Balyoz iddianamesinde 196 tane sanık var.
İddialara göre sadece Balyoz Güvenlik Harekat Planı çerçevesinde 1,400 kişi görevlendirilmiş. Bunun yanı sıra Oraj ve Suga Harekat Planları, Çarşaf, Sakal gibi eylem planlarında görevlendirilen binlerce insanın ismi geçiyor. Yine iddialara göre, 1nci Ordu’daki plan seminerinde Balyoz darbe planı müzakere edilmiş.
Bu iddialar karşısında akla gelecek ilk soru, sanık listesinin nasıl oluşturulduğu. Zira, sadece Balyoz darbe planının müzakere edildiği iddia edilen seminere katılan 162 kişi var. (Her nedense bunların sadece 48’i davada sanık; katılımcıların bir kısmının ifadesine bile başvurulmamış!) 11 ve 17 no.lu CD’lerin içinden çıkan word belgelerinde görevli olarak listelenmiş binlerce insan, ve bu dosyaların üstverilerine baktığınız zaman bu belgeleri hazırlamış gibi görünen onlarca insan var.
Peki bunlardan hangileri “Balyoz” sanığı?
Şimdi isimlerini vermeden iki şüphelinin durumunu karşılaştıralım. Şüpheli X ve Şüpheli Y.
Şüpheliler hakkındaki mevcut delliler:
Şüpheli X, 1nci Ordu’daki plan seminerine katılıyor. Şüpheli X’in adı Balyoz belgelerinin olduğu CD’nin içindeki bir belgede görevlendirilecek kişiler listesinde geçiyor.
Şüpheli Y, 1nci Ordu’daki plan seminerine katılmıyor. Şüpheli Y’nin adı Balyoz belgelerinin olduğu CD’nin içindeki iki belgede görevlendirilecek kişiler listesinde geçiyor.
Her iki şüpheli de sorgusunda üzerine atılı suçu işlemediğini, söz konusu planları (Balyoz, Oraj, Suga, vs.) ilk defa basından duyduğunu ifade ediyor.
Şüpheliler hakkında savcıların değerlendirmesine gelince:
“Şüpheli X’in Balyoz Güvenlik Harekat Planının müzakere edildiği 05-07 Mart 2003 tarihinde 1. Ordu Komutanlığı Karargahında yapılan plan seminerine katıldığı, dosyada mevcut 17 nolu CD içerisinde yer alan (…) başlıklı belgede (…) şeklinde adının geçtiği anlaşılmakta ise de; şüphelinin savunması ve hakkındaki evrak ve belge kapsamlarına göre atılı suçu işlediğine dair hakkında kamu davası açılmasını gerektirecek keyfiyette delil bulunmadığı kanaatine varılmıştır.”
“Şüpheli Y her ne kadar savunmasında atılı suçla ilgisinin olmadığını beyan etmekte ise de; yukarıda yazılı delillerin [delil olarak Y’nin adının hangi word belgesinde geçtiği aktarılıyor] kül olarak değerlendirilmesi neticesinde Balyoz Güvenlik Harekat Planıyla bağlantılı olarak hazırlanan ve içerik ve niteliği iddianamenin genel değerlendirme bölümünde detaylı olarak izah olunan Suga Harekat Planı’nı bağlı olarak bu planın icrası için (…) olarak görevlendirildiği, öncelikli ve özellikli görevlendirme listesinde yer aldığı, bu şekilde Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Cebren Iskat veya Vazife Görmekten Cebren Men Etmeye Teşebbüs suçunu işlediği kanaatine varılmıştır.”
Savcılar, X için bir word belgesinde adının geçmesinin kanıt oluşturmayacağını değerlendirirken (ki doğal olanı bu), Y’nin adı iki tane word belgesinde geçtiği için “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Cebren Iskat veya Vazife Görmekten Cebren Men Etmeye Teşebbüs suçunu işlediği” kanaatine varıyorlar. Y, X’den farklı olarak 1nci Ordu seminerine katılmadığı halde.
Bu iki şüpheli arasında niye böyle bir ayırımın yapıldığı, birincisi için aleyhte delil teşkil etmeyen verilerin diğeri için neden delil teşkil ettiği konusunda iddianame hiçbir şey söylemiyor.
Ve bu, sadece bir örnek. Buna benzer çok örnek var.
Hukukun en önemli kurallarından biri hukuk önünde eşitik, yani aynı konumda olan kişilerin aynı muameleyi görmesi gerektiğidir. Burada sadece bir örnekle gösterdiğimiz durum, savcıların sanıkları belirlerken mevcut delilleri değil, bilmediğimiz başka bir kriteri esas aldığını gösteriyor.
(Not: Y’nin yer aldığı iki word belgesinde adı geçen herkes sanık mı sorusu aklınıza gelmiş olabilir. Yanıt: hayır).
30 Ağustos 2010
GENEL, Iddianameden inciler