Cüneyt Ülsever “Balyoz Davası’nın iddianamesini Çetin Doğan’ın kızı ve damadı yerle bir ettiler. İçindeki “saçmalıkları” birer birer ortaya döküyorlar” diye yazmış. Onu mahçup etmemek için bir zamanlama çelişkisi daha sunuyoruz.
Yine 11 no.lu “Balyoz” CD’sindeki belgelerden birinde (EK-D BASIN YAYIN ORGANLARI 29.01.03.doc) adı geçen Bursa Mustafakemalpaşa’daki yerel gazete “İlk Adım,” aşağıda görüldüğü üzere 15 Ağustos 2005’te kurulmuş. Halbuki bu belge, 5 Mart 2003’te Çetin Doğan icin özel olarak oluşturulduğu iddia edilen (ve bütün suç unsurlarının toplandığı) CD’den çıkıyor.
Gene aynı noktaya varıyoruz. “Balyoz darbecileri” iki buçuk sene sonra “İlk Adım”diye bir gazete çıkacağını tahmin edip, henüz varolmayan gazeteyi fişlemiş olamayacağına göre, bu belgeler çok daha sonra kötü niyetli kişiler tarafından üretilmiş.
14 Ekim 2010 06:47
Fethullahci cete nasil orgutlenmistir? Bu yazida kisaca bunu anlatacagim (bir kismi zaten artik iyi bilinmekte). Bu arada Fethullahcilar, Fethullahci diye bir cete olmadigini iddia ederler. Bende oyle kabul ediyorum ama saniyorum ki burada Fethullahci denilince bu yaziyi okuyan herkes ayni seyi anlayacaktir.
Ugur Mumcu, Maltepe askeri lisesine sahte raporla ogrenci sokmaya kalkan bir dini grupta bahsederdi. Bu grup giderek buyudu, dershaneler araciligi ile yoksul ogrenciler devsirdiler. Sonra Samanyolu Koleji ve yurtdisinda okul acmaya basladilar. Bu okullarin ogretmenleri kendi yetisdirdikleri muritleriydi. Bu ulkelerde kurduklari iliskiler ile kendi tuccarlarinin is yapmalarini sagladilar. Tabii, bu ulkelerde bu kadar nasil kolay is yapabildikler ve hangi gruplardan (CIA??) yardim aldiklari tartisma konusudur. Ornegin vize vermek icin kili kirk yaran ABD, cahil hocaefendiye niye yillarca vize ve sonra da oturma izni vermistir? Her neyse…Bu tuccarlar ise okullarin finansmanin katki sagladilar. Bu arada, ogrencileri Hukuk Fakultesi, Siyasal Bilgiler, Polis Koleji gibi okullardan mezun olmaktalardi. Bu ogrenciler, her Cuma, mahalle imamlarinin katildigi Saidi Kurdi okuma seanslarina katildilar. Bu beyin yikama seanslarinda laiklerin nasil kendilerine zulum yaptiklari ve bunlari alt etmek icin her yolun mubah oldugu anlatildi. Her mahallenin, her ilcenin, her ilin, her ulkenin bir imami vardi (belli ki her kamu kurulusunun da bir imami varmis). Her ulkenin imami diye sorarsaniz, ogrencileri yurtdisina okumaya gonderdikleirnde (MEB yurtdisi ogrenci secme sorulari bazi yillari hemen hemen ayni idi ve bu sorular dinci gruplarin ellerinde idi, bazi ogrencilerin nasil yurtdisina bursla gittiginin aciklmasidir bu), orada serbest kalmalarini istemediler. Bu ogrencilere, o ulkelere gitmeden kimlerle baglanti kurmasi (imamlar) ve kalmasi gerektigini anlattilar.
Bu arada iyi bir dinleme istihbarati kurdular. Kendilerini hosgoru abidesi gosterirken aslinda gercek niyetlerini ortmeyi becerdiler (gerci Hocaefendi dedikleri cahilin gizli cekilmis kasedi niyetlerini acik etti ama bu isi ortmeyi basardilar.) Bu istihbarat agi ile yillarca bircok kisiyi dinlediler. Bu arada yillarca sag iktidarlarin beslemesi ile kose bucak onemli noktalari kaptilar. AKP ile iyice azittilar. Ki kamuoyu, sonunda yavas gercekte Fethullahcilarin “hosgoru” diye yutturmaya kalktiklari yuzunu gormeye basladi. Sivas Katliaminda uyanamayanlar, Ergenekondaki delil uydurmalarini (biraz bilgisayar bilen biri CD`lere istenilen tarihin ve ismin yazilabilecegini bilir), Turkan Saylan`in evini basmalarini, Ilhan Selcuk ve Okkir`in oldurulmeleri gibi olaylarla hafifte olsa olayin vehametini anladilar. Ama, Anadolu`da Fethullahci cete iyi orgutlenmesi ile halkin bir kismini yalanlariyla uyutmayi halen basariyor…
Fethullahcilarin en onemli ozelliklerinden birisi, taninmamak icin Islamci sakal, biyik birakmamalaridir. Bir digeri kendi yaptiklari pislikleri baskasi yapmis gibi suclmaktir. Ornegin, ilk zamanlar, `devlet tektip adam yetisitiriyor` diye sizlanirlardi. Kendi okullarinda kendileri tek tip adam yetistirdiler. Bizi zulum yapiyorlar derlerdi, kendiler sucsuz insanlari hapise atmak icin CD`ler yerlestirdiler. Yetmedi, hasta insanlari bile hapisten cikmasina izin vermeyerek onlari oldurduler.
Bu adamlar yurtdisinda bircok ulkede orgutlu durumdalar. Son hedefleri ise yurtdisinda degisik isimlerle kurduklari orgutlerle o ulkenin politikacilarini etkilemek. Su anda her ulkede erisebildikleri politikacilari, Turkiye`ye davet ediyorlar (bedava gezi). Olaylari, sadece Fethullahci gozuyle anlatiyorlar (Avrupa`da ki bazi politikacilarin aciklamalarin bir kismi bu etkilenmedendir). Bu baglantilari ileride kendi lehlerine (Turkiyenin cikarlari bunlar icin onemli degildir) kullanacaklarina emin olabilirsiniz.
Kisacasi, Hanefi Avci`nin bosalttigi ofisine kendilerinin yaptigi dinlemelerin kasetlerini koyacak kadar asagilik bir grup var karsimizda. Tegmenlerin evine esrar koyacak kadar…Sucsuz insanlari, hasta bile olsalar, oldurene kadar hapiste tutacak kadar cani yaratiklar bunlar. Ilhan Selcuk, Turkan Saylan, Kuddusi Okkir`a yaptiklari insanliktan nasiplenmedigini kaniti. Bu ulkeni teror ile mucadele etmis kahramanlarini PKK`li ifadesi ile hapise koyacak tiynette tipler..Bir de bunlara hosgoru, baris ve kardeslik cilasi cekmeleri ise tiksindirici.
Fethullahci takimi, bu yaziyi okuyup beni bulmaya calisacaginizi da bilyorum. Benim iki ulke pasaportum oldugu icin beni hapise tikmaniz biraz zor… Benim size tek diyecegim, gun gelir bu yaptiklarinizin hesabini bu millet size odetir. Icinizde, Hanefi Avci gibi vicdan kirintilari kalmis ise bu cete ile iliskinizi kesin. Yoks ne bu dunyada (gercek hukukculara vereceginiz hesap), ne oteki dunyada (yuce yaradana vereceginiz hesap) huzur bulamazsiniz. (Dedigim gibi bu yazida Fethullahci cete nitelemesi ile kimse hedef alinmamastir, boyle bir grup kendi beyanlarina gore yoktur, yerseniz)
Saygilar.
15 Ekim 2010 11:22
Hay senin basiretine başkada birşey demiyorm.Evet o dediğin kesinden insanlar arasında bende varım ama senin dediğinin binde biri değil milyonda biri bile olmuyor.Tabii bu insanlar senin altında yerinin bile olmadığı o şanlı bayrağı kutuplardan çallere dünyanın 150 ülkesinde dalgalandırıyor, senin elçiliği bırak ateşeliğinin bile olmadığı yerlere bayrağını, dili götürüyor sen git o japon yıldızının altında kal…
15 Ekim 2010 13:14
Japon Yildizi;
Güzel özetlemişsiniz. Teşekkür ederim.
Bebek Mağazaları;
Bir şeylerin doğru olması (size göre) bir şeylerdeki hatayı telafi etmez. Size göre diyeyim: Yaptığınız bir sevap, daha ağır günahları işlemenize yol açmaz. Japon Yıldızı derki: “…bu yaziyi okuyup beni bulmaya calisacaginizi da bilyorum” Kim bu korku ortamını yarattı? Kimin eseri bunlar? Yaratılan bu ortamın adına demokrasi demek yalan/aldatma değilmi? Cevap olarak bunların cemaatle ne ilgisi var diyorsanız:
*Herkesin özeline kadar araştırılıyor/giriliyor da,neden bu konuda bir şey yapılmıyor? (araştırma-kamuoyunu bilgilendirme)
*F.G. günah işlediğini bildiği H.Avcı’nın ithamlarına neden cevap vermekten kaçınıyor? Yalancı diyorda, ithamların yalan olduğu niye belgelenmiyor?
*Her eleştiriye anında cevap veren hükümet bu ithamlar karşısında neden bir açıklama yapmadı?
*H.Avcının ithamlarına delil yok diyen adalet bakanı, e-posta ile, kim tarafından yapıldığı asla bilinmeyen (uyduruk)ihbarlara, kimin Baransuya verdiği belli olmayan (burada uyduruk olduğu defalarca ispatlanan)
CD’lerde aynı tutumu göstermiyor? İnsanların hapislerde çürümesine göz yumuyor? Diğer yargıya saldırılırken, özel mahkemelere neden adeta koruma altında?
SONUÇ: Siz cemaatin iyilerini görüyorsunuzda kötülerini niye görmüyorsunuz? Aldatma, yalan-dolan, komplo, zulüm nereye kadar?
NOT: Sayın japon Yıdızı benim çift pasportum yok, tavsiyeniz?
17 Ekim 2010 15:46
Burada vahim olan husus, “back the future” belgesinde oldugu gibi uydurma CD’ler ve aranilan bolgeye birakilan flash bellekler ile herhangi bir hukuk devletinde insanlari aylarca tutuklu kalmasina neden olmak olasi midir?
Hangi insaf ve vicdan sahibi sucsuz insanlarin ozgurluklerini aylarca kisitlayabilir?
Son yayilanan WJP (Dunya adalet projesi) 2010 raporunda Turkiye, temel haklar alaninda 35 ulke arasindan 33 uncu sirada yer aldi. Aldigimiz not ortada.
Yumurtaya can veren Rabbim bu adaletsizlikler nereye kadar surecek?