; Zlatan’in yorumunda altta gecen orkece, Cengiz. Bu noktada samimiyet tartismasina gelince: Bulent Bey, herkes saniyorum o kadar kutuplasti ki, hakli olarak sesini cikarana da o samimi bir durus degil deniyor, veya bir baska cenahtan da bakilirsa o kadar cok yalan donuyor ki, samimiyet sorgulamasi yapiliyor diye dusunuyorum.

            Cevapla

            • acracia Says:

              Bundan da OKC’ye katildigim anlami cikmasin sakin. Sadece insanlar niye bunu bugun bu kadar gundeme tasiyorlar arguman kurarken diye dusunurken aklima gelenleri yazdim.

              Cevapla

              • Bulent Murtezaoglu Says:

                Bu bana da makul geldi simdi ama bu kadar insana mi aci verdi bu 28 Subat yahu? (Ben yoktum, gormedim ne oldu ne bitti sokaklarda diye.) 12 Eylul’den sonra dahi bu kadar olmamisti sanki. Bu islerde bayraktarlik edenler ve isleri iyice gerenler acaba hakikaten zarar gorenler mi? Bir de hic zarar gormemisken sopayi kendi yemis gibi izanini kaybedenler takimi vardir, malum. Bu OKC’yi hapse mi atmislar, dovmusler filan mi mesela? Gorduk yaptigini, bunun bir mazereti var midir?

                Cevapla

                • acracia Says:

                  Bence hicbir sekilde yok. Ancak ne demek istedigimi tam anlatamamisim, acayim:

                  Samimiyet kavrami ayni zamanda karsisinda gordugu kisinin bir baska kutupta yer aldigini dusunenler icin, o karsisindaki kisinin soylediklerini es gecip argumanlarina bakmadan “samimiyet” tartismasi uzerinden argumani teget gecerek baska bir kutba itiyor sanki. Kutuplasmadan kastim bu.

                  Samimiyet sorgulamasi yapmak dolayisiyla cesitli motivasyonlarla yapiliyor gibi.

                  12 Eylul’le 28 Subat’a gelince iste ne yalan soyleyeyim bana en buyuk basiretsizlik bu geliyor:

                  12 Eylul’in hedef kitlesi bundan guclenerek cikmadi. O darbe “amacina” ulasti. 28 Subat’in hedef kitlesi bugun guc sahibi. O yuzden bir anlamda ses cikmasi konusunda zaten durum itibariyle farklilik var.

                  28 Subat’tan sikayet eden bazi gruplar, aslinda 12 Eylul’un dogal ittifakcilari idi. Bundan kurumsal ya da o babdaki gruplari kast ediyorum. Bundan bagimsiz basini baglayan genc kizlari degil mesela. Ancak asker kendilerini hedef alinca sesleri cikti. Bu da sunu gosterir: askeri mudahaleye degil, askerin kendilerine mudahalesine itirazlari var. Birinci kareye geri donduk.

                  Diger taraftan sordugunuz sorulara katilmamak mumkun degil benim acimdan.

                  Cevapla

  14. Solmaz Türk Says:

    Sürekli bir muhatap olma,muhatap alınma isteğinin önüne geçilmeyen arzusu,Solmaz Türk’e saldırmanın dayanılmaz hafifliği..Bir ihtimal zavallılık göstergesi.

    Cevapla

  15. Altan Alpay Says:

    Fethullahçı Zaman Gazetesinde Ekrem Dumanlı (yine) Balyoz’u yazmış, pek yeni birşey yok, “güncellenen bilgilerle darbe planlarının diri tutulması” derken heralde proje kapsamında Eskişehir’e yerleştirilen belgeleri kast ediyor ve bu belgelerin Balyoz’u teyit ettiğini söylüyor ki zaten amaç o değil miydi? Şimdi Eskişehir’deki belgeleri teyit etmek için Yenişehir’de başka belgeler ortaya çıkar, bu şekilde döngü devam eder.

    Balyoz, matruşkaya benziyor

    Balyoz davasına sebep olan belgeler ortaya çıktığında önce ‘ne var bunda, bu bize EMASYA protokolünün verdiği bir yetki’ diyen generaller daha sonra ağız değiştirdi ve bütün belgeleri inkâr etti. Harp oyunu yapılmıştı onlara göre. Belgelere eklemeler yapıldığını bile iddia ettiler. Donanma’nın kalbi Gölcük’te, üstelik istihbarat biriminin tam merkezinde, 9 çuval Balyoz dokümanı ele geçirildi. Zanlılardan bir kısmı işi yine pişkinliğe vurdu, akıl dışı önermelerde bulundu.

    Tam fırtına diniyordu ki bu sefer de Eskişehir’de yeni belgelere ulaşıldığı anlaşıldı. Birkaç gün önce Eskişehir’deki belgeler nedeniyle tutuklamalar yapıldı. Belgelerin birbirini teyit etmesi, güncellenen bilgilerle darbe planlarının diri tutulması şu ana kadar işi pişkinliğe vuranları da şaşırtmış durumda. Balyoz, matruşkaya benziyor, her kapağı kaldırılan dosyanın içinden yenisi çıkıyor.

    Cevapla

Martin Luther King için bir cevap yazın Cevabı iptal et