Gölcük’ten yeni çıkan Suga belgeleri arasında “Toplantı Tutanağı.doc” isimli bir belge var. Bu belge, sözde 3 Ocak 2003’de Aksaz’da gerçekleşen, Suga Planı ile ilgili bir toplantının tutanağı.
Bu toplantıya katılan kişiler için toplantı tutanağının sonuna imza hanesi açılmış.
Belgenin üstverisine bakılacak olursa, belge 2 Ocak 2003’de, o dönem TCG GELİBOLU II. Komutanı olan Erhan ŞENSOY tarafından oluşturulmuş (en son Cem Gürdeniz tarafından 4 Ocak 2003’de kaydedilmiş).
Oysa TCG GELİBOLU ve TCG GİRESUN gemileri 29 Aralık 2002-04 Ocak 2003 tarihleri arasında “Reliant Mermaid-V” arama ve kurtarma tatbikatı için denizde ve sözde toplantının yapıldığı tarih olan 3 Ocak 2003’te HAYFA/İSRAİL limaninda bulunuyor (konuyla ilgili 31 Aralık 2002 tarihli bir haber için buraya ya da haberin pdf’i için buraya tıklayın). Dolayısıyla belgede adı geçen dört subayın böyle bir toplantıya katılmış olmaları mümkün değil.
Üstelik GELİBOLU II. Komutanı olan ŞENSOY’un hazırladığı toplantı tutanağında hem kendisini hem de bir başka bir subayı da (Nuri ÜSTÜNER) “TCG GELİBOLU II.Komutanı” olarak göstermesi olacak iş değil.
TCG GELİBOLU (Resim: gundemgazetesi.net)
03 Şubat 2011 07:46
İmza bloklarında iki tane “Gelibolu II.K.” yazılı. Bildiğim kadarıyla bu olamaz. “Sehven” yazılmadıysa bu da bir gösterge olabilir.
03 Şubat 2011 09:11
Çoklu yorum:
Bi-rant: Geminin %20 si Aksaz’da ise benim için yeterlidir.
Nazlı: Efendim gemi ordaymış burdaymış ne önemi var, bunlar aldatmaca, siz toplantının içeriğine bakın, neler yapmışlar neler?
Tetikçi Medya: Bir ıslak imzalı belge de Aksaz’dan çıktı. Çetin Paşanın savunması (bir kül olarak bakıldığında) tamamen çöktü.
(hoşgörülerine sığınarak)
İhtimal: Gölcükten çıkan belgelere Aksaz’dan saldırıyorlar.
Fmerakli: “Yakalanırsak Hayfa’daydık deriz” demişler olma ihtimalini gözardı etmemek lazım.
merttalay: meşgulüm, sonra okuyacağım.
03 Şubat 2011 11:19
@2 sesli güldüm 🙂
03 Şubat 2011 12:16
Çok güzel açıklamışsınız bu demagoji örneklerini.
03 Şubat 2011 12:46
Bazen kara mizah ne de güzel ortaya koyuyor, insanların olayları yorumlama mekanizmalarını… Emin Bey, kaleminize sağlık, basit ve sade ama çok çarpıcı bir anlatım olmuş.
Belge sahteciliği öylesine acemice yapılmış ki, gün geçmeye görsün ve yeni bir tutarsızlık ve çelişkiyle karşılaşmayalım.
Kurtlar Vadisi ve Tek Türkiye gibi dizilerle toplumun bilinçaltına öylesine sirayet edilmiş ki, tüm gerçeklere karşın “hipnozdan” uyanmak kolay olmuyor. Yukarıdaki karikatürize ettiğiniz yorum tarzları da bu anlamda ya hipnoz edilen ya da hipnoz eden kesimlerin hal-i pür mealini anlatmaya yetiyor.
Burada daha önce paylaşıldı ama yinelemekte yarar var. Koskoca bir ulusal kanalda (Samanyolu TV) grizu patlamalarını bile Ergenekon’a bağlayan bir anlayışı gördükten sonra Birand ve fmerakli’nin yorumları bana hiç de şaşırtıcı gelmiyor. Bu yorumlara itibar eden kesimlerin acil psikanalizine gereksinim var bana kalırsa!
03 Şubat 2011 12:39
Emin bey,
Beni guldurdunuz, Allah da sizi guldursun…
Benim bahsettigim olasiligi biraz carpitmissiniz, ama kabul etmeliyim ki komik olmus.
Belki soyle olmasi gerekirdi:
“Orjinal belgeye sahte susu vermek icin imza bloguna o tarihte Hayfa’da olanlarin isimlerini de ekleyelim ki belge eger sizarsa sahte deriz”
:o))
03 Şubat 2011 12:53
Hoşgörünüz için teşekkür ederim.
03 Şubat 2011 18:50
eminkk, yorumunuz bende de bir gulumsemeye sebep oldu, elinize saglik.
Asil konuya gelirsek. Artik bence bu celiskiler komik bir raddeye ulasti, acikcasi fmerakli’nin tezini ciddi ciddi dusunmeye basladim. Hadi blog yazarlarinin ilk savini kabul edelim ve bavuldan cikan belgelerdeki hatalarin belgelerin cabuk ve ozensiz hazirlanmalarindan kaynaklandigini dusunelim. Ayrica bu celiskiler ortaya cikinca varligi one surulen “cete”nin yeni belgeler hazirlayip bunlari Golcuk’e koydugunu da kabul ettik.
E peki bu “cete” ikinci dalga belgeleri hazirlarken bu kadar da dikkatsiz davranabilir mi? Ilkindeki dikkatsizlikleri anlamak mumkun olsa bile ikinci dalgada bu kadar komik hatalar nasil yapilabilir? Ayrica bu belgelerin yanina neden alakasiz bir suru dokuman koyma geregi duysunlar?
Bu sorular davaya karsi bir harekatin varligini dusundurtuyor. Herhangi bir cete uyesinin donanmanin kalbi denilen yere dokuman saklama ihtimali bu davanin cokmesini isteyen muvazzaf askerlerin ayni yere ulasma ihtimalinden cok daha azdir.
Sonuc olarak bu olayi cozmesi gereken de savcilardir tabi ki. Sorumluluk onlarin uzerindedir.
03 Şubat 2011 21:27
Güzel uydurmuşlar. Bu arada küçük bir yanlışlığı da ben belirteyim.
Yıllarca TSK da görev yapmış biri olarak; Tsk deki hiç bir tutanakta toplantıya katılanların “TOPLANTIYA KATILANLARIN İMZA BLOĞU VE İMZALARI” ifadesi kullanılmamıştır. Belge Toplantıya katılanların kimlikleri ( ve İmzaları ) diye hazırlanır.