Ariane Bonzon’un Ergenekon/Balyoz davaları ile ilgili Slate.fr’de yayımlanan (Fransızca) makalesine buradan ulaşabilirsiniz. Makalenin google-translate ile İngilizce’ye tercüme edilmiş hali de burada.
Here is an article on Ergenekon/Sledgehammer cases by Ariane Bonzon @ Slate.fr. Click here for the English translation (by Google).
01 Nisan 2011 21:59
Pinar soylemis, Arianne de yazmis! Hani madolyonun hep bir obur yuzu vardi, nerde? 😉
01 Nisan 2011 23:36
Yandaş medyayı oku.
02 Nisan 2011 09:42
Sevgili İhtimal,
Çok şükür yine Pınar Doğan’a saldırarak aramıza döndünüz. Sataşma içermeyen son mesajlarınızın bize yapmış olduğunuz 1 nisan şakası olduğunu geçte olsa farkettim.
Yanılıyorsam düzeltin, ancak bu blogda sıklıkla Zaman gazetesinin ve köşe yazarlarının yazıları da yayımlanıyor. Ha ne yapılıyor, bu yazarların yer yer yalanlarına, yanlış yönlendirme ve bilgilendirmelerine atıfta bulunuluyor, tabi ki alışık olduğunuzun aksine her zaman somut delillerle. Ama tabi ki Zaman’ın ve yazarlarının bunda çok bir kabahati yok diye tahmin ediyorum, zira yandaş basın bir haber yayınladığında, tüm yandaş basın bunu neredeyse eş zamanlı kelimesi kelimesine aynı içerikle servis ediyor. Ama art niyetli olmamak lazım, ne demiş büyükleriniz ‘Great minds think alike’ – sevgili ihtimal sever böyle şeyleri diye özellikle İngilizce yazmak istedim, bir de sevgili ihtimal’in uzun süre yurtdışında kalmasının da etkisiyle Türkçe’yi anlama kabiliyetinde biraz azalma olduğunu tahmin ettiğimden (bakınız yorumları, alakasız blog girişleri, papağan gibi kendini tekrarı, v.b.), daha anlaşılır olacağını düşündüm diğer blog okurlarından özür dilerim – yani ‘Fevkalade zihinler aynı şekilde düşünür’ hem de bazen noktasına virgülüne, satır satır, kelime kelime.
Sevgili İhtimal belki bir de Ariane Bonzon’un neyi yanlış yazdığını, hangi söylediğinin yalan olduğunu bizimle paylaşmak istersiniz, tabi ki her zaman yaptığınız gibi somut bulgularla destekleyerek.
Hadi bakalım sevgili ihtimal hadi bakalım, bizi çok merakta bırakmayın, öpüyorum gözlerinizden.
02 Nisan 2011 22:55
Bence Pinar ve Dani cifti, yeni bir kitap yazmak icin yeterince bilgi ve belgeye ulasti. Adi ne mi olsun dersiniz? “Dummyler icin 21.yuzyilda nasil darbe yapilir” 🙂 her bir asamayi madde madde belirletmeleri gerekirse, ilk bir kac madde soyle siralanabilir…. 1)Darbe calismalarinin asla ve asla bilgisayar ciktigini almayin. 2) Darbe calismalarinizi kaydederken bir kac yil sonrasina bilgisayarinizin sistem saatini aliniz 3) Arada bir isimler, rutbeler, tarihler konususnda tutarsizlik yapmaktan cekinmeyiniz ilerde cok ihtiyaciniz olacak 4) Egitim seminerlerininde ses kaydi kullanmayin sonra aciklamasi cok zor oluyor 5) Ozellikle darbe yapmaya meyilli komutan basbakan ve cumhurbaskani aleyhine cok fazla konusmasin, sonra “zaten belliydi” oluyor 6) Mumkunse darbe planlarinin cdlerini, kasetlerini komutanliklarin en siki korunan bolumlerininde saklamayin , sonra “komutanliklarin icine kim sahte belge koyabilir ki?’ sorusuna bir turlu cevap veremeyiz, cemaat cete diye hayal kurdurtmak zorunda birakmayin bizi. Mumkunse bu dokumanlari muhalif gazetecilerin evinde saklayin, onlarda darbe romani yaziyorduk diye pacayi yirtsinlar. 7) Hadi yolunuz acik olsun yakalansaniz bile yalanin bini bir para, nasil olsa harvard da nasil darbeden yirtilir dersini resmi olarak vermeye basliyoruz yakinda kendimizi daha da gelistiriz!!!
03 Nisan 2011 03:46
Yazınızı sadece “komik” bulduğumu söylemekle yetineceğim.
Tutarlı ve sağlam referanslar vermek ve doğru dürüst kanıtlar ortaya koymak yerine sadece demogojik saptırmalarla bir nevi “yandaş medya” sözcülüğü yapıyorsunuz.
Ortadaki bazı bulgular saçma ve anlamsız denecek kadar uyduruk… Emekli bir generalin 7-8 yıl sonrasını öngörerek “bu cd’lerden başıma emekli olduktan sonra bir şey gelmesin… iyisimi şimdiden saçma bir şeyler sokuşturayım” şeklinde düşündüğü tezinizle kendinizi komik duruma düşürüyorsunuz.
Çetin Doğan her zaman AKP hükümetine, RP’ye, yani dinci takiyye zihniyetine karşı olduğunu açıkca ve sözünü esirgemeden ortaya koydu. Demokratik ülkelerde pek görülmeyen bu tavır askeri geleneğe sahip ülkemizde az rastlanan bir durum değildir. Doğru olduğu tartışılabilir ama bir insanı darbe taraftarı veya planlayıcısı yapmaya yetmez!
Siz iddialarınızı desteklemek için ortaya çıkan delillerin ne olduğunu bile doğru dürüst incelememişsiniz ve ÖNYARGI ile hareket ediyorsunuz. Yani, yargılanan kişileri zaten vicdanen mahkum etmişsiniz. O yüzden hangi delilin nereden çıktığı veya ne olduğu sizi ilgilendirmiyor. Nasıl olsa hepsine uyduracağınız bir kılıfınız var. Hiç bir delil olmadan mahkum edilseler bile vicdani bir huzur duyacaksınız.
Az önce Ahmet Şık’ın kitabını okumayı bitirdim… Bu davalarda yaşanan süreçleri ve kitapta yazılanları göz önüne aldığımda az da olsa bir umuda kapılıyorum. Bu akılalmaz tezgahları düzenleyen malum kişilerin ellerindeki olağan üstü güce rağmen ne kadar beceriksiz olduğu ortaya çıkıyor. Zakadan ve beceriden yoksun olan bu cemiyetlerin ilelebet kontrolü ellerinde tutamayacaklarını, bir süre sonra kendi içlerinde hiyerarşik savaşlar ve mücadelelere başlayarak kendi kendilerini yok edeceklerini görmek zor değil.
Bunları bir arada tutan manevi babalarının yaşı yetmiş.. eninde sonunda sevdiğine kavuşacaktır. O zaman bu kontrolsüz gücü kimler ele geçirmeye çalışacak hep birlikte göreceğiz. Osmanlı bile kaybettiği savaşlarla değil, kendi içindeki entrikalarla çöktü.
04 Nisan 2011 16:00
Hadi iyisiniz sayın İhtimal,
Sayın Olasılıksız size güzel bir cevap yazmış, şimdi pekişsin diye beraber üzerinden geçelim. Daha inandırıcı olsun diye de şöyle yapalım ”İhtimal’den cemaatçilere 7 adımda darbe planı imal etme rehberi – GÖZÜNÜZÜ SEVEYİM BİR SEFER DOĞRU YAPIN BE KARDEŞİM!”
‘1)Darbe calismalarinin asla ve asla bilgisayar ciktigini almayin’
Sayın İhtimal, ister çıktısını alın isterse bilgisayarda tutun, üzerinde ıslak imza olmadığı sürece bahsedilen evrakların tümü dijital belge olarak adlandırılır. Dünya’da tek başlarına asla delil olarak değerlendirilmezler. Bu davada delillerin tamamını oluşturmaktalar, ve üstelik içlerinde ki tonla yanlışlığa rağmen şu anda yargılananların bir çoğu da hapiste. Bu sebepten ötürü bir sonraki deneme de daha çok ıslak imzalı evrak temin etmek planın inandırıcılığı konusunda yardımcı olacaktır. Bu konuda pek çok imza taklit eden makinalar var Amerika’da hem yakın gümrükte ödemezsiniz.
‘2) Darbe calismalarinizi kaydederken bir kac yil sonrasina bilgisayarinizin sistem saatini aliniz’
Gerçi herhalde yorumlarınızı bilgisayardan yazıyorsunuz, ama pek aşina olmadığınız belli. Bilgisayarlar oynama yapılmadığı sürece genelde bulundukları tarihi gösterirler, bu evrensel bir gerçektir. Bu bağlamda size iki önerim olacak a) araştırmanızı doğru yapın, ve 2003 yılına sistem saati alınmış bir bilgisayarda 2003 yılında düzenlenen bir cd hazırladığınızda, mümkünse 2003 yılından sonra yapılan atamalara, kurulan derneklere, hastanelere, o tarihte olmayan araçlara, gemilere atıfta bulunmayın b) beceremiyorsanız en azından sistem tarihi ve cd oluşturma tarihini güncelleyin, ancak bunu yaparken yıllar önce emekli olmuş insanları hala aynı makamlarında göstermeyin, pozisyonları güncelleyin de inandırıcılık azalmasın.
‘3) Arada bir isimler, rutbeler, tarihler konususnda tutarsizlik yapmaktan cekinmeyiniz ilerde cok ihtiyaciniz olacak’
İşte can alıcı nokta bu, tutarsızlığı yapalım belgeleri de aman ne olur bir gün biri bulsun diye de 7-8 sene saklayalım. Burada ders çıkarılması gereken en önemli husus araştırmanın ve tapajın çok dikkatli yapılması, bu konuda masraftan kaçınılmaması. Gerekirse komutanların nüfus idarelerinden kayıtlarının çıkarılması, Övütçü gibi alışıla gelmedik soyadların çıkma ihtimaline karşın, bir çok gözün imal edilen evrakları satır satır gözden geçirmesi.
‘4) Egitim seminerlerininde ses kaydi kullanmayin sonra aciklamasi cok zor oluyor’
Önemli bir diğer husus daha. Burada dikkat edilmesi gereken böyle bir ses kaydı ele geçirildiğinde tek kopyanın elinizde ki olduğundan emin olmanız. Aksi takdirde yandaş medyaya kes-yapıştır konuşmaların bütünlük arz etmeyen, istenildiği kadar kısmı servis edildiğinde birileri konuşmanın bütününü karşı delil olarak getirip, konuşmalar üzerinden iddianame de bir suçlama yapılmasına engel olabilir. Şu an ne yazık ki böyle olmuş durumda – bakınız iddianame.
‘5) Ozellikle darbe yapmaya meyilli komutan basbakan ve cumhurbaskani aleyhine cok fazla konusmasin, sonra “zaten belliydi” oluyor’
Şeffaflık aksine teşvik edilmesi çok gerekli bir husus, gerekirse bu kullanılarak sadece karşıt görüşü beyan edeni değil, ‘bunun babası da böyleydi zaten’ diyerek elzem durumlarda çoluğunu çocuğunu torun torbasını da içeri attırırız. Bu sayede Pınar Doğan ve Dani Rodrik’i de hemen içeri tıkabiliriz. Hem böylece yukarıda ki 4 madde de harcanacak mesai ve insan gücünden de tasarruf edilebilir.
‘6) Mumkunse darbe planlarinin cdlerini, kasetlerini komutanliklarin en siki korunan bolumlerininde saklamayin , sonra “komutanliklarin icine kim sahte belge koyabilir ki?’ sorusuna bir turlu cevap veremeyiz, cemaat cete diye hayal kurdurtmak zorunda birakmayin bizi. Mumkunse bu dokumanlari muhalif gazetecilerin evinde saklayin, onlarda darbe romani yaziyorduk diye pacayi yirtsinlar.’
Bu da ne yazık ki hiç olmamış. 7 sene önce yapıldığı iddia edilen bir planın, daha sonra yeni mekanlar, pozisyonlar, araçlar, kurumlar, dernekler içerecek şekilde 6 yıl boyunca güncellenmesi, bütün bu güncellemeler yapılırken hala herkesin 2003 yılında bulunduğu rütbe ve görevlerle yazışmaya devam etmesi, yetmiyor gibi bir de bilgisayar kullanıcı isimlerinin de 2003 yılı o görevlerde bulunan kişilere ait olması zaten sıkıntılı bir durum, bir de bunun üzerine davanın gündeme gelmesinden yaklaşık 1 yıl sonra bu işin içindekilerin hala Gölcük’te bulunan belgeleri imha etmeyip bulunsun diye saklamaya devam etmeleri zaten imalatçıları bayağı bir sıkıntıya sokuyor. Burada yapılacak olan şey mümkünse para biraz daha akıtılacak, en iyi hacker’lar bulunacak, daha sonra özenle hazırlanmış belgeler suçlanacakların evlerinde ki bilgisayarların harddiskleri’ne mümkünse baskından bir az önce yerleştirilecek. Bu arada daha sonra ‘bu adamlar salak mı ya ilki yakalandıktan sonra niye hala aylarca bu belgeyi saklamış?’ gibi sorulara muhattap olmamak adına hakikaten bütün baskınlar eş zamanlı yapılacak özenle imal edilen bütün deliller bir seferde toplanacak.
‘7) Hadi yolunuz acik olsun yakalansaniz bile yalanin bini bir para, nasil olsa harvard da nasil darbeden yirtilir dersini resmi olarak vermeye basliyoruz yakinda kendimizi daha da gelistiriz!!!’
Pınar Doğan ve Dani Rodrik bundan para kazanır mı bilemem ama, bu dediğim kitabı siz bir yazın, Pensylvania’da best seller olmazsa namerdim.
Siz isim hakkınız için telif hakkı istemediniz benden, ben de fikirlerim için istemeyeceğim. Ama en azından ön yazı da bir bahsedersiniz de Hoca Efendi’nin hayır duaları üzerimden eksik olmaz.
Hadi iyisiniz, öptüm gözlerinizden.
04 Nisan 2011 20:22
Kim ne derse desin ben sayın ihtimalin espri yeteneğini çok kuvvetli buluyorum.Kesinlikle sıkı bir mizah dergisi çıkarabilir.Üslubu da yeterli diyordum ki 3 nolu yorumu gördüm sandalyeden düştüm ,azıcık olan aklım da gitti…
‘3.Siz hala balyoz falan tartisa durun millet mali goturuyor’
02 Nisan 2011 00:06
Dışarıdan bakan birisi için oldukça iyi ve tarafsız bir analiz. Ancak, gazeteci boyutu daha fazla vurgulanabilirdi.
02 Nisan 2011 11:49
Siz hala balyoz falan tartisa durun millet mali goturuyor: http://www.ntvmsnbc.com/id/25198750/