ANKA’nın haberi

14 Şubat 2011

GENEL

PINAR DOĞAN: “BU DAVA HUKUK DEĞİL, KAN DAVASI”

-Balyoz davasının bir numaralı sanığı emekli orgeneral Çetin Doğan’ın kızı Pınar Doğan, babasının da aralarında bulunduğu 163 balyoz sanığı hakkında verilen tutuklama kararının hukuk dışı bir karar olduğunu belirterek, “Sahte belge üretenler dışarıdayken, ürettikleri belgeleri üzerinden 163 kişinin hapiste olmasını kabul edebilir misiniz? Eğer ediyorsanız, hiç değilse bunun hukuk ile ilgili olmadığını, bir kan davası olduğunu kabul ediniz” dedi.

NEW YORK (ANKA) -Can Kamiloğlu Bildiriyor- Balyoz davasının bir numaralı sanığı emekli orgeneral Çetin Doğan’ın kızı Pınar Doğan, babasının da aralarında bulunduğu 163 balyoz sanığı hakkında verilen tutuklama kararının hukuk dışı bir karar olduğunu belirterek, “Sahte belge üretenler dışarıdayken, ürettikleri belgeleri üzerinden 163 kişinin hapiste olmasını kabul edebilir misiniz? Eğer ediyorsanız, hiç değilse bunun hukuk ile ilgili olmadığını, bir kan davası olduğunu kabul ediniz” dedi.

-148 SANIK DİGİTAL BELGELERDE ADI GEÇTİĞİ İÇİN YARGILANIYOR-

Balyoz davasında alınan şok tutuklama ile ilgili ANKA’ya açıklama yapan Doğan, “10. Ağır Ceza Mahkemesi 163 Balyoz sanığı hakkında tutuklama kararını, Gölcük belgelerini gerekçe göstererek verdi. Balyoz sanıklarından 148 tanesi, sırf dijital belgelerde adları geçtiği için yargılanıyor. Hiçbir hukuk devletinde sahteliği bu kadar bariz belgeler delil kabul edilmezdi. Türkiye’de ise bu belgeler üzerinden insanlar yargılanmayı, üstelik hapiste bekleyecek” dedi.

-GÖLCÜK’TEN ISLAK İMZALI BELGE ÇIKMADI-

Doğan, Gölcük’ten çıkan belgelere de değinerek şöyle konuştu:
“Nedir Gölcük’ten çıkan belgeler? Gölcük’ten 10 çuval belge çıkmadı. Torbaların çoğu kitap dergi dolu. Gölcük’ten 43 klasör Balyoz belgesi çıkmadı. Bu 43 klasörün çok büyük bölümü Emniyet’in tespit raporlarından oluşuyor. Gölcük’ten Balyoz belgelerinin ıslak imzalı orijinalleri de çıkmadı, bunu teyid etmek isteyen eden herkes, arama ve el koyma tutanağından neler çıktığına bakabilir. Gölcük’ten Balyoz ile ilgili 2 CD, ve kullanımdan çıkmış bir hard disk içine kayıtlı dijital belgeleri çıktı. CD’lerden biri, Baransu’nun bavulundan tanıdığımız 11 no.lu CD ile hemen hemen aynı; farklı olarak içinde fazladan bir Word belgesi daha var. 11 no.lu CD’nin 2003’de hazırlanmadığını nasıl biliyorsak, aynı belgeleri ihtiva eden 1 no.lu CD’nin de 2003’de hazırlanmadığını biliyoruz.”

-DONAMADA O TARİHTE TCG ALANYA GEMİSİ YOKTU-

Doğan, son ele geçirilen hard diskin içinden çıkan yeni belgelerin de, eski Balyoz belgeleri gibi sahte olduğunu öne sürerek şöyle konuştu:
“2003’de hazırlanmış Suga belgesinde bir personel TCG Alanya gemisinde çalışıyor olarak listelenmiş. O tarihte donanmada böyle bir gemi yok. Geminin inşası Almanya’da tamamlanıp Türkiye’ye nakledilmesi ve bayrak çekilmesi Temmuz 2005. Belgelerin altında belgeyi hazırlayan olarak adı imza hanesinde beliren, ama kendi rütbesini hatta bazen kendi adını yanlış yazan subaylar var. Belgelerde Suga toplantısına katılmış gibi görünen subayların bir kısmı sözde toplantının tarihinde İsrail’de tatbikatta, Roma’da görevde. Kimi belgeleri kaydetmiş gibi görünenler o tarihlerde ya Amerika’da, ya açık denizde tatbikatta. Daha henüz kurulmamış bir askeri birimde görev yapan subay var. Bu ve benzeri örnekler bloğumuzdan (http://cdoğangerçekler.wordpress.com) bulunabilir.”

-“HARD DİSKLERE EKLEME YAPILMIŞ”-

Doğan, Donanma Komutanlığı’nın bilirkişi raporuna göre, sahtecilik bulguları taşıyan bu dijital dosyaların 5 no.lu hard diskin içersine, bu hard diskin normalde kullanıldığı bilgisayardan sökülüp kullanımdan çıkarıldığı tarih olan 27 Temmuz 2009’dan sonraki bir tarihte ve kimliği saptanamayan değişik bir kullanıcı tarafından yüklendiğini savundu. Doğğan şunları kaydetti:
“Anlaşılan, bu tarihten sonra sözkonusu hard diske eklemeler yapılıyor ve diğer suç unsuru içeren CD’ler ile birlikte torbaların içine yerleştiriliyor. Elbette ki, bunu yapan şahıs veya şahıslar istihbarat dairesine erişimi olan kişi veya kişiler. Burada hemen önemli bir noktanın altını çizelim. Askerin içinde gizli belgelere erişimi olan ‘köstebek’lerin varlığı yeni bir bilgi değil. Zira, Baransu’ya verilen bavulda 1’nci Ordu’nun kozmik odasından çıkarılmış ses kasetleri ve 80 darbesi ile ilgili belgeler vardı. Bu belgeler dışarı çıkarılıp sahte Balyoz CD’leri ile birlikte paketlenmişti. Bu sefer, sahte CD’ler ve ekleme yapılmış hard disk de Gölcük’teki ‘zula’ya, yüzlerce kitap, dergi ve kaset arasına aynı şekilde yerleştirilmiş. Dolayısıyla Baransu’nun bavulunda kozmik odadan çıkmış belgelerin bulunması ne kadar şaşırtıcı ise, Gölcük’ten sahte belgelerin çıkabilmesi aynı derecede şaşırtıcı. Ne daha az, ne de daha çok.”

-“SANIKLAR APAR TOPAR HAPSE YOLLANDI”-

Doğan, Mahkemenin Gölcük’teki belgelerin sahte olduğubu ortaya koyabiliecek sanıklara savunma hakkı bile vermeden, apar topar hapise yolladığını iddia etti. Doğan, “Cuma günkü tutuklama kararı, Çetin Doğan ve onlarca kişi için bu süreç içinde verilen dördüncü tutuklama veya yakalama kararı. Daha önceki üç tutuklama kararı da, Baransu’nun bavulundan çıkan CD’lerdeki belgeler kanıt kabul edilerek verilmişti. Savcılar, Balyoz belgelerini barındıran CD’lerin 2003’de Çetin Doğan için hazırlandığı iddiasıyla tutuklama talebinde bulunmuşlar, şüpheliler haklarında verilen iki tahliye kararının hemen akabinde tahliyelere itiraz ederek şüphelilerin tekrar tutuklanmasını talep etmişlerdi. Mahkeme, kararları hep savcıların talepleri doğrultusunda almış, ve gerekçe olarak aynı nakarat tekrarlamıştı; ‘kuvvetli suç şüphesini gösteren olgular’ var. Bugün herkes biliyor ki, bütün Balyoz belgelerini barındıran ve tek oturumda kaydedildiği tespit edilen ve içine sonradan ekleme, çıkarma yapılmamış 11 no.lu CD, iddianamede yazılanın aksine 2003’de oluşturulmadı” dedi.

-SAVCILAR, CD’LERİN 2003 YILINDA OLUŞTURULMADIĞINI BİLMELERİ GEREKİRDİ-

Doğan bu davada herkesi dehşete düşürmesi gereken konu tutuklamaların gerçekleştiği sırada savcıların, Balyoz CD’sinin 2003’de oluşturulmadığını bilmeleri gerektiğini vurguladı. Doğan şöyle devam etti:
“Zira savcılar, soruşturma sırasında Balyoz CD’sinden çıkan listeleri ilgili kurumlara göndermişler ve aldıkları yanıtlardan CD’nin çok daha ileriki tarihlere ait bilgiler içerdiğini görmüş olmalılardı. Listelerde belli kurumlarda 2003’de çalışıyor olarak fişlenen kişilerin bahsi geçen kurumlarda çalışmaya çok daha ileriki senelerde 2006, 2007 başladıkları, 2003’de kapatılması öngörülen çeşitli kurs ve dersanelerin çok daha ileriki senelerde 2004, 2005 açıldığı, hatta 2003’de Balyozcuların el koyacağı aracın listedeki şehire naklinin ve listede belirtilen plaka numarasını almasının çok daha sonra 2006 yılında gerçekleştiği savcılar yazışmalarla bildirilmiş, ancak savcılar bu yazışmaları adli emanate kaldırmışlardı. Savcılar, iddianamede bu CD’nin 2003’de Çetin Doğan için özel olarak oluşturduğunu iddia etmekle kalmadılar, kurumlarla yaptıkları yazışmaların, CD’den çıkan listelerin tutarlı olduğunu ortaya koyduğunu da yazdılar.”

-SAVCILAR BALYOZ CD’SİNİN SAHTE OLDUĞUNU KANITLAYAN BELGELERİ DOSYAYA KOYMADI-

Doğan, 10. Ağır Ceza mahkemesi bu iddianameyi kabul etmekle kalmayıp, sanıklar hakkında yakalama kararı çıkardığını belirterek, “Aynı mahkeme emanate kaldırılan bu yazışmaları sanık avukatlarına vermeyi reddetti. Avukatların ısrarlı talepleri sonunda nihayet elimize geçen bu yazışmalardan, Balyoz soruşturmasını yürüten savcıların Balyoz CD’sinin sahte olduğuna dair kanıtları iddianamenin dosyasına koymadıklarını görüyoruz. Bütün bu süreçte eğer tutuklama kararlarına yapılan itirazlar, başka mahkemelerce kabul edilmeseydi, onlarca insan kesintisiz olarak bir senedir hapiste olacaktı zaten. Sanıkları sevin, sevmeyin, takdir edin, etmeyin, bu ‘hukuki süreci’ içinize sindirebilir misiniz? Sahte belge üretenler dışarıdayken, ürettikleri belgeleri üzerinden 163 kişinin hapiste olmasını kabul edebilir misiniz? Eğer ediyorsanız, hiç değilse bunun hukuk ile ilgili olmadığını, bir kan davası olduğunu kabul ediniz” dedi.(ANKA)
(CK/DS/ÖMR)


Abone Ol

Subscribe to our RSS feed and social profiles to receive updates.

134 Yorum “ANKA’nın haberi”

  1. fenerant Says:

    Bu dava Gestapo hukuku davası olmasın.

    Cevapla

  2. Mavera ün keder Says:

    Sonunda Odatv’ yi de susturmaya çalışıyorlar. Biz Çetin Doğan Paşa ve bu uyduruk dava ile ilgili yorumlarımızı orada bol bol yazıyorduk. Şimdi birden öksüz-yetim gibi kaldık. Bu sadece Paşamızın ya da sizin davanız değil. Bu bir milletin varoluş-yokoluş sürecinde, Kurtuluş Davasıdır. Bu insan hak ve özgürlüklerine, barış içinde, saygılı ve hoşgörülü yaşama hakkına sahip çıkma davasıdır. Bu zorla ve dayakla saç örttürmelere, savunma haklarının gaspedilmesine, adalete kavuşma umudunun yokedilmesine, eğitim ve haber alma yasaklarına, recm cezalarına, tek tip yaşam tarzının dayatılmasına, yeryüzü kaynaklarının sadece egemen güçlere hasredilmesine karşı çıkma davasıdır. Tehlikenin farkındayız ve her zaman hazırız. İş bir noktaya gelmişse eğer, bize de oturmak yakışmaz. Hepimizin gazası mübarek olsun!

    Cevapla

    • Jim_Beam_Black Says:

      Teşekkür ediyorum bu güzel yorum için, hissettiklerimi aynen aktarmışsınız. Cemaatin gözü yaşlı müritleri yapılan sivil darbe sonucu kurdukları baskı ve dikta rejimini örtbas etmek için sürekli buradakilere nefret ve kışkırtma dolu yazılarla saldırıyorlar; ancak sağ duyulu insanların gerçeklerin farkında olduklarını bilmek bana umut veriyor…

      Cevapla

      • Mavera ün keder Says:

        Zannettikleri gibi değiliz. Bir kere az değiliz. Sonra aptal değiliz. Seçim hileleri ile gelen sonuçlar başlarını döndürse de, iş meydanlara intikal ettiğinde neye uğradıklarını şaşıracaklardır. Ölüler meydanlara akamazlar. Ne de aynı insanlar aynı anda 100′ lerce kez. 2007′ de olduğu gibi milyonlar meydanlara bu kez farklı bir amaç ile indiklerinde, Tarih bu işbirlikçileri “kendi yalanlarına inanmış mağluplar” olarak kaydedecektir, daha fazlası değil. İçlerinde iyiniyetli olanlar da vardır mutlaka ama süreci doğru tahlil edemeyen bir beyin, ne yaptığını bilmeyen bir beyin, ciddi anlamda ve işler sıkıştığında acil karar alma ve uygulama mekanizmasını çalıştırmak gerektiğinde, mutlaka bocalayacak ve aptalca işler yapacaktır. Kıymetli bir asker olarak Çetin Doğan Paşam bunları daha iyi bilir. İşte bu yüzden de, salt “iyiniyet” in büyük günah olduğu ve cezasını çekeceği bir süreç de yaşanacaktır. Zeka yoksunluklarını belirterek hakaret etmeye çalışmıyorum. Sadece, bu işleri sonuna kadar götüremeyeceklerinin açık ve seçik bir şekilde ortada olduğunu ifade etmeye çalışıyorum. Tarih, bunlar gibi zulmü açık ya da kılıfına uydurmaya çalışarak yapanlar çekildikten sonra o dönemi hep bir “süreç” olarak gösterir. Aklın, bilimin ve insan haklarına saygının egemen olduğu mücadele sonuçlarını ise “Zafer” olarak kaydeder. O yüzden de korkmuyorum ve biliyorum ki sizler de korkmuyorsunuz. Verecek bir canımız varsa bir diğer “Zafer Bayramı” na kurban olsun. Gelecek kuşaklarımız coşku ile, marşlarla, şarkılarla, türkülerle kutlasın. Ayrıca, ben teşekkür ederim.

        Cevapla

        • fenerant Says:

          Bu yorumunuza şapka çıkartırım.
          Her ne kadar şapkamızı çıkartalı çok sene olsa bile.

          Cevapla

    • fenerant Says:

      Sevgili Mavera Ün Keder;

      Önce hoşgeldiniz.

      Oda tv yi şimdilik susturdular. Ama…
      Oda tv nin dün gece yayınladığı video gibi yeni haber ve videoların arkası gelecek zannediyorum.
      Cuma günü gerçekleşen tutuklamalar ve bu gün Odatv ye yapılan baskın malum çeteciler ve işbirlikçilerinin bulunması ve cezalandırılmaları için dönüm noktası olacaktır.

      Cevapla

      • Mavera ün keder Says:

        Sevgili fenerant, videoları servis edenler abd’ lilerden başkası olamaz gibime geliyor. Abd f tiplerini satmaya başladı diyebilir miyiz? 🙂

        Cevapla

        • fenerant Says:

          Çok haklısın. Yerinde bir tespit. Bu video kaydını odatv ye ulaştıran; sen, ben veya videodaki polisler olamayacağına göre bu kaydı kim yaptı ve odatv ye ulaştırdı.
          Bu videonun odatv ye son tutuklamlardan sonra ulaşmış olabileceğini düşünüyorum.

          F tipi sızmanın kendilerinden ait olup olmadığını tespit etmek için arama yapmış olabilir.
          Bu arada; Odatv de ve site yöneticilerinin evlerinde yapılan aramada; onlarda kaydı bulunan odatv yorumcularına ait bilgilere ve IP lerine de ulaşmayı amaçlamış olabilir?

          Cevapla

          • Kemal Says:

            Ne acı değil mi, kurtuluşu A.B.D.’lilerin yapacağı sızmalarda aramak. Bu ülke normalleşemeyecek. Herkesin ipi A.B.D.’de görünüyor. Konjonktürel çıkarı neyse o hamleyi yapıyor. Biz çaresiz bakalım şimdi ne olacak diye bekliyoruz.

            Cevapla

            • fenerant Says:

              Sevgili Kemal;
              Ben kurtuluşu Abd de aramıyorum. öyle bir ifadem de olmadı. olmaz da.
              Kullanım miadı dolan her şey çöpe atılır dedim.
              Benim düşüncem; F tipinin Abd kontrolü dışına çıkması nedeniyle iplerin çekildiğidir.

              Cevapla

        • Altan Alpay Says:

          Amerika’nin kotu bir huyu vardir, isbirlikcilerini tuvalet kagidi misali kullandiktan sonra cop sepetine atar. Cunku pisligi delige supurmezsen uzerine bulasir.

          Vietnam’da da boyle olmustur -helikoptere tutunmaya calisan zavallilarin fotografini hatirlayin-, Iran’da da boyle, Afganistan’da..

          ‘Bizim cocuklara’ darbe yaptiran Fuller’ler 20 sene sonra ‘yeni cocuklara’ ‘eski cocuklari’ igdis ettirip, yola devam ederler.

          12 Eylul oncesi Gladyo hesabina kan akitan ulkucu komandolarda gun gelmis dimdizlak ortada kalmislar, kimileri hayatini italyan hapisanesine hucrede, curutmus, kimileri kamyon aldinda can vermis, kimileri supheli helikopter kazalarina kurban gitmislerdir.

          Yine ayni sekilde zamaninda Amerika’ya guvenerek darbe yapip muhtira veren anli sanli generallerde Amerika strateji degistirip Gladio orgutlenmesini Sivil kanada kaydirma karari aldiginda ortada kalmislardir, simdi resim yapacaklari emeklilik gunlerini mahkemlerde mapushanelerde gecirmektedirler.

          Bugun Turkiye’de olan bitenin ozu Gladio’nun makas degistirip, eski aktorlerini tasfiye edip, hatta bu tasviye uzerinden kendisini aklayarak yeni aktorlere gorev vermektedir. Aktorler degistigi gibi yontemlerde degismektedir, eskiden faili mechulllara kurban giden gazetecilerin, post-modern zamanlarda sabah 6’da baskin yiyip iceri tikilmaktadir.

          Tabiki gun gelecek, Gladio yine strateji degistirecek, yeni usaga ilk olarak eski usagi igdis etme gorevini verecekler. O zaman acaba hangi evlere baskin yapip kimin muritlerini iceri alirlar omrumuz yeterse hep beraber gorecegiz. hatta belkide o zaman muhtemelen 80 yasindaki emekli bir vaaize yapilan eziyetler iclerimizi parcalayacak.

          Manuel Noriega gibi CIA ile enseye tokat gul gibi gecinip gidenlerin kullanim sureleri doldugunda omrunun geri kalanini Amerikan hapishanelerinde gunde 5 posta zencilerle hepyek olarak gecirdiklerini ibretle izliyoruz..

          O zaman gelince Tayyip’lerde “Darbecinin sivili askeri olmaz, askeriyeki ceteleri nasil temizledikse emniyet ve yargi icindeki ceteleri de temizleyecegiz, halkimiz musterih olsun” seklinde inciler dokup “Bu pis isleri biz yapmadik, cemaat yapmis” seklinde zeytinyagi gibi siyrilip yeni duruma kendini hizla adapte edecektir.

          Allah kimseyi kullandirtmasin. Amin.

          Cevapla

          • Mavera ün keder Says:

            Yalnız sayın Alpay, Türkiye’ deki gladio’ yu biz çoktan tasfiye ettik. ABD etkisindeki Özel harp dairesi yerine tamamen milli olan Özel Kuvvetler Komutanlığını kurarak. Şu anda TSK’ mızın yaşadığı sorunlar da bundan kaynaklanıyor. Hatta yıllar önceki çuval geçirme olayı vs. Tutuklanan subaylarımızın hepsi Atatürkçü ve milliyetçi subaylar. abd bugün TSK içerisinde işbirlikçi bulamadığı için kıvranıyor ve cezalandırma yoluna gidiyor. Buradan da anlıyoruz ki, ülkede abd’ nin eline geçen kurumumuz (ilgisi olmayanları tenzih ederim ki) az da olsa emniyettir. Zaten Odatv internet sitesinde bunun delili olan video yayınlandı ve bu yüzden de sahipleri gözaltına alındı.

            Cevapla

        • trekking Says:

          Allah razı olsun kardeşim Mavera ün keder. Ben de Odatv nin sürekli takibcisiydim. Oradaki yorumlarını da, tesbitlerini de bilirim.Gün kararıp kalmaz elbet çıkılır aydınlığa.Ama 80-90 sene arayla 2.kez kurtuluş savaşı vermek varmış.Bu toprağın üstünde şerefsiz yaşamaktansa, toprağın altında yatmayı tercih ederim.

          Cevapla

          • Mavera ün keder Says:

            Allah senden de razı olsun arkadaşım. Umarım ona gerek kalmaz da bir an önce dirlik-düzenimizi bulur, huzur içinde yaşarız. Yalnız bir Kurtuluş savaşı eşiğine geldiğimiz net. Maalesef o durumdayız.

            Cevapla

    • fmerakli Says:

      Hepsini anladim da su recm cezasi kismini pek anlamadim.

      Turkiye’de zaten uygulanmayan recm cezasina niye ve nasil karsi cikacagiz ve bunun Balyoz davasi ile ilgisi ne? Acaba Balyoz saniklarini cemaatin tezgahi ile mahkum edip sonra da recm cezasina carptiracaklari diye bir endise mi var? Ben yurtdisinda yasadigim icin yeni cikan endiselerden hemen haberdar olamiyorum da…

      Bir de egitim yasaklarina karsi cikma konusunda bayagi destek veren bulabiliriz. Mesela tipki benim gibi Dogan ve Rodrik de basortulu ogrencilerin serbestce universitelerde egitim almalarini destekliyorlar. Boyle onemli bir egitim yasagina karsi cikarken onlarin varligi guclu bir sinerji olusturmamiza yardim edecektir.

      Simdi secimler oncesi ortam pek musait degil ama bir dort-bes ay disimizi sikarsak secimlerden sonra bir baska egitim yasagini da gundemimize alir, anadilde egitim konusunda calismalar yapmaya baslariz. Hatta uygun bir ortam bulursak Lozan’i bu kadar ihlal ettigimiz yeter deyip Heybeliada Ruhban Okulu’nun acilmasi icin de calismalar yapariz, aradan bir egitim yasagi daha cikmis olur. Zaten bize de oturmak yakismaz!

      Cevapla

      • Mavera ün keder Says:

        Sevgili Fenerant, öncelikle hoşbuldum. Yorumun tamamını henüz okumadan recm ile ilgili kısma hemen cevap yazıyorum: Recm cezası ile ilgili haber altı yorumlara bakarsan, ne kadar fazla destekçisi olduğuna hayret edersin. Şimdilik o aşamada değiliz. Sadece şimdilik…

        Cevapla

        • Mavera ün keder Says:

          İki yoruma da aynı anda cevap vermek bir karışıklığa yol açmış olabilir. Sn. fmeraklı, recm ile ilgili cevabım size yöneliktir.

          Cevapla

        • fmerakli Says:

          Haber altina yapilan yorumlarin Balyoz davasi ile ne ilgisi var diye soracagim ama beni de iyiniyetimden dolayi buyuk gunah islemis sayar ve cezasini cekecekler listesine alirsiniz diye biraz cekiniyorum, neyse ben slogan atmaya devam edeyim. Bize oturmak yakismaz, yola devam, kontrolsuz guc guc degildir (yok bu sonuncusu pek olmadi sanirim, ayrica reklama da girebilir hem de bu ifadey reklaminda kullanan firmanin yeryuzu kaynaklarini kullanan egemen gucun bir temsilcisi olup olmadigini simdi bilemeyecegim, yanlis bir sey soyleyip “zeka yoksunu” damgasi yemeyelim simdi!!)

          Cevapla

          • Mavera ün keder Says:

            fmeraklı, yukarıda bunların zeka seviyeleri hakkında yazıklarıma bir kanıttır 🙂

            Cevapla

            • fmerakli Says:

              O kadar ugrastim yine zeka seviyem ortaya cikti! Aslinda o kadar zeka yoksunu da degilimdir ama sizinle asik atamiyorum…

              Cevapla

          • Mavera ün keder Says:

            fmeraklı, senin anlayacağın şekilde yazmaya çalışayım ama dur bakalım yine de anlayabilecek misin? hani geçen gün Afganistan’ da (Asya’ da bir devlettir) bir kız ve erkek (insan cinsiyetleri) birlikte kaçtıkları için recmedildiler ya?! işte o haberlerin altına yazılan yorumlarda cezaya destekçi çoktu. onu şeetmek istemiştim. bu arada “google=bir arama motoru”. “arama motoru=internette ibare girerek ilgili bilgilerin yer aldığı sitelerin açılmasını sağlayan web sitesi”. (“motor” u adnan hocanıza sor o bilir)”web sitesi= amaaan yoruldum” diyeceğim ve sen web sitesinin “amaaan yoruldum” olduğunu sanacaksın şimdi 🙂

            Cevapla

      • Mavera ün keder Says:

        Sn. fmeraklı, çevremde daha 9 yaşındayken başları zorla örtülen kız çocukları var. Onlar için de yorumunuzu alayım? Zira çok fazla ağlıyorlar. İnsanın yüreği parçalanıyor. Ve biliyorum ki biraz daha büyüdüklerinde kabullenmiş olacaklar. Sonra da miting sonrası kebap sözüne başörtülü okuma hakkı protestosu yapacaklar. Ama yine de “ben kızımın başını kapatmayacağım” diyecekler (diyorlar). O hayale göre de modern kocalar arayacaklar (arıyorlar). Çok mu özgürlükçüsünüz? Böyle özgürlükçülük de yeni moda oldu :))

        Cevapla

        • fmerakli Says:

          Mavera un keder,

          Yukaridaki yorumuna da cevap verecegim ve ondan sonra duracagim, zira bu blogta yasanan tartismalari zaman ayirip okursan senin alisik oldugun duzeyde tartismalarin pek yasanmadigini gorursun. Balyoz davasi hakkinda farkli goruslere sahip insanlar kimi istinalar haric gayet duzeyli bir sekilde bugune kadar tartisageldiler…

          Neyse 9 yasinda baslari ortulen cocuklara gelelim… Sozde degil ozde laik bir devlette bir ailenin kendi ozel alaninda inandigi dinin vecibelerini yerine getirme noktasinda devletin ve/veya bireylerin bir dahli olamaz. Cocuklarinin dogal velayetine sahip ebeveynler cocuklarini kendi dini inanclari dogrultusunda yetistirmekte ozgurdurler. Eger ebeveynler cocuklarinin 9 yasinda baslarini ortmek istiyorlar ise bunu yaparlar, gercek anlamda laik bir devlet buna karismaz, bireylerin de buna karismaya yurekleri parcalansa dahi hakki yoktur. Laik sistemlerde, cocugun resit oldugu universite yasina kadar okullarda dini sembollerin kullanilmasina kisitlamalar getirmesi sik gorulen bir uygulamadir ve aileler bu kisitlamalara uymak, aksi taktirde ilgili kanunlarla belirlenmis yaptirimlara katlanmak durumundadirlar. Ancak sozde degil ozde laik devletlerde universite cagina gelmis bir kadinin dini tercihlerine karismak ya da o tercihler nedeni ile en temel hak ve ozgurluklerden bir olan egitim hakkini kisitlamak zorbaliktir.

          Universite kapisinda bir kadinin basini aile zoruyla mi, zaman icerisinde kabullenerek mi, bedava kebap karsiligi mi ya da Allah rizasi icin mi orttugu kendi meselesidir, laik devlet tabirini mecazi bir anlamda degil gercek anlami ile kullaniyorsak insanlarin inandiklari dinin vecibelerini yerine getirmelerine engel cikarilmasini kabul etmek mumkun degildir. Diger yandan devlet basortulu kadinlarin kendi kizlarinin baslarini kapatmamak yonundeki kararlarina karismiyor ise, aksi yondeki kararlarina da karisamaz.

          Eminim ne kadar laik oldugunuzla guru duyuyorsunuzdur, ama uzulerek soyleyeyim ki sizin militer laiklik anlayisiniz kavramin cagdas yorumuna ve uygulamasina butunu ile aykiridir. Arkaik bir laiklik anlayisi cercevesinde sekillenen bir baski araci olmaktan ote bir sey de degildir.

          Boyle bir ozgurlukculuk de yeni moda degildir, sadece her on yilda bir darbeye maruz kalmis olmamizdan dolayi Edirne kapisinda hayli beklemisligi vardir…

          Bu arada memleketinizdeki akrabalarinin secimlerde AKP’ye oy vermeyecek olmalarina benim uzulecegimi dusunmeniz de ne denli onyargili oldugunuzun bir kaniti, zira ben inancli biri olmadigim gibi bugune degin AKP’ye hic oy da vermedim, vermek gibi bir plnim da yok… daha once bu blogta fetocu olmakla itham edildim, simdi de siz f tipi oldugumu ama ayni zamanda adnan hocaci oldugumu, ABD yandasi oldugumu, zeka yoksunu oldugumu, cahil oldugumu sirf senden farkli dusuncelere sahip oldugum icin soyluyorsun…

          Bunlarin hepsini yanyana utanasin diye degil belki empati yaparsin diye yazdim.

          Cevapla

      • Mavera ün keder Says:

        Öncelikle, Heybeliada Ruhban Okulu’ nun neden kapatıldığını öğren. Bu arada sana müjde: Memleketimdeki akrabalar genellikle akepe’ ye oy vermişlerdi ama geçen ay camiye gidip “tevbe” namazı kıldılar. Muhabbetlerden birinde de Heybeliada Ruhban Okulu’ nun açılışı vardı. 🙂

        Cevapla

  3. merttalay Says:

    Bu kan davasi retorigi blog yazarlarinin cok sevdigi bir benzetme.

    Benim bildigim kan davasi soyle olur: Once bir taraf suc isler, tabiri caizse “kan doker”. Daha sonra karsi taraf misilleme yapar.

    Simdi madem bu bir “kan davasi”, merak ettigim su: Cetin Dogan gecmiste nasil “kan dokmustur”? Kimlerin “kanini dokmustur”? Ve tabii ki karsiliginda bir ceza almis midir, nasil bir ceza almistir?

    Pinar Hanim madem bu davayi bir kan davasi olarak goruyor, bu konuda da kamuoyunu aydinlatirsa cok seviniriz.

    Cevapla

    • fmerakli Says:

      Merttalay, basliktaki kan davasi tabirini gorunce ben de ayni seyleri dusundum; ama acik soylemek gerekirse senin net bir sekiolde sordugun sorulari sormaktan biraz cekindim.

      Inaniyorum ki hem uslubun hem de sordugun sorular blog sahiplerini de blogu takip edenleri de biraz rahatsiz edecektir, umarim dikkat cekmeye calistigin nokta arada kaynamaz…

      Cevapla

      • Mavera ün keder Says:

        merttalay ve fmeraklı, “mecaz” diye güzel bir edebi müessesemiz vardır. Amerikalı yoldaşlarınız sizlere bunları öğretmiyorlar mı? Ne kadar eğitimsiz kalmışsınız öyle? Açın “google” layın bir zahmet de öğrenin bakalım “mecaz” ne imiş. Bu zamanda bu cahillik ayıptır yahu!

        Cevapla

    • acracia Says:

      Merttalay ve Fmerakli:

      Kan davasi kisileri degil aileleri baglar. Aileler birbirlerini gecmisten gelen bir kin tarihi yuzunden suclu ilan eder ve suclu sucsuz karsisindaki sahsin kim olduguna bakmadan, sirf o ailenin bir uyesi oldugu icin–kisilerin degil, yargisiz infazi soz konusu olur. Simdi “aile” ile TSK’nin yerini degistirin.

      Artik su Cetin Dogan takintisini da birakip karsinizda Balyoz’dan yargilanan *200*’e yakin kisi oldugunu da hatirlayarak onlarin hepsinin bu saibeli bir davada yargilandigini, delillerin adli emanete gizlendigini, var olan ve gizlenen delillerin icerisinde yaklasik 700’e yakin sayfanin eksik oldugunu,
      dun Fmerakli’nin ve benim sozunu ettigimiz orduya gecmisten gelen bir ofke sonucu bu yargilamaya bir cok guruhun da katildigini, hatta bunu orneklemek icin Fmerakli’nin verdigi ornek ve benim yanitimi:

      “Dolayisiyla Melih Altinok’un yazdiklari [Fmerakli’nin nakletmis oldugu Taraf yazari Melih Altinok’un dun twitter’da yazdiklari yani:

      “Evet bu dava siyasi bir dava, var mı? Bir halk darbecileriyle hesaplaşıyor. Bu süreci yalnızca hukuk normlarıyla değerlendirmek sığlıktır!”]

      beni cok rahatsiz etti acikcasi:

      1) Kin davasi gutmek, hukuka yarasmaz. Yoksa herkes suclu olduguna inandigi, dusundugu herkesi eline ciftesini alip vursun. Hincini almis olur degil mi ama? Hukuk, kanun neden var o zaman?

      2) Bu davanin siyasi bir dava gibi gorulmesinin, sahsen magdur ofkeli gruplar disinda, siyasi ve sosyal boyutlari oldugu cok acik.

      3) Bunun siyasi bir dava olarak gorulmesi, kurunun yaninda yas da yansin zihniyet yargiliyoruz misali lanse edilmesi, ancak 12 Eylulculerin yanina yakisacak bir mantiktir.”

      hatirlarsaniz, kan davasinin pek yerinde bir tesbih oldugunu gorursunuz.

      Hafizanizi tazelemek icin tartismalarimiza tekrar link vereyim, butunune kendiniz bakin isterseniz.

      https://cdogangercekler.wordpress.com/2011/02/13/turkiye%e2%80%99nin-yeni-duzenine-hos-geldiniz
      /#comment-3538

      https://cdogangercekler.wordpress.com/2011/02/13/turkiye%e2%80%99nin-yeni-duzenine-hos-geldiniz/#comment-3538

      Tesbihte hata olmaz derler. Ama herseyde hata arayanlar onu da bulabilir.

      Cevapla

      • acracia Says:

        Bu arada o ofke konusunda Fmerakli ile farkli noktalara parmak bastigimizi ancak gecmisten gelen bir askeriye hakkinda konusulamama durumundan dolayi bir ofke birikiminden bahsettigimizi de ekleyeyim. Tartismalarin tamami verdigim linklerde.

        Cevapla

        • fmerakli Says:

          Acracia, kendim icin soylemiyorum ama linkeler cikmamis. O uzerinde tartismis oldugumuz ofke konusunun aynadaki yansisini da Mavera un keder’in yorumlarinda gormek mumkun diye de dusunmekteyim…

          Cevapla

          • Mavera ün keder Says:

            fmeraklı şahsı, zeka seviyesi düşüklüğü hissedilmesin de, tek öfke hissedilsin. anladın sen onu değil mi? 🙂

            Cevapla

            • merttalay Says:

              Mavera,

              odatv.com tekrar acilmis. Lutfen “yorumlarinizi bol bol yazmaya” orada devam edin. Artik kurtulus davasindan mi bahsedersiniz, en az 4000 yillik (!) ordu-millet geleneginden mi, siz bilirsiniz ama lutfen geri donun.

              Cevapla

              • Mavera ün keder Says:

                Odatv’ yi 30 saniyede bir kontrol ediyorum zaten. Lakin buradan da ayrılmıyorum. Neden rahatsız oldunuz ki? Burada ilk yorumuma teşekkür aldım. Ben size “git” diyor muyum? Yoksa bu da ileri demokrasi anlayışınız mı?

                Cevapla

              • Mavera ün keder Says:

                Ayrıca “Ordu-Millet” fikri sana batıyorsa, güzide bir askerimiz için kurulmuş sitede senin ne işin var?

                Cevapla

                • drunkenknight Says:

                  Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
                  Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
                  Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım;
                  Yırtarım dağları, enginlere sığmam taşarım.

                  Cevapla

              • Mavera ün keder Says:

                Bu arada fmeraklı ve merttalay, madem askerlerin durumlarına bu kadar meraklısınız, “asker haber” sitesine de uğrayın. oraya da bir iki yorum yazın. Merakla bekliyoruz!

                Cevapla

            • acracia Says:

              Mavera ün keder:

              Elestirinize kesinlikle katilmakla birlikte keske ABD’li yoldas demeseydiniz diyorum. Cunku hicbirimiz birbirimizi tanimiyoruz. Karsinizdaki kisiler herkes olabilir, dediginiz gibi de olabilir ama olmaya da bilir. Cok hic akliniza gelmeyen bir sey de olabilir. Bakin o zaman yapmis oldugunuz elestirinizin hakliligi yerine olay farkli bir gorunume burunuyor. Bunu da sizin elestirinize tamamen katilan birisi olarak dile getiriyorum. Lutfen mazur gorun araya girdigim icin, ama umarim meramimi anlatabilmisimdir.

              Cevapla

              • Mavera ün keder Says:

                acracia, bu ülkede yaşamayan insanların ülkedeki durum hakkında bir fikri olmadan ukalaca yazmaları yanında, internet sitelerine dadanmış f tipi insanların rahatsız edici tavırlarına karşı da cevap vermek gerektiğine inanıyorum. Kim bu f tipi insanlar derseniz? Onları tanıyoruz artık. “yurt dışında yaşıyorum”larla başlayıp şu hukuksuzluklara bıyık altından gülenler ve de hükümet politikalarının irrite edici olanlarını onay verir ve heves eder şekilde papağan gibi tekrarla sayıp dökenler. Yalnız bu fmeraklı (f tipi olduğuna eminim) “bıyık altından gülme” deyimini de anlamaz şimdi.

                Cevapla

          • acracia Says:

            Fmerakli,

            Tesekkurler: Linkleri uzerine tiklamak yerine kopyalayip yapistirisaniz http adres kismina cikiyor. Birkac kere daha link vermeyi denedim, cikmamis. Sistem yutuyor. Isteyen “Turkiye’nin yeni duzenine hos geldiniz” (13.2.2011)’deki 5 ve 17 yorumlarin altina bakarlarsa ayni referansa ulasacaklardir.

            Evet, yaftayi yemissiniz; siz soyleyince gordum. Elestirisine katiliyorum ama “ABD’li yandas” yaftasi beni de rahatsiz etti. Neyse icinizi rahatlatacaksa ben de “self-hating Jew” damgasi yedim dun. Ancak sanirim hicbir sey, su forumda sahsilestirilmis saldirilarin, yaftalarin odagi haline gelen blog yazarlarina yakistirilanlarla boy olcusemez.

            Belki bir gun bu yaftalari biriktirir karsilastiririz. Ilginc olurdu.

            Cevapla

  4. m.k.a Says:

    Nesini anlamadiniz ki? Cetin Dogan’in laiklige olan hassasiyeti, 28 Subat’taki konumu herkesin malumu. (Hanefi Avci’nin kitabinda da acikca yaziyor) Ama “cete”, direk 28 Subat’i yargilama cesaretini kendilerinde gormedigi icin, Balyoz diye birsey uydurup onunla uzerine gidiyorlar. Aptalca delil uyduracaklarina, acikca 28 Subat’i yargilasalar, en azindan ahlaklarini kimse sorgulamazdi.

    Konuyu “kan davasi” kavraminin semantik’ine girip, dagitmanin ne anlami var ki?

    Cevapla

  5. Mavera ün keder Says:

    “askeriye hakkında konuşulamama” durumu tamamıyla Türk Milletinin en az 4000 yıla dayanan “Ordu-Millet” vasfı ile askeri geleneğinden kaynaklanır. Bunun yıkılabileceğine inanan insanlar ise tüm ard ve kötüniyetlerine rağmen esasen saftırlar. Bu memlekette “asker” dendi mi içinde saygı hissi uyanacak insan sayısı, kahvaltıda ince belli çay bardağı ile çay içen insan sayısı kadardır. Boşa uğraşmasın kimse. TSK bu işin içinden güçlenerek çıkar. Buralarda ahkam kesenler de ömürleri yeterse (bazılarının yetmedi bile) bulundukları memleketlerden paket şeklinde teslim edilirler ve Çetin Doğan Paşamın çıktığı yere girerler. Bir daha da çıkmamacasına.

    Cevapla

    • fenerant Says:

      Abd f tipini satmaya başladı.
      Her gün enteresan gelişmeler olabilir.

      Cevapla

    • Ogretmen Says:

      Sayın Mavera ün keder,

      üslubunuzun ve yorumlarınızın hukuk arayışından uzak “kan davası” duygusuyla yazılışı, kimi hoşnut ediyor bilmiyorum ama bu yorumlardan fazlasıyla rahatsız olduğumu belirtmek isterim.

      Verilen hukuk mücadelesini Çetin DOĞAN’a indirgiyor oluşunuzdan tutun da, “ordu-millet” gibi militarist ve özcü (essentialist) önerme ve kavramlarınızın çağdaş uygarlık ve insan hakları bakımından tarihsel, toplumsal ve siyasi olarak hiçbir karşılığının olmadığını düşünüyorum.

      Yaklaşım tarzınız bu kan davasını körüklemekten öte bir amaca hizmet ediyor mu Allah aşkına?! Hapse atmak, intikam almak anlamına gelen rövanşist söylemlerin kamplaşmayı artıracağını göremiyor muyuz?

      Her zaman söylediğim gibi ne pahasına olursa olsun bir mücadele verilmeli, açıkçası ben de karşılaşabileceğım tüm olumsuzluklara karşın verilen hukuk mücadelesine desteğimi esirgemeyeceğim. Ama ne yazık ki yeni bir kan davasını çağrıştıran söylemlerin bu süreci sekteye uğratmasından kaygı duyduğumu belirtme gereksinimi duydum.

      Saygılarımla

      Cevapla

      • Mavera ün keder Says:

        *yorum yapan öğretmen”, Kurtuluş Savaşı vermiş ve Mustafa Kemal Atatürk gibi bir lideri çıkarmış bir milletiz biz. Her milletin kendine özgü nitelikleri vardır. Bizim tarihsel geleneğimiz içerisinde askerin yeri farklıdır. Bize demokrasiyi bile asker getirmiştir, tüccarlar değil. Sizin şu anda “değer” dediğiniz kavramları demokrasinin beşiği denilen Avrupa’ nın nasıl uyguladığını hala anlayamadınız mı? Bütün dünyayı sömürgeye bağlayan Avrupa, bu davalardaki hukuksuzluklar için bu iktidara “aferin” deyip sırtlarını sıvazlamıyor mu? Yoksa siz haçlı zihniyetinin son bulduğuna inananlardan mısınız? Burada “rahatsız olduğunuz” tarzında tahammülsüzlük imalarında bulunuyorsanız eğer, biliniz ki ben de sizin şu yorumunuzdan inanılmaz derecede rahatsızlık duydum. Sizin gibilerle mücadele falan edilmez. Bakın bu şekilde mücadele (!) kuşaklar boyu sürer ama bir yere varılmaz. Kendine demokratik ülkelerin demokrasisi esas olarak kanla gelmiştir. Mücadele diye ona denir. Öğretmen olduğunuzu yazmışsınız ama siz çocuklarımıza neler öğretiyorsunuz çok merak ediyorum doğrusu. Tecavüze uğrarlarsa tecavüzcülerine gül sunmayı mı? Ya da siz yanınızda biri birinin gırtlağını keserken “lütfen ama ayıp ediyorsunuz” gibilerinden boş boş konuşmanın dışında bir şey yapmayacak olan tiplerden misiniz?

        Cevapla

        • acracia Says:

          Mavera un Keder:

          Iste bunu yapmasaniz keske.

          Bakin burada hep tartistigimiz sey, karsit seslere tahammulsuzluk. Birbirimizin konusma alanini kisitlamak. Bundan blog yazarlari Pinar Dogan ve Dani Rodrik dahil, bircogumuz nasibimizi aldik.
          Ogretmenin baska hangi yorumlarini okudunuz? Son derece sagduyulu ve sakin yazan, burada yazdiklariyla acik fikirli bir sahis goruntusu cizen, Balyoz’la ilgili durumdan sahsen rahatsizlik duyarak buraya yazan bir ses.

          Askeriye hakkinda bir cok kisinin onyargisi var zaten; bu davranisinizla onu koruklemis olmuyor musunuz?

          Ben bu kizginligi, haksizliga karsi isyan duygusunu iyi bilirim. Ama keskin sirke kupune zarardir derler. Burada Balyoz’dan sahsen yargilanan askerler, yani Emin Kucukkilic ile Mumtaz Can (dahasi da vardi ama bulamiyorum simdi) sizin cizdiginiz su goruntuden cok daha hosgorulu ve beyefendice bir tutum icindelerdi, bazi yazdiklarini paylasiyor, saygiyla tartisiyorlardi.

          Ben Balyoz’un tamamen uydurmaca olduguna inananlardanim. Asker taraftari degil, hak-hukuk taraftariyim. Bu davada buyuk bir haksizlik oldugunu dusunuyorum. Bu uydurmaciligin arkasinda en kuvvetli ihtimalle Gulen hareketi olabilecegini dusunuyorum.

          Ama su sizin sergilediginiz tavir, benim gibileri de iter. Sonra dusunursunuz neden herkes askere kiziyor diye. Rica ederim, sakin olun.

          Cevapla

          • Can Acar Says:

            acracia,

            Sabahtan beri ben de bunu düşünüyorum. Yorum yazacak enerjim yoktu, çok da işim vardı, sadece seyrettim. Gün ihtimal’in (anlamsız) zafer çığlıkları ile başladı. OdaTV’nin basılmasına paralel blogda da yoğun bir yorum saldırısı oldu. Sabah ve Zaman gazetesindeki yazılar vs. fazla koordineli bir saldırı izlenimi verdi. Kasıt var mı bilmiyorum. Çok ilginç geldi.

            Burada kimsenin ne-tipi olduğuna bakmıyoruz. Bakmaya da gerek yok aslında. Ben yorumlarımı ihtimal veya karşıdevrim için yapmıyorum. Çoğu zaman fmerakli veya merttalay’a cevaplarım bile bu yorumları okuyacaklara yönelik denge sağlama veya madalyonun öteki yüzünü gösterme yorumları oluyor.

            Bir yandan da hukun bittiği noktada yapılması gereken nedir diye düşünüyorum? Hala adil yargılama yapılıyormuş gibi oturup sonuçları mı bekleyeceğiz? Daha iyi bir şey var mı?

            Bir seçenek Mavera ün keder’in yaptığı. Yaptığı tasnifin doğru olup olmadığını bilmiyorum, ancak bu aşamada aynı şeyi savunan bir cemaatçi ile bir liberal veya bir ikinci cumhuriyetçi arasında gerçekten fark var mı? Hepsini aynı kategoriye koyup taviz vermemek en azından gereksizce uzayan tartışmaları sonlandırmak için bire bir. En azından kafası rahat (eminim karşıdevrimin de kafası rahattır).

            Diğer bir alternatif ise dinleyen herkese sabırla yapılan hukuksuzlukları anlatmaya devam etmek. Bugün bunu yapmakta zorlandım. Geçen gün Ninesinin türbanı ile duygu sömürüsü yapan arkadaş bu sabah gerçek yüzünü gösterince doğrusu şaşırmadım, ama o kadar zaman harcadığıma da üzüldüm.

            Ben herhalde ikinci alternatif ile devam edeceğim yoluma, ancak birinci alternatifi seçenleri de çok fazla suçlayamıyorum doğrusu. Hatların biraz daha netleşmesinin zarar vermeyeceğini düşünüyorum.

            Saygılarımla …

            Cevapla

            • Ogretmen Says:

              Sevgili Can Bey,

              yorumunuza katılamıyorum; Mavera ün keder’in yaptığı tarzda yorumların, hatların netleşmesi bir yana hatların muğlaklaşmasına ve meşru hukuk mücadelesinin gölgelenmesine neden olduğunu düşünüyorum.

              Nasıl “darbe odağı” olduğu konusunda kuşkumuzun olmadığı kişi ve kurumlar ile masum insanların aynı dava potasında “darbecilik” suçlamasıyla yer almaları zihnimizi bulandırıyor ve gözlerimizi perdeliyorsa; benzer biçimde, militarist ve hamasi söylemlerle buradaki hukuk mücadelesinin gölgelenmesine gönlüm el vermiyor. Cemaat yandaşlarının ya da yandaş liberallerin (!) ne yaptığı bu anlamda ilkesel düşünüş ve tartışma açısından bir anlam ifade eder mi?

              Mavera ün keder’in belki gözünden kaçmış olabilir. O anlamda birkaç gün önce yaptığım bir yorumu ne demek istediğimi anlatabilmek adına yeniden buraya ekliyorum:

              “Dayanaksız ya da sahte belgeleri dayanak almış bir dava için biz tuzu kuruların söylediği hiçbir sözün anlamı yok bana kalırsa. Sözün bittiği yerdeyiz tam anlamıyla. Bundan sonra ne olacak? Seyirci mi kalacağız? Yakınları öldürülenlerin kurduğu Toplumsal Bellek Platformu gibi bir “Hukuksuzluklarla Mücadele Platformu” kurulamaz mı? Devlet memuruyum o nedenle dilim, elim-kolum bağlı, adımı burada açıkça yazabilmeyi çok isterdim, bu hukuksuzluklarla mücadelenin bir yolunu bulmak için günlerdir zihin yoruyorum.

              Kolektif bir bilinçle eylem başlatmak, toplumu daha sistemli bilgilendirmek şart. Hukuk şu an tamamıyla yandaşlaştırıldı. Bu koşullarda “yargı en adil kararı verecektir” diyerek geri çekilmek ne kadar gerçekle uyumlu? Şiddet içermeyen bir sivil itaatsizlik, hak-hukuk mücadelesi için daha organize bir mücadele verilmeli. Bursa Nutku’nu kesinlikle onaylamıyorum ama Martin Luther King ve Gandi’nin mücadelesi de örnek olamaz mı bizlere?

              Boş konuşmalarla birbirimizi yerken siyasi dengeler açısından pek de umut ifade etmeyen bir seçim sürecine giriyoruz. Süheyl Batum’un gafıyla birlikte muhalefet iyice puan yitirdi. Seçimden daha da güçlenerek çıkmış bir AKP’nin daha ne tür hukuksuzluklarla bizi karşı karşıya bırakacağı konusunda endişeliyim.”

              Sevgili Acracia,

              Size birkac tesekkur borcluyum. Yazma konusunda teşvikinizin yazmamda payı olduğunu ve paylaştıklarınızın taşıdığı empatik değerin benim için bir umut ışığı olarak belirdiğini söylemeden edemeyeceğim.

              Cevapla

              • acracia Says:

                Sevgili Ogretmen,

                Sadece dikkatli olun diyorum. Fenerant’in dile getirdigi IP durumu dusunduruyor beni.

                Cevapla

                • fenerant Says:

                  Merak etmeyin sıra ile olur bu işler.
                  Generallerden ve medyadan sıra gelmez.
                  Sizi bulmak isterlerse nette o kadar çok kaydınız var ki.
                  Ama bizim gibi sadece yorum yazan milyonlarca kişi var.

                  Cevapla

                  • acracia Says:

                    Fenerant:

                    Ben kendim icin endiselenmedim; siz sabahki haberlerden beri bir cok kez IP adreslerinden dem vurup bir kac kez buraya yorum yazan herkes hakkinda sorusturma acilacak deyince, ben sizin soylediklerinizi dusunerek Turkiye’dekiler icin kaygilandim.

                    Cevapla

            • acracia Says:

              Can Bey,

              Sizinle bir kac ortak noktamiz var.

              Birincisi, bakin ayni sorulari bugun ben de soruyordum kendime. Su manzarayi gordukten sonra hala ayni mi dusunuyorsunuz, bilmiyorum. Cuma gununden beri olanlar, insani radikallestirebilecek kadar cileden cikarabilir, haksizlik duygusu cok yogun yasanabilir. Inanin, bu duygular bana cok asina. Ama sakin olmak cok onemli. Buraya akbaba gibi buraya ususen ve blog yazarlarina, burada yazan diger insanlara saldirarak
              zevk cigliklari atarcasina saldiran acaip bir guruh vardi; Pinar Dogan’a babana hapiste lazim olur kazak or diyenlerin, Dani Rodrik’e sacma sapan saldiranlarin, irkcilarin, vs goruntusu cok nahostu.

              Su son gunlerdeki davayla ilgili goruntunun en hafif deyisle bana cok sevimsiz geldigini, hatta Fenerant IP adreslerini birkac kere soz konusu ettiginden beri de buraya yazanlarin guvenliklerini dusundukce de o sahislar adina endise duyuyorum.
              (Bu arada belki bu konuda bizi bilgilendirirsiniz; buraya Turkiye’den yazanlar var?)

              Ancak ikinci noktaya geleyim: bunu da kendisi de sıkıntılar yasamis birisi olarak dile getireyim; bence en zoru sakin kalmak. Bakin Karsidevrim bize aslinda birkac gun once neredeyse gaipten haber verircesine buyuk harflerle “panik” icindesiniz diye yazmisti; bilmis gibi. Tesaduftur belki, ama kimbilir, belki de degildir? Belki de bilip de gelmistir. Sizin O’na yazdiklarinizi okurken aslinda bir cok konuda benzer supheleri paylastigimizi da gordum. Bu son gunlerde topyekun olanlar bir tesadufse eger, cidden cok ilginc. Sizinle hemfikirim. Ama eger tesaduf degilse ve bu bir taktikse, o zaman
              ona karsi da dayanikli olmak icin sakin kalmak gerektigine inaniyorum. Ben asker degilim. Savasi bilmem. Ama mucadele verdigim cok haksizlik oldu su hayatta, ben formulu yilmadan mucadelede buldum. Ama moral bozmak da bir taktiktir. Eger su anda ust uste olanlar bir tesaduf degilse, ki supheliyim, bu da kamuoyunu aleyhe cevirmek icin bir manevra. Bundan sonra ne yapilabilir? Buna herkesin verecegi cevap baskadir. Ama bence burada yaptigimiz seyi devam ettirebiliriz en azindan.

              Bakin bu da ucuncu ortak buldugum nokta idi sizinle: bakin bu blogu sirf bizler okumuyoruz. Turkiye’de sesi kisilan bir cok kisiye, sansur uygulanan bir cok siteye ve ortama, kisitlanmaya calisilan konusma sahalarina bakarsak, insanlarin ciddi bilgi alabilecekleri alan daraliyor.

              Bu yuzden ben buraya ilk basta sadece neler donuyor diye yazmaya baslasam da, daha dun de dedigim gibi, ikinci bir sebeple daha yaziyorum simdi: bu bloga bilgi edinmek icin gelen birileri olursa “basina tas dussun” “asil sensin su, bu” disinda da bir seyler okusun. Siz de ayni kaygiyi paylasiyorsunuz goruyorum. O basortusu somurusu yapan kisinin maskesini dusurdunuz, fena mi oldu? O bakis acisiyla okumaya baslayan birisi, belki bunu yutabilecek birisi simdi okuyunca farkli bir resim bulacak.

              Bakin ben de isi gucu biraktim, buraya hem neler oldugunu anlamaya kendim calistigim icin, hem de sonradan bilgi edinmek icin birisi okuyorsa en azindan derli toplu fikirler bulabilsin diye az mi analiz yaptim? Farkli sesler duyulsun, one israrla surulen argumanlara, hem adalet/sizlik duygusu ve sorumluluguyla hem de aman burayi okuyan bir kisi bile bu gerceklerden haberdar olabilirse, bunun bir de bu boyutunu dusundurebilirsek kardir dedim. Bunu hem kendim bir taraftan neler oluyor diye dusunurken, hem de basinla yakinen ilgili birisi olarak, bilgilendirici olsun bilinciyle yapmaya calistim sonralari. Ha her zaman o bilincle yapabiliyor muyum? Hayir. Yani, iste goruyorsunuz, burada Bekir L Yildirim ile bile muhatap olduk.
              Ama burayi sonradan okuyup neler oluyormus diye bakinan insanlar icin degisik bakis acilarini duymalari gercekten de azimsanamayacak derecede onemli seyler.

              Bu yuzden de birbirine kufredip yafta yapistirmaya merakli cok site var. Onlara kim bilgi almaya gidiyor? O siteyle zaten ayni fikirde olanlar. Kim saldirmaya gidiyor? Zit fikirde olanlar. Oysa ortada basindaki sansur yuzunden bilgi edinemeyen cok ciddi bir guruh var. Bu siteye ben her turlu insanin geldigini dusunuyorum. Ama burada birbirimizle konusurken bile, hem kendimiz bir seyleri anlamaya calisiyoruz, hem de biz bunu yaparken baska bir ortamda olamayacak bakis acilarini sunabiliyoruz.

              Bu da iste bu dava hakkinda bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanlar icin onemli. Ayni fikirde olmayalim, ama bunlari ortaya koyalim. Cunku bu cidden cok tuhaf bir dava ve bence mucadele daha yeni basliyor. En azindan benim gibi dusunsun dusunmesin, buradan bilgi almaya gelen birisi kavga yerine, mantikli argumanlar okusun, bir derdim de bu oldu artik. Ama bu zamanla olustu. Dikkat ederseniz buraya gelip abuk sabuk genelleme yapanlarin tarih hatalarini da mumkun oldugunca duzeltmeye calisiyorum ben. Bu da o kisiyi ikna etmeye calistigimdan degil. Sonradan gelip birisi okursa bilgi sahibi olsun, bunu da dusunsun diye. Derdim biraz da bu.

              Yoksa bu kamplasma, basin uzerindeki bu bilgi manipulasyonu ve kirliligi goruntusu
              varken, burasini en azindan mumkun oldugunca diger sitelerdeki gibi kavga degil, farkli gorusleri mantikli bir sekilde verici goruntude de koruyalim diye dusunuyorum. Anlatabiliyor muyum?

              Cevapla

              • acracia Says:

                Bir de ek yapayim: basortusu somurusu dediginiz sahsin yazdigini okumadim. Sizin dediginizden hareketle soyluyorum. Ben isteyen basini baglasin, isteyen acsin diye dusunenlerdenim. Ama o tartismanizin ucunu kacirdim ben en son. O yuzden sizin soylediginizden hareketle yaptigim bir yorumdur. Kendim okumadim. Netlestirmek istedim.

                Cevapla

          • Mavera ün keder Says:

            Siz hukuksuzlukların sadece bu davada mı olduğunu zannediyorsunuz? Askerlerin hiç değilse arkalarında duran belli bir kitle var. Ama dağ başında görev yaptığı yerde meslektaşının sistemli cinsel tacizine uğradığı ve şikayetçi olduğu için inanılmaz zulme uğrayan bayan polis memurları var ve seslerini kimse duymuyor. Bir yerlerde kaçırılıp organ ya da porno mafyasına teslim edilen çocuklar var çığlıkları duyulmazlıktan geliniyor. Adaletsiz kadrolaşma sistemine isyan edip başka seçeneği olmadığı için canına kıyan en azından bizim bildiğimiz 21 öğretmen var. Gece gündüz çalışıp, başarıp bir sınavda meslek sahibi olabileceği halde kopya, yolsuzluk, hırsızlık, adam kayırma vs yöntemler karşısında işsiz güçsüz dolaşmak zorunda kalan garibanlar var. Memleketin en ücra köşelerine kadar yayılmış çılgın bir partizanlık, çılgın bir cemaatleşme var. Belli semtlerin elektrik, doğalgaz ve su gibi fatura yüklerinin başka semtlerde (yandaş olmayan) oturanlara yüklenmesi var. Belli muhalif kesimlerin tepesine vergi yükü ile binip diğerlerinin vergi borçlarını affedenler var. Belli kredi kartlarının peşine düşüp, diğer kredi kartı borçlarını affeden bankalar var. BELLİ KESİMLERE YAŞAM HAKKI TANIMAYIP, DİĞERLERİNE TATLI HAYAT YAŞATMAYA ÇALIŞANLAR VAR! ve daha nice var oğlu var! Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk, hırsızlık ve adaletsizlik düzeni var! Bu memleketin her köşesi, bilfiil, gaflet, dalalet ve de hıyanet içerisindeki muktedirlerden nasibini ziyadesi ile alıyor. Kamuoyuna yansıyanlar nedir ki? Buzdağının görünen yüzü bile değildir. Ben hukukçuyum sayın hoşgörülüler ama hukuk fakültesinde bana öğretilenlerin zerresinin uygulanmadığını görünce soruyorum: BU ORTAMDA BU YARGIDAN ADALET BEKLEMEK NE İŞE YARAR? Hitler hoşgörü ve sabırla ikna edilmemişti. Birileri birilerinin kafasını ütülemekle bu dünyada bir şeyleri değiştirebileceğini zannediyor olsa idi, o sapık bütün dünyayı ele geçirmişti. Bilmiyorum artık sizin gibi “sakin”lere ne demeli? Sizin gibileri itsek ne olacak ki? İtilmiş zaten itilmiştir! Beri çekmeye çalışmanın alemi yok ki savunduğum şey de bu, açıkça belli. Oturup sakin sakin Ataol Behramoğlu okuyun bari: “yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var” diye başlar o bam telleri üzerindeki şiiri. “Yetmez ama evet” çi kokanlar da bu sayfaya yazıyorlarmış ya pes doğrusu!

            Cevapla

        • fenerant Says:

          Çok hızlı girdin buraya.
          Arada bir burayı cemaatin teneke çoçukları basar,herkesi çıldırtır.
          Demokrasiyi araç olarak görenler de sık sık gelir.
          Askeri ve orduyu aşağılamak için badem bıyıklılar da gelir.

          Ama buradaki herkesi bunlar gibi değildir.

          Ama devamlıları daha sakindirler, yazarlar ve yorumlar.
          Belki de biraz yaşlıyız da ondan.

          Cevapla

          • acracia Says:

            Anlamamis.

            Cevapla

            • acracia Says:

              Fenerant: bu arada yazdigim sizeydi. Karismasin.

              Cevapla

              • Mavera ün keder Says:

                Sevgili fenerant, yazdığın bana ise seni çok iyi anlıyorum. Ama bu memleketin sokağını bilen bir kişi olarak, tatlı su sakinlerinin de en az bu güruh kadar sorumlu olduğuna inandığımı belirtmeliyim. Seçimlerde hile yapmak için şimdiden çalışmalara başladılar yine. Onbinlerce ölüye oy kullandıracaklar, bir adamları gidip onlarca ayrı sandıkta oy kullanacak vs ve biz de buna “demokrasi” diyeceğiz. Hiç değilse kendimi aptal gibi hissetmekten iyidir “demokrasi en ideal yönetim şekli değildir” demek. Aristo ve Churchill bu “sakin”lerden daha mı az biliyorlardı da “demokrasi” nin tehlikelerinden bahsettiler insanoğluna? “En ideal yönetim şekli değildir” dediler?? “ampule basacan gız” cılardan “sen gelme ben senin oyunu basarım gız” lığa terfi ettik ve buna “demokrasi” diyeceğiz öyle mi? Akşam akşam çok güldürdü (ama acı acı) bu “sakin” arkadaşlar beni!

                Cevapla

                • Mavera ün keder Says:

                  Ha bir de, “anlayamayacaklar” 🙂

                  Cevapla

                  • acracia Says:

                    Mavera un keder:

                    Bu size son yazimdir; bundan sonra muhatabim degilsiniz. Guneydogu’da ogretmenlik yapan birisine Guneydogu’daki insanlar hakkinda ahlak dersi veriyor, ona buna satasiyorsunuz. Sizin gibileri cok gordum. Ugrasmaya deger de bulmuyorum.

                    Buraya, bu davaya, buradaki argumanlara karsi cikan Merttalay degil, her delili curutmeye canla basla calisan Fmerakli degil, hatta sizinle ayni duzeyde yazan

                    karsi kutuptaki Ihtimal bile degil, en cok siz zarar veriyorsunuz. Siz kime tatlisu veya yetmez ama evetci diyorsunuz bilemem, ama kendinizi cidden rezil ediyorsunuz. Cunku bu blogda, benim daha once yazdiklarimi, Ogretmen’in daha once yazdiklarini bilmiyorsunuz. Bu yuzden de sathisiniz.

                    Densiz ve kustahsiniz. Fazla heyecanli ve kabasiniz. Sizin gibileri cok gordum. Ama yutkunup hala adalete inancimdan dolayi Balyoz davasinin dusmesine dair inancimi koruyacagim. Burada yazmaya devam edip, muhatap alinmaya deger usluptaki sahislarla muhatap olmaya devam edecegim.

                    Fenerant size cok dostane bir uyarida bulundu. Ben de oyle. Ama hicbir sey anlamadiginizi, anlamamis oldugunuzu ispat etmis vaziyettesiniz tekrar tekrar saldirarak. Sizin gibiler yuzunden Ihtimal gibiler ne dese hakli. Bakin gidin eski yorumlari okuyun. Cunku bu size yapabilecegim en buyuk hakaret.

                    Saglicakla kalin. Istediginiz kadar da ugrasip saldirin. Beni kiskirtamayacak, kizdiramayacaksiniz. Buyrun kusun istediginiz kadar. Ama bu davaya en buyuk zarari sizin gibiler veriyor. Bunu da herkes duysun.

                    Cevapla

                    • Mavera ün keder Says:

                      acracia, ben bir başkasına yorum yazdığımda siz gelip olaya dahil olmadınız mı? Üstelik o başkası ve hatta başkaları, son derece çirkin tespitler girip duruyorlarken. Siz canınız öyle istedi diye olaya atladınız, sonra da neden şikayet ediyorsunuz ki? Güneydoğudaki insanlar meselesi nereden çıktı şimdi? Siz benim nereli olduğumu biliyor musunuz? Üstelik güneydoğulu insanlar hakkında tek kelime bile etmemişken? Siz bu sitenin sinsi manipülatörü olabilir misiniz acaba?

                    • Mavera ün keder Says:

                      Bu arada, ben bu davaya zarar vermem. Bu dava bu tarzda zarar verilecek bir dava değil. Bu davayı gerçekten ve yürekten destekleyen insan, iki yoruma kızıp da “banane banane mavera ün keder yüzünden desteklemiyorum işte!” falan diyorsa eğer, bir hukukçu olarak söylüyorum ki, boşverin hiç desteklemeyin. Etkisiz eleman ve kumdan kale formatında “dreyfus” benzeri bir davaya destek mi verilirmiş? 🙂

                    • fmerakli Says:

                      Acracia,

                      Eminim ki kendilerini liberal demokrat olarak tanimlayan Pinar Dogan ve Dani Rodrik’in bu yorumlari okudukca midesi kalkiyordur. Turkiye’nin yuzunu Orta Asya ve Cin’e cevirmesi seklindeki onerileri okuyunca neler dusunduklerini tahmin etmek hic guc degil.

                      Ama soylediginde haklisin sadece bu blogta ortaya konanlara degil genelde Balyoz davasina en buyuk zarari bu anti-demokratik, avrasyaci, kokten-milliyetci, askerin demokratik bir hukuk devletindeki yeri ve konumunu kabullenmeyen, farkli seslere sadece tahammulsuz/hosgorusuz degil nefret de duymanin otesinde bertaraf etmeyi savunanlar veriyorlar.

                      Boylelikle dogru olup olmamasindan bagimsiz olarak f tipi, fetocu, ABD yoldasi, adnan hocaci dedikleri kisilerin yaklasimlarina mesruiyet katiyorlar. Eger yasanan kutuplulugun taraflari fetocular ile sizin hakli olarak densiz ve kustah olarak tanimladiginiz yorumlari yapanlar ise hic oturup cemaate kizmayalim, zira al birini vur otekine durumu soz konusu.

                      Dusunsenize siz benden farkli olarak Balyoz davasinin dusmesine inandiginiz halde sitenin sinsi manipulatoru, dreysfus’u oldunuz bir anda.

                      Dun uzerinde tartistigimiz yazilardan biri Baydar’in yazisi idi Balyoz davasi icin onumuzdeki surecte “handle with care” tavsiyesi ile bitiyordu. Yukaridaki yorumlari okuyunca, bunun ne denli onemli oldugunu bir kez daha goruyorum..

                      Ben acik soyleyeyim, o kadar elestirmis olmamam ragmen simdi Dogan ve Rodrik icin de samimi bir sekilde uzuluyorum. Zira onlarin bu blogta yazdiklari ile ilgili kamuoyu algisinin olusmasinda yazilanlarin bizatihi kendileri degil kimler tarafindan ve ne sekilde ve hangi argumanlarla desteklendigi de gayet onemli… Bu anlamda Odatv’nin kapatilmasindan sonra bloga eklenen yorumlardaki nobranlik, soylediginiz gibi davaya en buyuk zarari veriyor…

                      Balyoz davasinin dusmesinin gerekip gerekmedigi konusunda sizinle karsit goruslerde oldugumuz goz onune alindiginda benim davaya ve saniklara zarar veren bu ve benzeri seylere sevinmem lazim, ama tum samimiyetimle ifade edeyim ki boyle bir his duymuyorum. Dogan ve Rodrik de eminim ki bu blog araciligi ile kamuoyunu bilgilendirmek icin yola ciktiklarinda arkalarinda bulmayi istedikleri/umduklari destek bu degildi…

                    • acracia Says:

                      Fmerakli:

                      Sizinle cogu zaman tokusuruz, ama ayni dalga boyundan. Ve size katiliyorum.

                      Sonucta Pinar Dogan ve Dani Rodrik bu blogu kamuoyunu bilgilendirmek icin kurduklarini soylediler defalarca. Yaptiklari ifsalar da zaten kavga yaratmak icin degil, kamuoyunu bilgilendirmek amacli. Cogunlukla yorum yerine ifsa edilen bilgiler, carpitilarak degil, ozenle seffafligi konularak veriliyor.
                      Bir bilgi istendiginde yukluyorlar, insanlari mumkun oldugunca bilgilendirmeye calisiyorlar. Bu konuda konusuyorlar, kamuoyunda bir bilinc olusturmaya calisiyorlar. Yani bu blogun amaci cok acik.
                      Zaten kavga isteseler, yorumcularin birbirlerine hakaret ve kufur iceren mesajlarini silmezler.

                      Burayi gazetecisi de okuyor, dusunuyor (bir cok gazetecinin buraya ve tartismalara cesitli ortamlarda referans verdigini gordum, burada sathi degil dogrudurust tartisilanlarin bir cok kisiyi dusundurttugunu de bilfiil biliyorum–ama oyle, ama boyle), bu konu uzerine dusunen akademisyenler de okuyor, ogrenciler, okuyacak gazetesi kalmadigi icin farkli bilgi almaya calisan da, ikna olmadigi halde neler donuyor diye bakan da okuyor. Hatta eminim davanin savcilari da okuyordur.

                      Yani kavga amacli site cok iken, burasinin boyle bir ozelligi var.
                      Sizin benim gibiler o kavga amacli sitelere girmezken, buraya geliyorlar. Ve sizin benim gibiler de azimsanacak bir guruh degil.
                      Ve bu guruhtan burada ortaya konan argumanlardan bir seyler cikaran insan da cok. Ama muspet ama olumsuz.

                      Diger taraftan, su son birkac gundur cok tuhaf olaylar yasandi, bu yasananlar insanlari iyice kiskirtip radikallestirmis olabilir. Bu da uzucu tabii. Ben blogunuzun sinsi manipulatoru olarak sukunetle izliyorum simdilik. Hos ben genelde blogun işkilli vatandaşı (concerned citizen) olarak gorup gulmusumdur kendime, gecenlerde nasil isletildigimi hatirlarsiniz, ama tabii kendisi ofkelenip baskalarini da radikallestirmeye, saf tutmaya calismanin da burayi okuyan ciddi bir grup icin geri tepecegi acik.

                      Pinar Dogan ve Dani Rodrik en basta kufur ve hakaret silmekle boyle bir ortam istemediklerini ortaya koymalarinin yanisira, ayni dediginiz gibi:

                      “Ben acik soyleyeyim, o kadar elestirmis olmamam ragmen simdi Dogan ve Rodrik icin de samimi bir sekilde uzuluyorum. Zira onlarin bu blogta yazdiklari ile ilgili kamuoyu algisinin olusmasinda yazilanlarin bizatihi kendileri degil kimler tarafindan ve ne sekilde ve hangi argumanlarla desteklendigi de gayet onemli… Bu anlamda Odatv’nin kapatilmasindan sonra bloga eklenen yorumlardaki nobranlik, soylediginiz gibi davaya en buyuk zarari veriyor…”

                      Size katiliyorum. Sizin sık sık dediginiz gibi: bekleyip gorecegiz.
                      Ortam cok karisik. Bir cok kisi cok kizgin. Bu tutuklamalara isyan etmemek, OdaTV’de olanlara “neler oluyor?” dememek cok zor. Sanirim herkes bir hedef ariyor kendine. Bu da cok yazik. Ve bu infial ortamlarindan neler cikacagini bilmek cok zor ve Turkiye’de cidden endise verici seyler oluyor. Ama herseyin verilecegi kavganin yeri ve muhatabi ayri. Iste sorun da bunun tam kestirilememesinden veya su anki kizginlikla anlasilamamasindan kaynaklaniyor bence.

                      70’lerde bir soylem vardi, gecenlerde Bulent Bey de soz etmisti, kendisi istedigi cizgide yuzde yuz olmayana “komunist” ya da “fasist” yaftasi yapistirilirdi. Pek bir sey degismedi. Sadece yaftalar degisti. Insanlar daha da radikallessin diye baskilar artti. Bunu da dort koldan gormek mumkun.

                      Su gunlerin sonu hayrolsun diyorum sadece.
                      Selamlarimla.

              • fenerant Says:

                Anlar o cin gibidir.
                Hepimize şapkayı ters giydirir.Anlamayız bile.
                Aramızdaki fark biz sözümü uzun laflarla anlatırız veya söyleriz.
                O ise ilk başta CUK diye oturtan cevaplar verir.
                Belki de onun tarzı en doğrusudur.
                Eskiden Kısas Kısas diye bir hukuk uygulaması vardı.
                Hukukçular iyi bilir.
                Onun tarzı bu.
                Bazen ben de “İnsana insan gibi, terörsite terörist gibi” davranmamız mı gerekir diye düşünürüm.

                Cevapla

                • Mavera ün keder Says:

                  Eyvallah sevgili Fenerant. Bu arada nasıl aldık maçı? 🙂

                  “kısasa kısas” meselesine gelince… Hukukun genel ilkelerinden biridir: “Savunma ve saldırıda silahlarda eşitlik” ilkesi. Bu ilke savaş hukukunda da geçerlidir. Ve biz bu güruhun işleri bağlamında cezaevlerinde hastalık nedeni ile vefat eden yani daha henüz suçlaması bile yapılmayan, yüzlerine karşı iddianamesi bile okunmayan insanların vefatına baktığımızda (bkz. rahmetli Kuddusi Okkır), savaş hukuku kurallarına bile riayet edilmediğini görüyoruz. İşte bu durumda, mağdur tarafın meşru müdafaa ve ızdırar hali hakları doğar. O haklar da, zor kullanılarak alınabilir. Hukuk buna izin verir. Misal: Sen evine hırsız girdiğinde kafasına demir sopa indirebilirsin. Bu hukuken suç değildir. Adam silahlı ise sen de silah kullanabilirsin. Bu da suç değildir. Çocuğunun üzerine çullanmış olan bir adam gördüğünde, sen de onun üzerine çullanabilirsin ya da yanında silahın varsa hayati bir tarafından şişleyebilirsin. Yani hukuk belli koşullarda silahlı savunmaya ya da karşı saldırıya müsaade eder. Hem de evrensel hukuk.

                  Cevapla

                • acracia Says:

                  Fenerant:

                  Sanirim bugunlerde olanlardan hepimizin dusuncelerinde bir radikallesme oldu.

                  Insana insan gibi davranmak demissiniz.
                  Karsisinda Ogretmen ve ben hoslanmadigi seyler soyledik diye mi? Kaldi ki biz Balyoz’un dusmesini destekleyenlerdeniz.

                  Nasil olacak bu dediginiz? Saldirarak ve yaftalayarak mi? Hic okumamis oldugu yorumculara ahkam keserek mi? Sanirim bu benim anladigim bir uslup degil, kusura bakmayin. Bunun dogrusu oldugunu soylemenize sasirdim. Daha iki gun once siz degil miydiniz farkli fikirlerden olanlarin adabiyla tartismalarina tesekkur eden? Bilmeden etmeden insanlara saldirmak mi dogru uslup? Lutfen yapmayin.

                  Cevapla

                  • fenerant Says:

                    Sizin için demedim o lafı kendim için ve mavera ün keder için söyledim.
                    Bazen hukuk içerisinde kalarak mücadele edemezsiniz.
                    Hatta edemiyorsunuz.
                    Kendisini ölümle tehdit eden bir eş savcılığa suç duyurusunda bulundu güvenliğinin alınmasını talep etti.daha geçen gün tehdit eden eş tarafından öldürüldü. Buna benzer örnekler çoğaldı son zamanlarda.
                    Belki de savcılar ve güvenlik kuvvetleri asli görevleri yerine başka şeylerle uğraşıyor veya uğraştırılıyorlar. Burada güvenliğimizi sağlaması gereken bazı kişilerin insanlara suç uydurabildiğini tartışıyoruz. Karşınızdaki kişi ile hukuk yolu ile mücadele edeceksiniz ama karşınızda hukuk tanımaz bir çete var ise nasıl mücadale edeceğiz. Terörist size gerilla taktiği ve tuzak kurarak saldırırsa siz düzenli ordular da getirseniz sonuç alamazsınız.

                    Biz aylardır bazı kişileri ikna etmeye çalışıyoruz. Onlarda bizleri. Bir adım ilerleyebildik mi. Bence hayır. Yukarıda ki bir yorumda siz de ihtimal veya merttaly için benzer şeyler yazdınız.

                    Farklı fikirlerden olanlarla adabıyla tartışmadan şaşmadım, şaşmam da. Benim tarzım böyle, sizin ki de bana benziyor. Tartışma düzeyi konusunda Farklı anlayışımız yok. benim bahsettiğim türkiye artık iki kutuplu dünya oldu. Eninde sonunda Onlar gibi mücadele etmez isek
                    ya yok olacağız yada marjinal bir grup olarak kalacağımızdır.

                    Cevapla

                    • fenerant Says:

                      ben onlar gibi suç işleyelim insanlar hakkında suç üretelim demiyorum.

                    • acracia Says:

                      Fenerant:

                      Ne demek istediginiz anliyorum. Bakin yukarida Can Bey’e de yazdim. Bence bu blogun bir baska islevi daha olabilecegini, bu sansur goruntusu cizen baski ortaminda, buranin en azindan bilgilendirici, farkli argumanlari sunucu bir ozelligi oldugunu da dusunebilirsiniz.

                      Benim buraya son zamanlarda bu kadar emek vermeye calismamin bir sebebi de budur acik soyluyorum. Bakin Can Bey’e yazdigim ilgili kismi ekliyorum:

                      “Bakin bu da ucuncu ortak buldugum nokta idi sizinle: bakin bu blogu sirf bizler okumuyoruz. Turkiye’de sesi kisilan bir cok kisiye, sansur uygulanan bir cok siteye ve ortama, kisitlanmaya calisilan konusma sahalarina bakarsak, insanlarin ciddi bilgi alabilecekleri alan daraliyor.

                      Bu yuzden ben buraya ilk basta sadece neler donuyor diye yazmaya baslasam da, daha dun de dedigim gibi, ikinci bir sebeple daha yaziyorum simdi: bu bloga bilgi edinmek icin gelen birileri olursa “basina tas dussun” “asil sensin su, bu” disinda da bir seyler okusun. Siz de ayni kaygiyi paylasiyorsunuz goruyorum. O basortusu somurusu yapan kisinin maskesini dusurdunuz, fena mi oldu? O bakis acisiyla okumaya baslayan birisi, belki bunu yutabilecek birisi simdi okuyunca farkli bir resim bulacak.

                      Bakin ben de isi gucu biraktim, buraya hem neler oldugunu anlamaya kendim calistigim icin, hem de sonradan bilgi edinmek icin birisi okuyorsa en azindan derli toplu fikirler bulabilsin diye az mi analiz yaptim? Farkli sesler duyulsun, one israrla surulen argumanlara, hem adalet/sizlik duygusu ve sorumluluguyla hem de aman burayi okuyan bir kisi bile bu gerceklerden haberdar olabilirse, bunun bir de bu boyutunu dusundurebilirsek kardir dedim. Bunu hem kendim bir taraftan neler oluyor diye dusunurken, hem de basinla yakinen ilgili birisi olarak, bilgilendirici olsun bilinciyle yapmaya calistim sonralari. Ha her zaman o bilincle yapabiliyor muyum? Hayir. Yani, iste goruyorsunuz, burada Bekir L Yildirim ile bile muhatap olduk.
                      Ama burayi sonradan okuyup neler oluyormus diye bakinan insanlar icin degisik bakis acilarini duymalari gercekten de azimsanamayacak derecede onemli seyler.

                      Bu yuzden de birbirine kufredip yafta yapistirmaya merakli cok site var. Onlara kim bilgi almaya gidiyor? O siteyle zaten ayni fikirde olanlar. Kim saldirmaya gidiyor? Zit fikirde olanlar. Oysa ortada basindaki sansur yuzunden bilgi edinemeyen cok ciddi bir guruh var. Bu siteye ben her turlu insanin geldigini dusunuyorum. Ama burada birbirimizle konusurken bile, hem kendimiz bir seyleri anlamaya calisiyoruz, hem de biz bunu yaparken baska bir ortamda olamayacak bakis acilarini sunabiliyoruz.

                      Bu da iste bu dava hakkinda bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanlar icin onemli. Ayni fikirde olmayalim, ama bunlari ortaya koyalim. Cunku bu cidden cok tuhaf bir dava ve bence mucadele daha yeni basliyor. En azindan benim gibi dusunsun dusunmesin, buradan bilgi almaya gelen birisi kavga yerine, mantikli argumanlar okusun, bir derdim de bu oldu artik. Ama bu zamanla olustu. Dikkat ederseniz buraya gelip abuk sabuk genelleme yapanlarin tarih hatalarini da mumkun oldugunca duzeltmeye calisiyorum ben. Bu da o kisiyi ikna etmeye calistigimdan degil. Sonradan gelip birisi okursa bilgi sahibi olsun, bunu da dusunsun diye. Derdim biraz da bu.

                      Yoksa bu kamplasma, basin uzerindeki bu bilgi manipulasyonu ve kirliligi goruntusu
                      varken, burasini en azindan mumkun oldugunca diger sitelerdeki gibi kavga degil, farkli gorusleri mantikli bir sekilde verici goruntude de koruyalim diye dusunuyorum. Anlatabiliyor muyum?”

                      Bir de boyle dusunun.

                    • acracia Says:

                      Bir de unutmadan ekleyeyim: o basortusu ile ilgili yorum, bahsi gecen tartismayi okumadan yazilmis, Can Bey’in soyledigi uzerine yazilmis bir yorumdu. Ben isteyen basini ortsun, isteyen acsin diye dusunenlerdenim. Can Bey’in sozunu ettigi dinamik uzerinden yapilmis bir yorumdur yazdigim o konuda. Kendim takip edebilseydim daha dogru olurdu, ama su bir kac gundur ben de neyi takip edecegimi sasirdim. Cok sey oldu. Bilginize.

                  • Mavera ün keder Says:

                    Saldırıda yara mı aldınız? Biber gazı sıkmış olabilir miyim acaba? Yazışmaya “saldırı” demek hangi felsefenin ürünü acaba? Siz de klavye kullanıyorsunuz, ben de. Çok mu zarar gördünüz? Bir tarafınız mı kanadı? Nedir anlayamadım sizin derdiniz. Siz şimdi burada hakaretamiz ne gördünüz kendinize karşı? Vay be bir klavye iki yorumla yıktım perdeyi eyledim viran ha? Çok ilginç. O halde buraya başka yorumcu davet etmeyeyim. Ölür kalırsınız neme lazım. Vay canına, hay allah, tüh tüh tüh ben neymişim yahu bir iki yorumla acıdan, kederden, elemden vs bayıldı arkadaşlar. Demek siz Çetin paşa gibi suçsuz yere tutuklansanız, hatta ne tutuklanması gözaltına alınsanız komalık olacaksınız 🙂 Bu arada klavyem son sistem çin üretimi bir silah. Çok üzgünüm acımasızca gitmişim üzerinize 🙂

                    Cevapla

                  • acracia Says:

                    Bu arada yukaridakine ekleyeyim: insana insan gibi davranmaktan kastim ayni varsayimlari ve endiseleri paylasanlara insan gibi davranmak degil. Farkli goruslere sahip olanlara kimbilir neler yapiliyor dusuncesi idi. Yoksa biz bu davanin dusmesini istiyoruz, neden bize insan muamelesi yapilmasin gibi bir anlam cikmis; asla bunu kast etmedim. Tenzih ederim.

                    Cevapla

  6. Halil Ata AŞÇI Says:

    —————————————–

    Sahte CD’nin Dolu Tarafı,

    Cemaatin gülen yüzüne bakıp ,
    Yok ya, olamaz, yapmazlar,barışcıl bunlar vs. diyenler,
    Sahte CD’yi yaratan sahtekarlara cemaatin yardım ve yataklık etmeleri nedeniyle,
    işte bu yardım ve yataklık edenlerden birisinin yorumu diyor.
    Güzel şeyler bunlar…

    Cevapla

  7. Halil Ata AŞÇI Says:

    ******************************

    ODA TV YAYINDA

    *****************************

    Cevapla

  8. Ahmet Tan Says:

    Benim anlamadigim husus, kim nasil olur da; 24 saat kamera kontrolu altindaki Golcuk donanma komutanligina girer, ve sadece ozel personellerin girebildigi istihbarat dairesine (kozmik oda) girerek dosemeleri kaldirip 10 cuval belge yerlestirir.
    Bu komutanlikta, bu odaya, hemde oraya bir kagit bile yerlestiremezsiniz. Yerlestirsenizde bir yerlerde kamerayla cokdan gozgoze gelmisinizdir. Bu arada bu belgeler Tuğamiral Sinan Azmi Tosun başkanlığındaki askerî bilirkişi heyetinin raporuyla ortaya cikmistir. Kisacasi Askerde sahislardan dolayi TSK ya darbeci denilmesinden rahatsiz gorunuyor. Bu sahislarin sayisi kabarikda olsa..

    Cevapla

    • Mavera ün keder Says:

      Sayın Tan, ben hukukçuyum. Ve açıkça söylüyorum ki, Sn. Pınar Doğan ve Sn. Dani Rodrik boşuna uğraşıyorlar. O insanlar artık insan olmaktan çıkmışlar. Ben üniversiteden beri hatırı sayılır sayıda tanıyorum kendilerinden. “Demokrasiyi kullanarak rejimimizi getireceğiz” dediler 20 senedir ve dediklerini de yapıyorlar. O yüzden de mantıklı sorularınıza güler geçerler. Daha fazlasını yazamıyorum. Onlara karşı hukuki mücadele vermek kadar boş bir iş olamaz. Onlar hukuku falan zerre kadar umursamıyorlar ki!

      Cevapla

    • Kurmanbek Allahverdiyev Says:

      Kozmik oda da nerden cikti? Golcuk’de bulunanlar kozmik odada bulunmadi ki.

      Cevapla

    • Altan Alpay Says:

      Bende bu noktayi merak ediyorum. Hem birileri yerlestirmekle kalmamis, yerlestirdikleri yerin hangi oda ve kacinci parkenin altinda oldugunu, hatta dosemenin nasil kaldirilacagini detayli sekilde ihbar mektubunda acik secik belirtmisler ki savci bey bosuna zaman kaybetmesin.

      Cok sevidigim bir ayet vardir “Biz size sah damarinizdan daha yakiniz” diye heralde bu tertibi duzenleyenlerde askerlere biz size belinizdeki beylik tabancasindan daha yakiniz mesaji vermeye calisiyorlar. Biraz argo olacak ama Abdulcabbar Cabukatlar fikrasi geldi aklima, biz 24 saat kamera kontrolu varmis, yoksa kozmik odaya ozel personel girebilirmis gibi detaylarla ugrasirken kicimizdan damlayan kani gormuyoruz.

      Ordu icindeki sizmalarin boyutu insani gercekten dehsete dusuruyor.

      Cevapla

    • fenerant Says:

      Ahmet Tan Bey;

      Herhangi bir “Kozmik oda” yı hiç gördünüz mü ki kozmik oda da bulundu diyorsunuz.
      Kozmik oda ya girişlerde bile en az 2 şifreli ve kilitli kapıdan geçersiniz, herkes de de oranın anahtarı olmaz. Anahtarlardan biri bir kişi de diğeri ise başka bir kişi de olur. Duvar kalınlığından içerideki dolapların kaç kilitli olduğundan bahsetmedim daha. Bu iki kişi olmadan Kuvvet komutanı hatta Gen Kur Bşk olsanız bile içeri giremezsiniz. ( Not: Bilen biri olarak söylüyorum. ) Siz her odayı kozmik oda sanmayın veya medyanın her manüplasyonuna inanmayın derim. Aramaya konu ofis ; İKK şube deki proje subayının ofisi olup gizlilik dereceli bir ofistir. Bu şekilde onlarca ofis ve oda vardır.

      Cevapla

    • husam cakar Says:

      Sayın Tan,o belgelerin orada olduğunu görev yapan bir çok personel biliyor.Bunlar daha önce dolaplarda duruyor ve yerleri bir kaç defa değiştiriliyor.Kime ait olduğu bilinmediği ve fazla yer kapladığı için yükseltilmiş tabanın altına koyuluyor.Bu konuyla ilgili tanık ifadeleri var.Tezgahı hazırlayan her kim ise son bulunduğu yer için ihbar yapıyor.Daha vahim olan,mahkeme heyeti bu belgeleri görüp incelemeden tutuklama kararı veriyor.

      Cevapla

  9. türküm Says:

    necip hamblemitoğlu’nun köstebek kitabını okuyun lütfen planın nasıl yıllar öncesinden işlediğini göreceksiniz…bizler farketmeden neler yapılmaya başlandığını…Herşeyi anlatıyor…Ama kusursuz cinayet yoktur her katil iz bırakır..Sahte belgeleri düzenleyenler eninde sonunda kazdıkları kuyuya düşecekler…Haberal’a komutanlara Fatih Hilmioğluna ,Silivride ölen insanlara,aydınlara bu zulümleri yaşatanlar ergeç karşılığını görecekler…ne müslümanlıkla,ne insanlıkla alakası var bu insanların..Amerika ise nasıl Mübarek’i çöpe attı anlayana…

    Cevapla

  10. Chronic Anonymous Says:

    PINAR DOĞAN: “BU DAVA HUKUK DEĞİL, KAN DAVASI”

     
    Teshis isabetli.
     
    Fakat, kan davalarinin mahkemeler araciligiyla sonlandirilabildigini gosteren cok ornek yok elimizde.
     
    Optimum cozum, ilgili asiretlerin reislerini bir araya getirip onlari baristiracak (ya da barisi dikte edecek) yeterince guclu/saygin bir hakemde yatiyor gibi.

    Cevapla

    • fenerant Says:

      Siz; size hukuk tezgahı kuranlarla işbirliği yapan kişi veya kurumların hakemliğine güvenebilirmisiniz?

      Cevapla

      • Chronic Anonymous Says:

        ‘Hakem’ deyince 2 ayri sekilde dusunmek gerekiyor:

        Birincisi, eger mumkunse, kamu vicdanina dogrudan hitap ederek, milletin, ahalinin, kamunun (ya da baska hangi isimle anmak isterseniz, onun) hakemligine muracaat etmek..

        Bu, dogasi geregi muglak bir oneridir; cunku, halk/ahali/millet/kamu denen seyler somut olmadigindan, temsilcisinin de kim(ler) oldugu tartismalidir ve hukmun tecellisi cok uzun zamanlar alabilir.

        Sira ikincisine geliyor: Sizin tabirinizle, ‘hukuk tezgahi kuranlar’in agababasinin kim(ler) oldugunu olabildigince saglikli teshis edip, dogrudan onu/onlari muhatap/hedef almak..

        Bu durumda, kim ya da kimlerin hakem olabilecegi kendiliginden asikar olur.

        Ben baska bir alternatif goremiyorum.

        Goremiyorum; cunku, bugune kadar olanlari asagi yukari soyle ozetleyebilirim: Birileri birilerine mantar yetisitiricilik (rutubetli ortamda karanlikta birakip uzerine pislik boca etmek) teknigi uyguluyor, oteki taraf ise ‘gozlerime bakin anlarsiniz’ciliga siginip bir tur suskun savunma yapiyormuscasina zaman ziyan ediyor…

        Sukutun ikrardan geldigini, –duzmece ya da degil– ayyuka cikan ithamlarin bu suskunluk karsisinda hakli oldugunu dusundurtmek anlamina geldigini gormek gerekiyor.

        Soyle de dusunebiliriz:

        Diyelim ki, cok iyi bir arkadasinizla yuruyorsunuz. Yolda arkadasinizin bir tanidigi ile karsilasiyorsunuz. Tanistirildiktan sonra, laf donup dolasiyor ve bu 3nc sahis size agir bir hakarette bulunuyor; fakat sizin o ‘cok iyi’ arkadasiniz –size sahip cikmak soyle dursun– umursamiyor bile.

        Bu durumda, ‘cok iyi bir arkadasiniz’ hatirina bu hakareti sineye mi cekersiniz, yoksa –size sahip cikmayan o ‘cok iyi bir arkadasiniz’in aslinda arkadas filan olmadigini artik idrak edip– o 3nc sahisa haddini mi bildirirsiniz.

        Sizi bilmem, ama ben ikinci alternatifi mesru bulup tercih ederdim.

        Yani, emekli kidemli komutanlarimiz uzulmesin ya da ‘kurum’ incinmesin/zedelenmesin diye susmagi bir yana birakip, soylenmesi gerekenleri soylerdim..

        Biraz gec kalinmis olsa da, galiba ‘manifesto yazmak’ da bu anlama geliyor.

        Cevapla

        • fenerant Says:

          İncinecek kurum mu kaldı?
          Saldıra saldıra yok ediyorlar.
          Kim kime saldırıyor?
          En büyük düşmanımız olarak bildiğimiz Yunanistan bile bu kadar aşağılık davranmadı.
          Böyle devam ederseler gelecekte ne bir ülkemiz ve ne de ordumuz kalır.
          Ha siz nerede olursunuz ben nerede olurum siz tahmin edin.

          Cevapla

  11. merttalay Says:

    Cetecilikle suclanan Taraf gazetesinde bugun yayinlanan bir yaziyi dikkatinize sunuyorum.

    Dermiray Oral

    Fazla alıngan değilimdir, çok şükür paranoyak da…

    Ama birkaç gündür karşılaştığım insanlar gözümün içine bakıyorlar adeta.

    Manasız bakışmalarımız giderek uzuyor.

    Bunun üzerine kimileri küçük zarflar atmaya başlıyor, tepkimi anlamak maksadıyla,

    Herhalde Balyoz’da 163 askere tutuklama kararı çıktığı için ruhumda havai fişeklerin patladığını sanıyorlar.

    Ve yeterince dikkatli bakarlarsa, kutlamayı izleyebileceklerini düşünüyorlar.

    Oysa vaziyet hiç de öyle değil.

    Evet, bir yandan memlekette ilk kez bir darbe teşebbüsü davasının ciddiyetle yürütülmesinden dolayı gayet memnunum.

    Çünkü bu süreci başından beri takip ettim ve naçizane kanaatim o ki, ordunun içinde AKP hükümetini devirmek için kurulmuş bir cuntanın varlığından şüpheye mahal yok.

    Balyoz planı semineri de yapılacak o darbenin ciddi bir tatbikatı…

    Sıkıyönetim ilanı için yaratılacak kaostan, kurulacak milli mutabakat hükümetinde yer alacakların isimlerine kadar tüm ayrıntılar planlanmış.

    Buraya kadar herşey, “Ali bak bu darbe” kıvamında net.

    Fakat itiraf ediyorum, bir yandan da içimde ciddi bir sıkıntı mevcut.

    O sıkıntının kaynağı, Balyoz planında yer alan kimi çelişkili bilgilerin yadsınamayacak varlığı.

    Ve vicdanım bana şu soruyu soruyor: Ya Balyoz dosyası bir şekilde şişirilip asıl plana eklemeler yapıldıysa ve bu nedenle tek bir masum bile sanık haline gelip bugün cezaevine girdiyse?

    Bu soruya, taraf olmanın şehvetine yenik düşüp vicdanı nasır tutmamış hiç kimse, “ne yapalım onlar da darbecilik oynarken düşünselerdi” kıvamında bir karşılık veremez…

    İçimdeki sıkıntıyla ilgili naçizane bu itirafı, fikirlerimin örtüştüğü bir meslektaşıma Güzin Abi muamelesi yaparak anlattım.

    Dinledikten sonra şöyle dedi: “Bence bunu kesinlikle yazma. Taraf yazarı olduğun için birileri bunu kullanır ve davanın kuşkulu olduğu yönündeki çabalara hizmet etmiş olursun istemeden.”

    Genelde nasihat dinlemem, Güzin Abi’nin dedikleri de ters etki yaptı ve ruh halimi kesinlikle yazmaya karar verdim.

    Çünkü bu tarz hesap kitap yapmaktansa hiç yazmamak evladır diye düşünüyorum.

    Her neyse, isterseniz kapıyı çıkarken çekip beni sıkıntımla baş başa bırakabilirsiniz.

    Ama meselenin hallolmasını istiyorsak eğer, bu konuda ilk görev yargıya düşüyor.

    Balyoz kovuşturmasını kılı kırk yaran bir titizlikle yürütüp, olabilecek mağduriyetleri en aza indirmeleri lazım.

    Elbette medyanın da davayı kuşkulu hale getirme çabalarına hizmet etme ya da Balyoz dosyasındaki her satırı kayıtsız şartsız doğru kabul etme tavırlarını terk etmesi gerekiyor.

    Yani memleketin değişimi için en mühim davada top, aslında değişime en çok ihtiyacı olan iki kurumda. Yargıda ve medyada…

    Bu ne yaman havuz problemi anne!

    Cevapla

    • ccgursel Says:

      Biraz da olsa vicdan muhasebesi baslamis bari bazilarinda. Aman askerler basimizdan gitsin de masum insanlar hapse girse de olur diye dusunenlere ithaf olunur bu yazi.

      Zaten nereye kadar yok sayacaklar ki sahtecilik ispatlarini? Yalan dolan uzerine insa edilen ne ayakta durmus ki bu yikilmayacak?

      Cevapla

      • Mavera ün keder Says:

        Bu vicdan muhasebesi değil. Korkudan ödü bilmemnesine karışmaya başlamanın ayak sesleridir. Daha çook dönüşler olacak çete tayfasında. Bekleyip görün.

        Cevapla

    • fenerant Says:

      The Taraf’ın yazarı

      Fakat itiraf ediyorum, bir yandan da içimde ciddi bir sıkıntı mevcut.

      O sıkıntının kaynağı, Balyoz planında yer alan kimi çelişkili bilgilerin yadsınamayacak varlığı.

      Ve vicdanım bana şu soruyu soruyor: Ya Balyoz dosyası bir şekilde şişirilip asıl plana eklemeler yapıldıysa ve bu nedenle tek bir masum bile sanık haline gelip bugün cezaevine girdiyse?”

      diyor.
      Taraf yazarı bile sahtekarlıkları görmüş . Geri dönüş başladı.

      “Balyoz Suç Uydurma Terör Örgütü hakkında dava açılmasını bekliyoruz.”

      Cevapla

    • acracia Says:

      Merttalay:

      Yaziyi paylastiginiz icin tesekkurler. Ancak ufak bir duzeltme yapayim size,
      akli selimle yazan kimse, buna blog yazarlari da dahil Taraf’a topyekun
      “ceteci” demedi. Ceteci de darbeci gibi agir bir itham.

      Ancak, siz israrla ayni etiketleri tekrarladikca, ben de sabirla
      bunlari duzeltecegim. Ama klavyemde “tuy bitti” onu da soyleyeyim.

      Taraf’in saibe altinda oldugu soylendi. Mehmet Baransu,
      Emrullah Uslu, vs icin cok sey soylendi–ki hakli olarak, cok ciddi saibeler
      var. Bunlari cok konustuk. Taraf’in arka arkaya yalan haber yapisi, Balyoz
      cigirtkanligini surdurusu, islak imza olmamasina ragmen israrla Mehmet Baransu’nun
      var haberi yapmasi (ki gorduk O’nun gazeteciligini de NTV davasinda; bir de
      Turkiye’nin Julian Assange’i diyorlar kendisine nasil oluyorsa), sonradan
      Taraf’in yalan haber yapildigi halde *tekzip yayimlamayarak dogrudan olayin
      gazete–yani kurumsal duzeyde–sorumluluk ve elbette ki saibe altina girmesi, bunun
      ortaya koydugu iyi niyet eksikligi, Taraf’i topyekun saibe altinda birakmasi,
      Emrullah Uslu’nun ne idugu belirsiz bir grafologdan 5 harfli CD kapagi fotografiyla
      davaya disaridan mudahil olarak el yazisinin kesinlikle Suha Tanyeri’ne ait oldugunu
      ilan etmesi, Balyoz hakkinda yazi dizisi yayimlayan Ezgi Basaran ile Eyup Can Saglik’in
      Balyoz’da yararlanilacak gazeteciler arasinda olup olmadiklarini son derece cirkin
      bir sekilde ima eder sorular sormasi, Rasim Ozan Kutahyali’nin antisemitik sovenistligi
      (bu O’nu saibe altinda birakmaz, ama Taraf hanesine eksi puan yazdirir),
      vs vs vs. Bir de tabii tartismaktan, blog yazarlariyla yuzlesmekten kacinan Alper Gormus
      var. Butun bunlar Taraf’i bir mercek altina koyuyor evet. Zaman gazetesi gibi degil ama.

      Ancak, burada da soylenen oydu ki, hatta sizi o zaman da ben uyardim, bazi sahislar dogrudan
      yukarida sayilan bazi sebeplerle saibe altinda ise de, bazilari da askeriyeye karsi duyduklari
      –evet kullaniyorum o kelimeyi–kan davasi gibi gecmisten gelen ofkeyle buna goz yumuyor
      ya da “kurunun yaninda yas da yansin” bazli haberler yapiyorlar. Bu insanlar istemeden de olsa,
      bu sahtecilige destek veren guruha katiliyorlar.

      Yani: Birisini cetecilikle suclamak icin delil olmasi gerekir. Biz burada gunlerdir sunu soyluyoruz:

      Neden imzasiz mektuplarin, emaillerin suc duyurusu kabul edildigi ortamda, Hanefi Avci’nin kitabi,
      Edelman’a teslim edildigi soylenen sahte darbe belgeleri suc duyurusu kabul edilmiyor? Arastirilmiyor?

      Israrla insanlara soylemedikleri seyleri soyletiyorsunuz, Merttalay, burada da “ceteci” kelimesini
      yapistirip, burada yazan blog yazarlari ve butun blog yazarlarini da zan altinda birakarak. Belki
      bunlari okumuyorsunuz. Ama siz yazdikca, ben duzeltecegim. Bilginize.

      Cevapla

      • merttalay Says:

        acracia,

        Cetin Dogan tarafindan Taraf’a (tuzel kisi temsilcisi ve bir cok calisanina) dava acildigindan haberiniz var mi? Iddia edilen suclar sunlar:

        ”suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve yönetmek”, ”örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek”, ”örgütün propagandasını yapmak”, ”iftira”, ”suç uydurmak”, ”suç için anlaşmak”, ”devletin güvenliğine ilişkin belgeleri yayınlamak”, ”özel belgede sahtecilik” ve ”askeri casusluk”

        Ilk suclamaya dikkat cekerim. Ne demek bu, “cetecilik” degil mi?

        Cevapla

        • merttalay Says:

          Ayrica herhalde yorumumu dikkatle okumadiniz, “cetecilikle suclanan” yaziyorum dikkat ederseniz. E ortada bununla ilgili acilmis bir dava soz konusu ise, kimi zan altinda birakiyorum?

          Cevapla

        • Mavera ün keder Says:

          Hukukçu var burada sorun aydınlatayım. Evet bu çetecilik. Dönmeleri suçu ortadan kaldırmıyor ama 🙂

          Cevapla

        • acracia Says:

          Merttalay:

          Eger dava acilmis ve hukuki surece girmis ise, ellerinde bir seyler olmali diye dusunurum.
          Ben bu yorumu daha once siz blog yazarlari herkesi cetecilikle sucluyorlar diye soylediginiz
          icin o referans noktasindan hareket ettim. Hatta siz dava acilir diye bir sey soyleyemiyor blog yazarlari demistiniz, hatirladiniz mi? Olayin soylem duzeyinde dile getirilisine dair bir laf zannettim dogrusu; bunun sebebi de genellikle bundan yola cikarak sozler etmeniz.

          Ancak eger olay kanuni duzeye girdiyse, yani elde bir takim verilerle bu asamaya girdiyse, evet dogru, cetecilikle suclaniyorlar demektir. Benim anladigim bu degildi. Bunun icin de uzulemeyecegim, cunku yaptiklarini yukaridaki sebeplerden dolayi cok saibeli buluyorum ve eger
          kanun onunde bir aciklama, bir seffaflik getirecekse de bir an once neler dondugunu anlamamiz acisindan belki bir faydasi olur diye de bekleyecegim. Acilan davalarin iceriklerini bilemem,
          o baska. Ama bence de Baransu’ya bavulu getiren sahsin arastirilmasi gerekir.

          Umarim meramimi ifade edebilmisimdir.

          Cevapla

  12. Mavera ün keder Says:

    Bugün ODATV, polisin delil uydurma işinde abd’ den yardım aldığı itiraflarına ilişkin bir video yayınladı. Bunların arkasının geleceği çok belli zira içerdekilerden bazıları işbirlikçilerini deşifre etmeye karar vermiş anlaşılan. Bir parça aklı olan işbirlikçi şimdiden dönmeye başlayacak elbette. the taraf’ taki bazılarının ki buna yasemin çongar da dahil yazılarında bunun emareleri çoktan belirmeye başlamıştı zaten.

    Cevapla

  13. Mavera ün keder Says:

    HUKUK YOK, FAŞİZM VAR!

    Ergenekon tertibinin en başından beri değişmeyen tek bir hedefi var: ABD’nin bölgesel planlarına direnecek kuvvetleri tasfiye etmek! AKP ve Cemaat de, tertibin sahibi değil, ABD adına uygulayıcılarıdır!

    Odatv yöneticileri, “Ergenekon Terör Örgütü” üyesi olmakla suçlanıyorlar! Çünkü Odatv büyüdü, önemli bir kuvvet oldu!

    Tertibin uygulayıcılarından, “hukukçuluk” oynayan doğal müttefiklerine kadar tüm kesimlere sesleniyoruz buradan: Soner Yalçın, Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Ayhan Bozkurt, yeni mi üye oldu bu örgüte? Bu isimler, üç yıldır soruşturması süren bir örgüte, sonradan üye olacak kadar akılsızlar mı sizce? Hayır şimdi değil, en başından beri üyeyseler eğer, buysa iddianız, şimdiye kadar neden beklediniz evlerini basmak ve gözaltına almak için?

    Kimse kendini kandırmasın. En basit mantık bile, ortada bir örgüt olmadığını, tam tersine, Türkiye’nin ABD karşıtı olan, sağdan sola tüm kesimlerine tertip uygulandığını çırılçıplak göstermektedir! Dahası yaşananlar artık faşizmdir!

    Bugüne kadar, “suçları yoksa zaten serbest kalırlar”, “hukuk her şeyi çözer”, “hukuka güvenmek zorundayız” diyerek kendini kandıran (!) ama bu tavırlarıyla tertibe “doğal müttefik” olanlara sesleniyoruz özellikle: Böyle giderseniz, bir gün sıra size de gelecek!

    Tarihten de mi ders çıkarmıyorsunuz hiç? Alman Rahip Martin Nemoer’i de mi duymadınız hiç?

    “Almanya’da önce komünistleri yok etmek için geldiler. Ses çıkarmadım çünkü komünist değildim. Sonra Yahudileri yok etmeye geldiler. Ve yine ses çıkarmadım. Çünkü Yahudi değildim. Adından sendikacıları yok etmeye geldiler. Ve ses çıkarmadım, çünkü sendikacı değildim. Sonra Katolikleri yok etmeye geldiler. Ve yine ses çıkarmadım. Çünkü ben bir Protestan’dım. Sonra beni yok etmeye geldiler. Ve o an geldiğinde… geriye sesimi duyacak kimse kalmamıştı…” diyen Alman Rahip hiç mi bir şey ifade etmiyor sizin için?

    Sizce yaşadığımız şu günler, 1933 Almanya’sına hiç mi benzemiyor?

    Sıra ona, şuna, buna, son olarak da sana gelmeden, açmayacak mısın gözlerini?

    Cevap ver…

    Vicdanına, yarınına, geleceğine hesap ver!

    Mehmet Ali Güller
    Odatv.com

    Cevapla

    • merttalay Says:

      Mavera komiksiniz kusura bakmayin.

      “ABD’nin bölgesel planlarına direnecek kuvvetleri tasfiye etmek!”

      TSK mi direnecek ABD’ye? Tufeginden topuna, tankindan ucagina butun malzemeleri ABD’den alinan TSK oyle mi? Subaylari surekli ABD’ye, Avrupa’ya egitime giden TSK mi? Madem ABD/Bati dusmanimiz neden NATO’dan cikmiyor TSK?

      Cevapla

      • fenerant Says:

        Tutuklanan subayların büyük çoğunluğununn ABD-AB tek kutubu yerine Türkiye’nin de içinde olduğu ( Avrasyacı ) görüşünde olmaları tesadüf herhalde.

        Cevapla

        • merttalay Says:

          ABD/AB gibi liberal demokrasilerin gorusunde olan subaylar neden darbe planlasinlar ki? Tabii ki dediginiz gibi Avrasyaci (yani Rusya/Cin gibi otoriter/baskici rejimlere ozenen) subaylar icinden cikacak cuntacilar (eger oyleyseler)..Neden tesaduf olsun, buna sasiriyor musunuz?

          Cevapla

          • fenerant Says:

            Mert kardeşim olayı başka yöne çekme.

            Cevapla

          • fenerant Says:

            Otoriter baskıcı rejim mi dedin.
            Ha, ileri demokrasi adı altında Baskıcı totaliter faşizm rejimini kakalamaya kalkan ülkeler var. Bulmaca oldu ama.

            Avrasyacılık tek kutuplu dünya değildir. Özellikle savunma sanayi açısından sadece ABD bağımlısı olmamaktır. Bilmem analatabildim. Kimse siyasal rejimden de bahsetmedi .Konuyu yine başka yere çekmeye çalışıyorsun.

            Cevapla

      • Mavera ün keder Says:

        Komik olan sensin. Çok cahil kaldığını sana daha kaç kez söylemek gerekiyor? Git de biraz “asker haber” sitesi oku dedik sana. Savunma ve saldırı sistemlerimizdeki millileştirmeyi, milli silah yapımında geldiğimiz aşamayı, abd yerine artık yüzümüzü Çin, orta Asya gibi ülkelere çevirmeyi akıl edebildiğimizi, şu anda yaşanmakta olan tüm sorunların da TSK’ nın bu nato’ ya yüz çevirme eğiliminden kaynaklandığını, TSK’ daki Atatürkçü ve milliyetçi subayların üzerine gidildiğini, artık abd’ den silah satın almadığımızı, son genelkurmay başkanları ile geriden gelen subayların artık abd’ ye gitmediklerini, Aselsan’ da milli yazılım uzmanı 4 mühendisin, f16′ ların yazılımını millileştirmeyi başardıkları için öldürüldüklerini vs öğren. Git biraz öğren yav merttalay kişisi! Sen eğitim alma olayına karşı neden bu kadar menfisin ki? Ha unutmadan, bu haberlere ilgili sitenin “savunma” başlıklı bölümünden ulaşabilirsin.

        Cevapla

        • merttalay Says:

          Mavera, kusura bakmayin ama bayag bir dunyadan kopuksunuz.

          http://www.antigazete.com/turkiye-askeri-silah-aliminda-dunya-onuncusu_haberi_731.html

          Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün (SIPRI) askeri silah transferleri raporuna göre, 2009’da Türkiye dünyada en çok askeri silah satın alan 10. ülke oldu. 2008’de 13. sıradaydı.

          Türkiye’nin 2009’da en çok silah alımı yaptığı ülkeler ALMANYA, ISRAIL, GUNEY KORE VE ABD.

          Hem cahilsiniz, hem bilgisiz, hem de bunun farkinda degilsiniz. Ulkemizin en onemli sorununun egitimsizlik degil, verilen egitim oldugunun en guzel kanitisiniz.

          Ayrica yuzumuzu Cin, Orta Asya’ya cevirme gibi onerileriniz de Turkiye’de kendini egitimli zanneden kesimin durusunu ortaya koymasi acisindan ibret verici.

          Cevapla

          • Mavera ün keder Says:

            stockholm yani isveç diyorsun. buna da çok güldüm şimdi 🙂 bu arada ahmet altan’ a sor bakalım neden “sayıştay kanununda TSK niye denetimden hariç tutuldu?” diye bas bas yazıp duruyormuş. Bildiği bir şeyler vardır kesinlikle. Ha? Biraz beyin jimnastiği yapmaya ne dersin merttalay? Birazcık olsun bari be! Azıcık uğraş ha? 🙂

            Cevapla

            • Mavera ün keder Says:

              bak merttalay kardeşim seni biraz daha aydınlatayım: polis ya da asker tanıdığın var mı bilmiyorum ama sorarsan onlar da doğrulayacaklardır ki, büyük uyuşturucu nakliyatlarında önceden bir miktarı ihbar edip yem olarak yakalatırlar. Diğer taraftan da büyük partiyi geçirirler falan. İşte bu taktiği, belli ki ahmet altan da iyi bildiği için çok endişeli. Onun yazılarına çok meraklısın, mutlaka okumuşsundur. Bozuk plak gibi yazar “sayıştay yasası ve TSK hesap denetimi” diye.

              Cevapla

    • fenerant Says:

      Denizci dostumuz güzel yazmış.
      Bana dokunmayan yılan misali davranan toplumumuz var.
      1 torba kömüre veya 1 poşet erzağa oyunu satanlar var bu ülkede.
      Satılan oy’un geleceğimiz olduğunu bile anlamayan bir toplum var.
      Hürriyet bile Soner Yalçın için yazarımız diyemedi bu gün.
      Faşizmin hedefinde Sıra Medya ya geldi.
      Karşı devrim ve ekürileri birazdan detayları yazar.

      Cevapla

    • ihtimal Says:

      Aslinda evlere senlik en iyi makale Washington Post’ta da yayinlanmak uzere, Mehmet Ali Guller ve Dani Rodrik yazarsa elde edilir 🙂 Yazilarinda Dani Bey Turkiyedeki medaya dan ornekler vermek zorunda kalmaz, bilakis birini ortak edebilirdi mesala!

      Cevapla

  14. Mavera ün keder Says:

    çete: Bulg.
    a. 1. Yasa dışı işler yapmak veya etrafındakileri korkutmak amacıyla bir araya gelmiş topluluk. 2. tar. Ordu birliklerinden olmayan silahlı küçük birlik – http://tdkterim.gov.tr/bts/

    taraf bir çetedir. Yukarıdaki 1 numaralı bendin “veya” dan sonraki tanımına uygun bir topluluk. “suç uydurma, iftira atma çetesi”. Yani aslında bir örgüt.

    Sözde ergenekon dava savcısı bir açıklamasında, “ben resmi olarak ergenekon diye isimlendirmedim” demişti. Yani kamuoyu isimlendirmiş bu sözde örgütü. Dolayısı ile ben de bir kamuoyu parçası olarak, “taraf suç uydurma ve iftira atma çetesi veya örgütü” diyorum. Yeni hukuk düzenimizde bu türlü isimlendirmeler için mahkeme kararı gerekmiyor. Birileri atlamış anlaşılan.

    Cevapla

  15. Zeki Says:

    Belgelerin SAHTE olduğunu isbatlamanın yeri burası değil mahkemedir.Ve Türkiyenin yeni düzeni derken doğru diyorsunuz.Sabah erken kalkanın bildiri ve muhtıra okuduğu bir ülke yok artık karşınızda.Yani bu adamlar okadar beceriksiz ki onlarca generali tutuklamak için çakma bir GD hazırlamışlar onu da becerememişler. 🙂 yani bu iddiaya ancak siz itibar edersiniz.CD dışında ki belgelerden neden hiç bahsetmiyorsunuz.Altında kuvvet komutanlarının imzasının da olduğu o belgelerden neden bahsetmiyorsunuz.Size CD hediye edeyim Balyozcuların işine yaramadı belki sizin işinize yarar.

    Cevapla

    • Mavera ün keder Says:

      Ha yani kuvvet komutanları da o kadar beceriksizler ki, darbe yapmaya hazırlandıklarına ilişkin bildirileri imzalayacaklar! Yav sen rumuz değiştirengillerden misin? Bak bu işi TSk da yem olarak atmış olabilir. Hani oyunun içinde oyun da olabilir. Sen bir düşünsene devir dönerse “sahte belge ile asker tutuklatma” nın yargılaması nasıl olur? Burası Türkiye devir an be an değişebilir. Bu son şeklimiz değil tabii ki. Hayır senin taraftakiler telaşlanmaya çoktan başladılar da sen niye bu kadar saçma bir coşku içindesin acaba? İnsan biraz olsun şüphelenmez mi yav? 🙂

      Cevapla

    • fenerant Says:

      Zeki arkadaşımız gelmiş.
      siz Cd verin Biz size balık yerine olta verelim, başka bölge de güzel balıklar var.

      Cevapla

    • Mavera ün keder Says:

      Bir de, hangi mahkemeden bahsediyorsunuz “zeki” bey? Sorgu sırasında açık kanun emrine aykırı olarak sanıklara avukat tayin etmeyi unutan mahkemeden mi? Sürekli “ihsas-ı rey” halinde olan mahkemeden mi? “Yargıçları davanın ortasında beğenmeyen hükümet tarafından hoop diye değiştiriverilen mahkemeden mi? Siz hiç hukukta “tabii hakim ilkesi” diye bir şey duydunuz mu? O ilkenin çiğnendiği mahkemeden mi bahsediyorsunuz? Ben ortada mahkeme falan görmüyorum ki!

      Cevapla

  16. nhizal Says:

    bugün odatv miz basıldı arandı,SONER BEY,BARIŞ BRY,AYHAN BEY gözaltına alındı.site bir süeliğine susturuldu.o sırada diğer sitelere gidim odatv ile ilgili haberleri okudum,yorum yazdım,gördüğüm linkleri tıkladım aradım taradım sora sora bu siteye geldim.ne göreyim,odatv den youmdaşlarım budada karşıma çıktılar.gurbette hemşehrisini gören vatandaş gibi mutlu oldum.merhaba Mavea ün keder,mehaba Fenerant,nelerrr varmış burada böyle?anladığım kadarıyla odatv ye dadanıp yorumcuları katakulliye getirmeye çalışanlardan burdada var.en bilindik sızma yolları şu.inançsızım der aklınca yorumcuların sazan giibi bu yorumlara atlıyacaklarını sanırlar yada inadına damarlaına basmaya çalışırlar.bunları püskürtürdük yeni adla yeni kalıplala bıkmadan yin gelir sonu gelmeyen polemiklere girerlerdi.amaçları odatv ye yorumculara yanlış yaptırtmaktı.baktılar olmayacak doğudan harekete geçip odatv yi bastılar.bizi korkutup sindirebilecekler mi tabiki HAYIR.biz efaandumda da HAYIR dedik,bugünde hayır diyoruz.biz bu vatanı parayla satın almadık.bu bize dedelerimizden kaldı,bizde torunlarımız bıakacağız.öylr üüç beş zibidiye hadi üç beş demeyelim daha çok zibidiye pabuç mu bırakacağız.bizde odatv de diğer onurlu sitelerde burada dimdik ayaktayız.uydurulan yalanlar en karşıtları bilr isyan ettirmeye başladı.atık mızraklar çuvalı delmeye başladı.akp ve yandaşları için sonun başlancımıdır nedir?

    Cevapla

    • fenerant Says:

      Hoşgeldin nhizal. Biz her yerdediz.

      Cevapla

    • Mavera ün keder Says:

      heyyy! nzihal de burada! Hoşgeldin üstad! Sorma ya burada balyoz davası için hala sahte delilleri “acaba, olabilir mi” şeklinde tartışan ya da “hukuksal dert anlatma” veya ingiltere’ nin işinin bitmesi ve masraflarının getirisinden fazla olması nedenleri ile çekilme niyetinde olduğu sırada Hindistan’ dan dünyaya mücahit, pasif direnişçi vs şekillerde yutturulan gandi tarzı mücadele arayışlarında olanlar var. gandi’ nin ne işe yaradığını da böylece anlamış oluyoruz. Meğer Atatürk tarzı direniş ve mücadelenin antitezi imiş. Hayır bu arkadaşlara öyle fazla bir şey de demiyorsun ama o kadar alınganlar ki yazılarına çok dikkat et zira oturduğun yerden klavyenle bu naif insanları yanlışlıkla öldürebilirsin. O kadar yani.

      Cevapla

    • Mavera ün keder Says:

      İşin kötü tarafı ne biliyor musunuz? Bu gece, bir sürü masum adam içerde. Cezaevindeler. Sahte belgelerle cezaevindeler. Uyku tutmuyor çünkü biliyorum ki masumlar. Masumlar biliyorum çünkü onların masum olduğuna inanan ve davaya vakıf bir sürü hakimi görevden aldılar, yerlerine hukuka uygun bir “arama kararı yazmayı bile bilmeyen” hakimleri atadılar. Masumlar biliyorum çünkü hakim ve savcılarla nasıl uğraşıldığını biliyorum. Masumlar biliyorum, çünkü masum olmasalardı yargı ile bu kadar uğraşma gereği duyulmazdı. İşte onları düşünüyorum şu anda. Düşünüyorum çünkü görevleri süresince dağlarda derme çatma masa ve sandalye tepelerinde tünemiş vaziyette bu memleketin, hatta çatıştıkları insanların götürülmek istendiği uçurumu kapatmaya çabalama yolunda evlatlarından, eşlerinden ayrı yıllarca, gece-gündüz demeden hizmet verdiler. Bizler uyurken onlar nöbet tuttular. Hem de erlerinin yanıbaşında nöbet tuttular çünkü gözlerimle gördüm. Denizlerde veya havada da. Düşünüyorum çünkü onlar eski meslektaşlarından farklı olarak memleketlerinin menfaatinin nerede olduğu konusunda kafa yordular. Düşünüyorum çünkü onlar uzun vadeli milli yarar-zarar hesabı yaptılar ve rotalarını değiştirme gereği duydular. Düşünüyorum çünkü onlar şeytanın işine gelmediler.

      Onlar şimdi ne yerler, ne içerler? Canları birşeyler yeyip içmek ister mi? Sigara mı tüttürürler? Ne konuşurlar, ne dertleşirler, nasıl beklerler? Düşünüp duruyorum işte…

      Cevapla

      • fenerant Says:

        Hüzünlendirdin beni. Yazarak kafamı dağıtmaya çalışıyorum.
        Ama orada 35 yıllık onlarca arkadaşın ve dostun var iken; üstelik çoçukken aynı okula gittiğin onlarca kişi olunca ve eşlerine, hatta çoçuklarına kadar tanıyorsan, bir çoğunun evlendiği, çoçukların doğduğu günlerde yanında olmuşsan daha da zor oluyor. Allah hepsine sabır ve metanet versin.

        Cevapla

  17. nhizal Says:

    daha ısınmadım.bir hızımı alırsam katliammı yaparım dersiniz sn Fenerant.sora sora bağdat bulunurmuş derler.bağdattan geriye ne kaldı bilmiyorum.çekirge sürüleri orayıda silip süpürmüşlerdir.hani o busha ayakkabısınız fırlatan gazeteci vadı ya adını unuttum o adam bayıldım.ben bi ayakkabı manyağı olarak bu ara ayakkabı alımlarımı artırdım.çok lazım olur diye düşündüm.yenilerini giyiyorum diğerlerini birilerine atmak için hazır tutuyorum.kalvyeyle atmak mümkün olsaydı zaten hiç ayakakbım kalmazdı.neyse binlerce ayakkabı yurduma fda olsun.teşekkürler sn.Fenerant.hoçbulduk arkadaşlar.bundan böylr sık sık uğrayacağım.görüşmek üzere.bi odaya bakıp geliyorum.

    Cevapla

    • fenerant Says:

      odatv nin ilk baskını bu gün olmamıştı sanırım; daha önce 3 kafadar da basmıştı odatv yi sanırım.

      Cevapla

    • Mavera ün keder Says:

      Sevgili nzihal, aman ha öyle “ayakkabı fırlatma, yumurta atma protestolarını falan destekleyici” yorumlar da yazma! Naif arkadaşlar bunlara da karşıdırlar. Dünya sembolik de olsa che için ölüp bitmeye devam ederken, onlar hala “tecavüzcümüzü konuşarak ikna edelim” modundalar. Doğru aslında, karşı taraf belki de konuşularak ikna olur ha? Ne dersin? Bu arada balyoz davasının yeni hakimi konusunda açık istihbarat sitesinde Fatma Sibel Yüksek birşeyler yazmış. Sen de oku bak ilgini çeker. IP numaraları konusunda ise çok tasalanmayın sayın yorumcular. Önce cezaevlerinin biraz boşaltılması lazım. Yalnız ekonomik kriz kapıdaymış ve çin abd’ ye bu sene büyük bir oyun oynayıp mali yapısını sarsacakmış diye duyumlar var. Malum iran israil’ e dalmak için fırsat kolluyor. Cezavinde adam beslemek de zahmetli ve masraflı iş. Ayrıca daha sırada sayısı belirsiz muvazzaf ve emekli subay var. Yakın geçmiş genelkurmay başkanları da cezaevine yollanacakmış diye bir yazı var muhalif haber sitesinin bugünkü yayınlarında. Sıramız gelince biz de gideriz artık içeriye de belki bizleri beslemek istemeyecekleri için yollarda haklayıp sonra da “genç yaşta kalp krizi geçirdi zavallı” dedirtebilirler de. Nasılsa yandaş medyaları var. Amirleri neyi servis etse yalayıp yutarlar. Ne yapalım, kader böyleymiş der gideriz bizler de.

      Cevapla

  18. nhizal Says:

    ya bu sayfa düzenine henüz alışamadım.Mavera ün kederle Feneantın yorumlaını kaıştırmışım.ama sonuçta ikinizde aynı sitenin yorumdaşlaı olarak eski değil eskimeyen dostlasınız.ikinizede selamlar.

    Cevapla

    • fenerant Says:

      oda da değişiklik yok. Samanyolu ve bugün gazetesi Soner Yalçın’ın, Yalçın Küçük’ü tanımasını ergenekon örgüt üyeliği olarak tanımladı. Anladığım kadarı Soner bey ve sitenin diğer yöneticileri tutuklanacak.
      Samanyolu yazmış, suç belli; savcılık ve mahkemeye de gereğini yap diye ima da bulunuyor..

      Cevapla

      • Mavera ün keder Says:

        Tutuklayacaklar maalesef. Ama ben artık bu işin dönüm noktasına girdiğine iyiden iyiye inanıyorum. Bu videonun servis edilmesi tuhafıma gitti doğrusu ve tek video da değil bence bu. Sanırım devamı gelecek. Belki de onun için arama yaptılar sevgili Soner Yalçın’ ın evinde ama zaten “asker haber sitesi” de aynı videoyu yayınlamıştı. Demek ki tek kopya değil ortalığa çıkarılanlar.

        Cevapla

  19. Mavera ün keder Says:

    Burada “siteye uğrayıp da bilgilenme olanağına kavuşma umudu taşıyanlar” için endişelenenlere bir cevap verme gereği duyuyorum. Merak etmeyin bu siteye gelip de yazıları okuyan birileri zaten ya o görüşten ya da bu görüşten yeterince bilinçlidir. Bu tür sitelerden “haber alınabiliyorsa” faydalanılır. Ama genel olarak bu tür siteler, karşılıklı atışma ortamı yaratır.

    Bu blog sitesi, her orta zekalı insanın kavrayabileceği gibi, sözde balyoz davası sanığı sn. Çetin Doğan Paşa’ nın masumiyetini ortaya koymak için kurulup düzenlenmiş bir site. Buraya kadar sorun var mı? Yok sanırım. O halde siteye gelip de “ama kuvvet komutanlarının imzalarını taşıyan darbe bildirileri var, buna ne diyeceksin?” tarzı adeta sitenin kuruluş amacına hakaret eden bir yoruma, “halt etmişsin nerde var ıslak imzalı darbe bildirileri? atma, uydurma yalancı kişi!” tarzında bir cevap vermek de yakışır yani. Zira konu artık o raddeye gelmiştir. Paşa hakkında delil uydurulmuştur, ıslak imzalı belge de yoktur, bilgilenmek isteyenlere duyurulur” tarzı okkalı cevaplar, “möhürü ampule bas gız” cı vatandaşlarımızın daha iyi anlayabileceği bir dildir. Değilse TCK, CMK, ACY, AİHS şu şu şu maddeleri doğrultusunda değerlendirildiğinde, delil toplama usulleri yasalara, uluslararası mevzuata ve hukukun genel ilkelerine aykırıdır, tutuklama bir tedbirdir, yasal koşulların ciddi anlamda gerektirmediği durumlarda tutuksuz yargılama esastır, ortada “tabii hakim ilkesi” nin çiğnenmesi durumu mevcuttur, bu yargılama baştan itibaren sakattır, in dubio pro reo kuralının derhal beraate götürebileceği vakıalar sözkonusudur vs gibi cümleleri bilmesi gerekenler zaten biliyor, bilmezlikten gelenler de zaten bilmezlikten geliyorlar. Yorumu şöyle bitirebilirim: “Siz hiç hayatınızda “hırsızlık da yapsalar, yolsuzlukta yapsalar, adaletsiz de olsalar, inadına akepe!” diyen akepelilere ya da “demokrasi ve hukuk tarzı teferruatlar sadece yolumuzda kullanacağımız vasıtalardır” diyen cemaatçilere rastlamadınız mı? Yazık, büyük kayıp! Çünkü bunların iflah olabileceklerini zannediyorsunuz. Atatürk’ ün “gaflet” dediği durum işte!

    Cevapla

  20. nhizal Says:

    sevgili Mavera ün keder dolaşıp dolaşıp geliyoum,senin o bahsettiklerin “olsun haram yeseler bismillah diyerek yiyorlar” diyorlar.haram-bismillah uyumsuzluğu onların uyumsuzluğunu ortaya çıkarıyor.bilmiyorum biz öylr gömedik,öyle öğretmediler büyüklerimiz.haram islamda affedimeyen günahlardandır.onu nasıl brcerdiler besmeleyle ikili haline getirdiler anlamıyorum.hesaplarını nasıl verecekler bilmiyorum.Muharrem İncenin dediği gibi yatacak yerlei yok.atık mezarlarında dik otururlar netekim.

    Cevapla

    • Mavera ün keder Says:

      Sevgili nzihal, o işe hocaları şöyle bir şekil uydurdu: “mübah”… Yani, “gittiğimiz islami yolda hangi günahı işlerseniz işleyin, önemli değil, bu mübahtır, af görür”. işte bu “mübah” işi ile önü alınamaz artık onların. Hoşgörü ve saygı çerçevesinde yani.

      Cevapla

  21. Mavera ün keder Says:

    fmeraklı, giderayak yorumunu gördüm de cevabı buraya yazayım dedim. Yukarısı karışmış biraz.

    Ortada “handle with care” tarzı bir durum sözkonusu bile değil. Davanın hakimi şaibeli, mahkemesi şaibeli. Siyasi yani. Ortada mahkeme falan yok!!! Umutsuz vaka senin anlayacağın (kusura bakma ama yine anlamak lafını kullandım-senin için ne kadar zor olduğunun farkındayım). İşte bu durumu Türkiye’ nin geneli anladı, diğer geneli de anlamazlıktan geldi ama sen hala gerçekten anlamamış gibi bir durumdasın? Bak Çetin Doğan Paşam dedi ki, “avukatlarımızı çekeceğiz”. Bu ne anlama geliyor kavrayabildin mi acaba? Kavrayamazsın gibime geliyor da. Ben söyleyeyim: “Ortada mahkeme yok” diyor! Neyse. Şimdi ben burada bir gündür varım. Senin üstün zekan(!) ve üstün ifade yeteneğin(!) sayesinde anlıyorum ki, benim buradaki yorumlarım davaya zarar veriyormuş. Bu lafın karşıt kavramından ne çıkıyor ortaya? Demek ki sen ve senin gibilerin yazışmalarının bu davaya faydaları varmış. E be güzel kardeşim, o halde neden şimdiye kadar bu nezih yazışmalarınızla kurtaramadınız Paşamızı da şu anda cezaevinde? Neden davayı irdeleyen hakimler gitti de yerlerine ömer diken gibi biri geldi? (hakkında bkz. açık istihbarat sitesi). YAV KARDEŞİM BU DAVAYA SİZİN BURADAKİ YAZIŞMALAR ÇOK FAYDALI OLDU DA, PAŞAM BERAAT ETTİ DE, BİZ GELİNCE Mİ TEKRAR İÇERİ ALINDI? Sende hiç akıl, mantık gibi melekelerden mevcut mu? Yani sn. Pınar Doğan ve eşi alttan alıp, nazik davranıp, yalvarma modunda durunca dava da faydalı bir şekilde sonuçlanacak öyle mi? Ne içtiysen sakın bana söyleme, aynısından istemiyorum oldu mu? 🙂 Ayrıca sen bu sitenin sahipleri hakkında fazla ahkam kesmiyor musun? Belki de artık liberal değillerdir? İdeoloji değiştirmişlerdir? ahmet altan bile yazdı ya “birileri gelip babamı alsalardı alanlara tekme tokat girişirdim” diye? Sizin ünlü liberal yasmin çongar hanımefendinin bir zamanların türbanlı milletvekili merve kavakçı hakkında yazdığı hakaret yazısı yok mu ortada ve üstelik bir de türbana neredeyse küfreden o ünlü yazısı? Şimdi ne yazıyor türban ve türbanlılar hakkında? O yazdıklarını nasıl unutabilirsiniz ki? İzin verilirse yarın koyayım bu siteye! Onlar bile ideoloji değiştirip dururlarken hem de semirdikleri yerde, insanın babası haksız yere tutuklanıp durunca kimbilir hissiyatı ne olur? Hem liberal var, liberal var! Yav siz hiç mi okumazsınız? Neden okumuyorsunuz da bozuk plak gibi aynı şeyleri yazıp duruyorsunuz? Bak sana tutuklama koşullarını bile yüzeysel de olsa yazdım, rehberlik ediyorum, aydınlatmaya çalışıyorum ama hala anlamamakta ısrarlısın? Tam şimdi burada kısasa kısas gerek senin de iyiliğin için. Seni de içeri atmalılar uyduruk belgelerle ki olayı anlayabilesin! Suçunu bile bilmeden yıllarca cezaevinde kalsan acaba o kafanın içerisinde bir iki kıpırtı olur mu ki? Son olarak; Çin komünist bir devlettir. Çin yani, kendisi Asya’ da bir devlet olur. Yüzölçümü ve nüfusu büyüktür, çekik gözlü, çıtı pıtı, çalışkan insanları vardır. Mao liderliğinde komünist bir rejim kurmuştur. “Komünizm nedir” meselesine gelince… Şimdi burada google’ lıyoruz zira artık yoruldum. Ama bu gece de durumu kavrayamazsan söz yarın sabahtan itibaren sana yardımcı olmaya devam edeceğim. Hani bir milliyetçi olaraktan komünist bir ülkeye emperyal bağlılık duyuyorum ya? Kavram kargaşası modundan çıkarsan belki bunları daha rahat anlarsın diye umut ediyorum. Yoksa nafile mi? Neyse site sahipleri tarafından kovulmadığım sürece senin gibileri eğitmeye devam etmekte ısrarlıyım. Şaibeli mahkeme, şaibeli delil, tutuklama kriterleri vs konularda. İleride sana faydası olacak gibime geldi bir an 🙂

    Not: Bana militarist dediğine göre sana bir tavsiye: Madem araştırmaya meraklısın, o halde araştır bakalım dünya genelinde ileri demokrasi örnekleri olan batılı ülkelerin askeri harcamaları ne kadarmış, Türkiye’ nin askeri harcaması ne kadarmış? Sadece silah alımı falan demiyorum bak! Özellikle de Fransa, Almanya ve İngiltere’ ye bir bak. abd’ yi saymıyorum bile! Bizden kaç kat askeri harcama yapıyorlarmış, bir öğren! Ama bulmayı beceremezsen söz yarın o konuda da sana yardımcı olacağım.

    Cevapla

  22. acracia Says:

    Fmerakli:

    Bunu buraya tasiyorum, arada kaynamasin:

    Fmerakli:

    Sizinle cogu zaman tokusuruz, ama ayni dalga boyundan. Ve size katiliyorum.

    Sonucta Pinar Dogan ve Dani Rodrik bu blogu kamuoyunu bilgilendirmek icin kurduklarini soylediler defalarca. Yaptiklari ifsalar da zaten kavga yaratmak icin degil, kamuoyunu bilgilendirmek amacli. Cogunlukla yorum yerine ifsa edilen bilgiler, carpitilarak degil, ozenle seffafligi konularak veriliyor.
    Bir bilgi istendiginde yukluyorlar, insanlari mumkun oldugunca bilgilendirmeye calisiyorlar. Bu konuda konusuyorlar, kamuoyunda bir bilinc olusturmaya calisiyorlar. Yani bu blogun amaci cok acik.
    Zaten kavga isteseler, yorumcularin birbirlerine hakaret ve kufur iceren mesajlarini silmezler.

    Burayi gazetecisi de okuyor, dusunuyor (bir cok gazetecinin buraya ve tartismalara cesitli ortamlarda referans verdigini gordum, burada sathi degil dogrudurust tartisilanlarin bir cok kisiyi dusundurttugunu de bilfiil biliyorum–ama oyle, ama boyle), bu konu uzerine dusunen akademisyenler de okuyor, ogrenciler, okuyacak gazetesi kalmadigi icin farkli bilgi almaya calisan da, ikna olmadigi halde neler donuyor diye bakan da okuyor. Hatta eminim davanin savcilari da okuyordur.

    Yani kavga amacli site cok iken, burasinin boyle bir ozelligi var.
    Sizin benim gibiler o kavga amacli sitelere girmezken, buraya geliyorlar. Ve sizin benim gibiler de azimsanacak bir guruh degil.
    Ve bu guruhtan burada ortaya konan argumanlardan bir seyler cikaran insan da cok. Ama muspet ama olumsuz.

    Diger taraftan, su son birkac gundur cok tuhaf olaylar yasandi, bu yasananlar insanlari iyice kiskirtip radikallestirmis olabilir. Bu da uzucu tabii. Ben blogunuzun sinsi manipulatoru olarak sukunetle izliyorum simdilik. Hos ben genelde blogun işkilli vatandaşı (concerned citizen) olarak gorup gulmusumdur kendime, gecenlerde nasil isletildigimi hatirlarsiniz, ama tabii kendisi ofkelenip baskalarini da radikallestirmeye, saf tutmaya calismanin da burayi okuyan ciddi bir grup icin geri tepecegi acik.

    Pinar Dogan ve Dani Rodrik en basta kufur ve hakaret silmekle boyle bir ortam istemediklerini ortaya koymalarinin yanisira, ayni dediginiz gibi:

    “Ben acik soyleyeyim, o kadar elestirmis olmamam ragmen simdi Dogan ve Rodrik icin de samimi bir sekilde uzuluyorum. Zira onlarin bu blogta yazdiklari ile ilgili kamuoyu algisinin olusmasinda yazilanlarin bizatihi kendileri degil kimler tarafindan ve ne sekilde ve hangi argumanlarla desteklendigi de gayet onemli… Bu anlamda Odatv’nin kapatilmasindan sonra bloga eklenen yorumlardaki nobranlik, soylediginiz gibi davaya en buyuk zarari veriyor…”

    Size katiliyorum. Sizin sık sık dediginiz gibi: bekleyip gorecegiz.
    Ortam cok karisik. Bir cok kisi cok kizgin. Bu tutuklamalara isyan etmemek, OdaTV’de olanlara “neler oluyor?” dememek cok zor. Sanirim herkes bir hedef ariyor kendine. Bu da cok yazik. Ve bu infial ortamlarindan neler cikacagini bilmek cok zor ve Turkiye’de cidden endise verici seyler oluyor. Ama herseyin verilecegi kavganin yeri ve muhatabi ayri. Iste sorun da bunun tam kestirilememesinden veya su anki kizginlikla anlasilamamasindan kaynaklaniyor bence.

    70’lerde bir soylem vardi, gecenlerde Bulent Bey de soz etmisti, kendisi istedigi cizgide yuzde yuz olmayana “komunist” ya da “fasist” yaftasi yapistirilirdi. Pek bir sey degismedi. Sadece yaftalar degisti. Insanlar daha da radikallessin diye baskilar artti. Bunu da dort koldan gormek mumkun.

    Su gunlerin sonu hayrolsun diyorum sadece.
    Selamlarimla.

    Cevapla

  23. acracia Says:

    Can Bey,

    Bu mesaj da kaynamasin, buraya cekiyorum:

    Can Bey,

    Sizinle bir kac ortak noktamiz var.

    Birincisi, bakin ayni sorulari bugun ben de soruyordum kendime. Su manzarayi gordukten sonra hala ayni mi dusunuyorsunuz, bilmiyorum. Cuma gununden beri olanlar, insani radikallestirebilecek kadar cileden cikarabilir, haksizlik duygusu cok yogun yasanabilir. Inanin, bu duygular bana cok asina. Ama sakin olmak cok onemli. Buraya akbaba gibi buraya ususen ve blog yazarlarina, burada yazan diger insanlara saldirarak
    zevk cigliklari atarcasina saldiran acaip bir guruh vardi; Pinar Dogan’a babana hapiste lazim olur kazak or diyenlerin, Dani Rodrik’e sacma sapan saldiranlarin, irkcilarin, vs goruntusu cok nahostu.

    Su son gunlerdeki davayla ilgili goruntunun en hafif deyisle bana cok sevimsiz geldigini, hatta Fenerant IP adreslerini birkac kere soz konusu ettiginden beri de buraya yazanlarin guvenliklerini dusundukce de o sahislar adina endise duyuyorum.
    (Bu arada belki bu konuda bizi bilgilendirirsiniz; buraya Turkiye’den yazanlar var?)

    Ancak ikinci noktaya geleyim: bunu da kendisi de sıkıntılar yasamis birisi olarak dile getireyim; bence en zoru sakin kalmak. Bakin Karsidevrim bize aslinda birkac gun once neredeyse gaipten haber verircesine buyuk harflerle “panik” icindesiniz diye yazmisti; bilmis gibi. Tesaduftur belki, ama kimbilir, belki de degildir? Belki de bilip de gelmistir. Sizin O’na yazdiklarinizi okurken aslinda bir cok konuda benzer supheleri paylastigimizi da gordum. Bu son gunlerde topyekun olanlar bir tesadufse eger, cidden cok ilginc. Sizinle hemfikirim. Ama eger tesaduf degilse ve bu bir taktikse, o zaman
    ona karsi da dayanikli olmak icin sakin kalmak gerektigine inaniyorum. Ben asker degilim. Savasi bilmem. Ama mucadele verdigim cok haksizlik oldu su hayatta, ben formulu yilmadan mucadelede buldum. Ama moral bozmak da bir taktiktir. Eger su anda ust uste olanlar bir tesaduf degilse, ki supheliyim, bu da kamuoyunu aleyhe cevirmek icin bir manevra. Bundan sonra ne yapilabilir? Buna herkesin verecegi cevap baskadir. Ama bence burada yaptigimiz seyi devam ettirebiliriz en azindan.

    Bakin bu da ucuncu ortak buldugum nokta idi sizinle: bakin bu blogu sirf bizler okumuyoruz. Turkiye’de sesi kisilan bir cok kisiye, sansur uygulanan bir cok siteye ve ortama, kisitlanmaya calisilan konusma sahalarina bakarsak, insanlarin ciddi bilgi alabilecekleri alan daraliyor.

    Bu yuzden ben buraya ilk basta sadece neler donuyor diye yazmaya baslasam da, daha dun de dedigim gibi, ikinci bir sebeple daha yaziyorum simdi: bu bloga bilgi edinmek icin gelen birileri olursa “basina tas dussun” “asil sensin su, bu” disinda da bir seyler okusun. Siz de ayni kaygiyi paylasiyorsunuz goruyorum. O basortusu somurusu yapan kisinin maskesini dusurdunuz, fena mi oldu? O bakis acisiyla okumaya baslayan birisi, belki bunu yutabilecek birisi simdi okuyunca farkli bir resim bulacak.

    Bakin ben de isi gucu biraktim, buraya hem neler oldugunu anlamaya kendim calistigim icin, hem de sonradan bilgi edinmek icin birisi okuyorsa en azindan derli toplu fikirler bulabilsin diye az mi analiz yaptim? Farkli sesler duyulsun, one israrla surulen argumanlara, hem adalet/sizlik duygusu ve sorumluluguyla hem de aman burayi okuyan bir kisi bile bu gerceklerden haberdar olabilirse, bunun bir de bu boyutunu dusundurebilirsek kardir dedim. Bunu hem kendim bir taraftan neler oluyor diye dusunurken, hem de basinla yakinen ilgili birisi olarak, bilgilendirici olsun bilinciyle yapmaya calistim sonralari. Ha her zaman o bilincle yapabiliyor muyum? Hayir. Yani, iste goruyorsunuz, burada Bekir L Yildirim ile bile muhatap olduk.
    Ama burayi sonradan okuyup neler oluyormus diye bakinan insanlar icin degisik bakis acilarini duymalari gercekten de azimsanamayacak derecede onemli seyler.

    Bu yuzden de birbirine kufredip yafta yapistirmaya merakli cok site var. Onlara kim bilgi almaya gidiyor? O siteyle zaten ayni fikirde olanlar. Kim saldirmaya gidiyor? Zit fikirde olanlar. Oysa ortada basindaki sansur yuzunden bilgi edinemeyen cok ciddi bir guruh var. Bu siteye ben her turlu insanin geldigini dusunuyorum. Ama burada birbirimizle konusurken bile, hem kendimiz bir seyleri anlamaya calisiyoruz, hem de biz bunu yaparken baska bir ortamda olamayacak bakis acilarini sunabiliyoruz.

    Bu da iste bu dava hakkinda bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanlar icin onemli. Ayni fikirde olmayalim, ama bunlari ortaya koyalim. Cunku bu cidden cok tuhaf bir dava ve bence mucadele daha yeni basliyor. En azindan benim gibi dusunsun dusunmesin, buradan bilgi almaya gelen birisi kavga yerine, mantikli argumanlar okusun, bir derdim de bu oldu artik. Ama bu zamanla olustu. Dikkat ederseniz buraya gelip abuk sabuk genelleme yapanlarin tarih hatalarini da mumkun oldugunca duzeltmeye calisiyorum ben. Bu da o kisiyi ikna etmeye calistigimdan degil. Sonradan gelip birisi okursa bilgi sahibi olsun, bunu da dusunsun diye. Derdim biraz da bu.

    Yoksa bu kamplasma, basin uzerindeki bu bilgi manipulasyonu ve kirliligi goruntusu
    varken, burasini en azindan mumkun oldugunca diger sitelerdeki gibi kavga degil, farkli gorusleri mantikli bir sekilde verici goruntude de koruyalim diye dusunuyorum. Anlatabiliyor muyum?

    Yorum yapan acracia — 15 Şubat 2011 @ 02:36 | Cevapla

    *

    Bir de ek yapayim: basortusu somurusu dediginiz sahsin yazdigini okumadim. Sizin dediginizden hareketle soyluyorum. Ben isteyen basini baglasin, isteyen acsin diye dusunenlerdenim. Ama o tartismanizin ucunu kacirdim ben en son. O yuzden sizin soylediginizden hareketle yaptigim bir yorumdur. Kendim okumadim. Netlestirmek istedim.

    Yorum yapan acracia — 15 Şubat 2011 @ 02:41 | Cevapla

    Cevapla

    • acracia Says:

      Son bir ek: Bu verdiginiz ornek herhangi bir ornek olabilirdi. Is basortusu olunca icim rahat etmedi; malum uzerinden cok tartismanin dondugu bir konu. Ama mesela konu irkcilik, vs olabilirdi, ben dogrudan sizin verdiginiz ornek uzerinden konustum, ancak ben her tur konuda bir konuyu buraya tasiyanlar oldugunda, once anlamaya calisiyorum, eger arkasinda kotu niyet sezersem o zaman soz ediyorum. Bunlarin ifsa edilmesinin de onemli oldugunu dusunuyorum. (Simdi basortusu uzerine cok tartisma dondu, icim rahat etmedi, bu eki yapayim dedim. Kimseyi rencide etmek istemem.)

      Bir de IP adreslerini bugun Fenerant bir kac kez dile getirip burada yorum yazanlara da sira gelecek diye fikir beyan ettigi icin, ben Turkiye’dekiler icin endiselenmistim. Isin o kismini atlayabilirsiniz, cunku yukarida farkli bir aciklama getirmis.

      Cevapla

  24. acracia Says:

    Dipnot.tv’den Pinar Dogan’in cevapladigi sorular, daha once konulduysa da ben gormedim.
    Bunu da su cumleyi gorunce, yukarida dusunduklerimi yazdiklarimla uyumlu oldugu icin
    ekliyorum:

    “Bundan sonra daha da canla başla çalısacağız ve hem yurtiçinde hem de yurtdşında insanlari bilgilendirerek Türkiye’nin içinde bulunduğu ürkütücü duruma dikkat çekeceğiz.”

    Bilginize.

    Link:
    http://www.dipnot.tv/4401/Pinar-Rodrik-Dogan-Sahte-belge-cetesi-daha-cok-calismis.aspx

    Balyoz davasındaki tutuklamaların ardından Emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın kızı Pınar Doğan Rodrik Amerika’dan Dipnot.tv’nin sorularını cevapladı!

    Son tutuklamalar için ne düşünüyorsunuz diye sorduğumuz Pınar Doğan Rodrik yaşananlar ile ilgili olarak şunları söyledi:

    Mahkeme kararının gerekcesi henüz elime geçmedi. Ancak, takip edebildigim kadarıyla tutuklamalar icin Gölcük’te çıkan belgeler öne sürülüyor. Oysa Gölcük’ten çıkan belgelerin –kanıt değeri açısından– bavuldan çıkan belgelerden hiçbir farkı yok.

    Gölcük’ten “10 çuval dolusu Balyoz belgesi” ya da “Balyoz belgelerinin imzalı asilleri” çıktı deniyor. Kesinlikle doğru değil. Elimizde hem el koyma tutanağı hem de emniyetin hazırladıgı tespit tutanakları var. Gölcük’ten çıkanlar yine dijital belgeler. Örneğin, Baransu’nun bavulundan çıkan 11 nolu CD’nin aynısı Gölcük’ten de çıktı (Gölcük’ten çıkanın içinde fazladan sadece bir Word dökümanı daha var). Bu CD’nin Donanma Komutanlığı’ndan çıkmş olması bu CD’yi gerçek mi yapar? Hayır.

    1nci Ordu’nun kozmik odası ve arşivlerine girilip nasıl dışarıya seminerin ses kasetleri çıkarılabildiyse, Gölcük’te de istihbarat şubesine de aynı şekilde girilip çıkılmş. Birinde kimi belgeler dışarı çıkarılıp sahte CD’lerle paketlenip bavula konuluyor, diğerinde ise hazırlanan sahte dijital belgeler, Donanma’daki “zula”ya, yüzlerce kitap, dergi, kaset arasına yerleştiriliyor.

    Üstelik Gölcük’ten çıkan ve 2002-2003’de hazırlandığı iddia edilen bu dijital belgelerin sonradan üretildiğine dair bariz kanıtlar var. En basitinden, 2003’de hazırlanmış gibi görünen bir belgede bir personel TCG Alanya gemisinde çalışıyor olarak listelenmis. Oysa 2003’de Türk Donanması’nda böyle bir gemi mevcut değil. Bu geminin inşası Almanya’da bittikten sonra 2005’de Türkiye’ye getirilip bayrak çekiliyor. Bu belgelerde başka onlarca fahiş hata var. Belgelerin imza hanelerinde isimleri beliren subaylar, isimlerinin altına ileride alacaklari rütbeleri yazmışlar, kimi zaman kendi isimlerini yanlış yazmışlar. Belgelerin üst verilerinde belgeleri hazırlamış gibi görünen kişiler o tarihlerde ya yurtdışında, ya da açık denizde görevde.

    Kaldi ki, Baransu’nun bavulundan çıkan 11 no.lu CD’deki tüm tarih tutarsızlıkları Gölcük’ten çıkan 1 no.lu CD’de de aynen var, çünkü 1 no.lu CD, 11 no.lu CD’nin hemen hemen aynısı. Yani Gölcük’ten çıkan CD’de de güya 2003’de hazırlanmış belgede Yeni Recordati ilac firması var, Medical Park Sultangazi hastanesi var (ki bu şirketlerin bu isimleri 2008 ve 2009’da aldıklarını biliyoruz).

    Yeni çıkan dijital belgeler, sanıklara isnat edilen darbe planlamak suçuna dair değil, sahte belge çetesinin daha fazla sahte belge ürettiğine dair kanıt oluşturuyor. Gerçek suçluların peşine gidilmesi için suç duyurusu yapıldı, gerçek suçlularin ürettikleri belgelerdeki sahteciliği gösteren yazışmaları (tarih tutarsızlıklarını) adli emanate saklayan savcılar hakkinda suç duyurusu yapıldı. Ancak gerçek suçluların ve uzantılarının peşine gitmesi gereken Türkiye halkı adına adalet dağıtmakla yetkili kişiler sahteliği bariz dijital belgeler üzerinden 163 kişinin tutuklanmasına karar verdi dün.

    Geçen sene başlayan tutuklama süreci ile şu anki (hukuksuz) tutuklamalar arasindaki fark şu: Şimdi herşey göz göre göre yapılıyor. Geçtiğimiz sene belgeleri erişim kısıtı olduğu için müthiş bir dezenformasyon kampanyasi ile bir kamuoyu olusturulmuştu. Bavuldan 5000 sayfa darbe belgesinin çıkmadığı, bütün suç unsurlarının 11 no.lu CD’de kayıtlı olduğu ancak iddianame ortaya çıkınca ortaya çıktı. Şimdi ise, yine kimi medyanın dezenformasyon üretme (10 çuval darbe belgesi! 43 klasör belge! Balyoz belgelerinin imzali orijinalleri!) çabasına rağmen, bütün belgeler ve bilgiler ortada. O yüzden, bu seferki tutuklamalar bilgi sahibi olabilecek herkesin gözünün içine baka baka, korkutucu bir cüret ile yapılıyor.

    Bundan sonra daha da canla başla çalısacağız ve hem yurtiçinde hem de yurtdşında insanlari bilgilendirerek Türkiye’nin içinde bulunduğu ürkütücü duruma dikkat çekeceğiz.

    Cevapla

Mavera ün keder için bir cevap yazın Cevabı iptal et